kunteper
Member
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin verdiği başörtüsü kanun teklifinin akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çok yeterli bir pas attı, biz de onu gole çevirdik” kelamlarının hatırlatılması üzerine, “Ne pastan, ne golden, ne futboldan Erdoğan’ın haberi yok. Erdoğan kendi egolarına teslim olmuş bir adam. Bu kadar, nokta. Ben Türkiye’yi barıştırmaya çalışıyorum, o hengame ettirmek istiyor. Ben başaracağım o değil” dedi.
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, Boston’a uçarken kendisine eşlik eden gazetecilere uçakta açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, başörtüsü kanun teklifine Erdoğan’ın verdiği cevaplara reaksiyon gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çok yeterli bir pas attı, biz de onu gole çevirdik” sözlerinin hatırlatılması üzerine, Kılıçdaroğlu, “Ne pastan ne golden, ne futboldan Erdoğan’ın haberi yok. Erdoğan kendi egolarına teslim olmuş bir adam. Bu kadar, nokta. Ben Türkiye’yi barıştırmaya çalışıyorum, o hengame ettirmek istiyor. Ben başaracağım o değil” dedi.
“BOSTON BİRİNCİ AŞAMA”
ANKA’dan His Güvenç’in takip ettiği seyahatte Kılıçdaroğlu, seyahatinin Boston ayağının birinci basamak olduğunu anlatırken, şunları söylemiş oldu:
“Teknolojik gelişmelerden uzak bir siyaset anlayışımız var. Bu eski ideolojik kalıplardan siyasetin çıkması ve dünyaya yeni bir pencereden bakılması gerekiyor. Dünya değişiyor, üstelik süratle değişiyor. Lakin siyaset kurumu değişmemeye bir manada ant içmiş üzere, değişmeme kararlılığını gösteriyor… Bunun için de Boston’a, MIT’e gidiyoruz; dünyanın bilim konusunda bir numaralı üniversitesi. Orada bilim insanları ile oturacağız, konuşacağız tahminen dertleşeceğiz. Bu birinci basamak. Bizim üniversitelerimiz ise kan kaybediyor. Bu çerçevede bakmak ve halkın dikkatini bu noktaya çekmek gerek.”
“TÜRKİYE ARTIK TEKNOLOJİ ÜRETMEK ZORUNDA”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin teknoloji üretmesinin kıymetini de şu sözlerle vurguladı:
“her insanın elinde bir cep telefonu var. Bu cep telefonu katma bedeli yüksek bir eser ancak bu eseri Türkiye üretmiyor, üretemiyor. ötürüsıyla siz katma pahası yüksek mamüllerin pazarı mı olacaksınız, yani teknoloji geliştiren ülkelerin pazarı mı olacaksınız yoksa siz de teknolojiyi geliştirecek misiniz? Bu ikinci kademeyi artık Türkiye başlatmak zorunda. Biz buna bilgi iktisadı diyoruz. Ekonomiyi bilim üzerine oturtmadığınız takdirde 21. yüzyılda Türkiye kaybedecektir. Osmanlı sanayi ihtilalini kaçırdığı için battı, artık Türkiye’nin bilgi iktisadını kaybetmemesi lazım. Bilgi iktisadının özü teknoloji yaratmaktır. Şayet bilgide derinleşebilirseniz teknoloji üretebiliyorsunuz, geliştirdiğiniz teknolojide de size olağanüstü avantajlar sağlıyor. Çok sıradan bir örneği var. İki bilim beşerinin Almanya’da COVID-19 aşısını bulması hem Almanya’ya milyar dolarlar kazandırdı, tıpkı vakitte dünyada bir salgının önüne geçti. Bu çerçevede baktığımızda, üniversitelerin bilim üretmesinin ne kadar değerli olduğu ortaya çıkıyor. Üretilen bilim iktisada yansıdığı vakit olağanüstü avantajlar sağlıyor. Gelişen teknoloji, yapay zekadan tutun, öteki alanlara kadar gelişen teknoloji ülkeye de olağanüstü hasılatlar sağlıyor.”
“İNGİLTERE VE ALMANYA’YA DA GİDECEĞİZ”
Ana muhalefet partisi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’nin akabinde bilim ve teknolojiye yönelik ziyaretlerinin Almanya ve İngiltere ile süreceğini söylemiş oldu:
“Burada bilim iktisadı dedik lakin bilim iktisadının beraberinde toplumsallaşması lazım, yani toplumsal bilgi iktisadı dememiz lazım. Yani süratle gelişen teknolojinin yarattığı gelirin toplumsallaşması lazım. Toplumun her kesitine bir biçimiyle dokunması lazım. Biz bu bahiste büyük bir çalışma yapıyoruz, daha sonra İngiltere, Almanya birtakım yerlere de gideceğiz. Bu seyahat aslında siyaset kurumunun alışık olmadığı ya da oraya ‘icazet almaya gidiyor, şunu bunu almaya gidiyor’ dediği üzere değil. Hayır efendim, onların akıllarına gelmeyen bir şeyi yapmak zorundayız. Ülkenizi seviyorsanız ve topluma bireyler kazandırmak istiyorsa bu alana açılmalı ve bu alanda Türkiye’nin geri kalmışlığının engellenmesi lazım. Bunu yapacak olan da siyaset kurumu.”
“ZİYARETİN TAM VAKTİ, TAM VAKTİ, HATTA BİRAZ GECİKMİŞ”
Kılıçdaroğlu, ziyaretin vakit içindemasına yönelik tenkitlerin hatırlatılması üzerine de, “Tam vakti, tam vakti, hatta biraz gecikmiş. Ne kadar erken adım atarsak, bilgiyi, bilimi, teknolojiyi ne kadar erken geliştirirsek Türkiye o kadar süratle büyüyecektir, kazanacaktır, ülkesinde hayli kuvvetli bir ülke olacaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Diyorlar ki ‘Zamanı mıydı, artık gidilir mi, ne demek bilim, ne demek teknoloji, bak mutfaklarda yangın var’… Mutfaktaki yangınla esasen ilgileniyorum. esasen vatandaş yaşıyor. Lakin vatandaşı o sıkıntıdan nasıl kurtaracağız? Türkiye’yi nasıl gelişmiş bir ülke haline getireceğiz? Kişi başına geliri, 10 yılda 20 bin 25 bin dolara çıkaracağız? Şayet siz bunu yapmazsanız siyasetçi olarak kısır tartışmaların ortasında kaybolur gidersiniz. Benim o denli bir niyetim yok. Yani siyaset bize değil, biz siyasetçi olarak topluma ne vermeliyiz? Bunun hesabını yapıyor ve bunun için gidiyorum.”
“GERÇEK ÜNİVERSİTE DEĞİL”
“Türkiye’deki üniversitelerin büyük bir kısmı aslında gerçek manada üniversite değil. Her türlü niyetin özgürce tartışıldığı yerlerdir üniversiteler. Her türlü ters fikrin özgürce söylendiği yerlerdir üniversiteler. Şayet üniversitelerde yalnızca iktidarın düşündüğünü söyler ve iktidarın söylenmesini istediğini tekrar ediyorsa bir insan, ona esasen bilim insanı da denemez. ötürüsıyla üniversiteleri gerçek manada üniversite yapmak için özgürce düşünen, araştıran, siyaset kurumunun her türlü imkanı sağladığı kurumlara dönüşmesi lazım üniversitelerin. Yani üniversitelerin her alanda bilgi üretmesi lazım. Üniversiteler bilgi ürettikçe üretilen bilgiyi endüstrici elle tutulan metaya dönüştürecektir.”
KILIÇDAROĞLU’NUN SEYAHAT KİTAPLARI
Kılıçdaroğlu, uzun uçuş sırasında okuduğu kitapları da seyahatine eşlik eden gazetecilerle paylaştı. Kılıçdaroğlu, seyahat sırasında Osman Balcıgil’in Aksi Kanatlı Şahin isimli kitabının yanı sıra Annie Ernaux’un Babamın Yeri isimli romanını okudu.
CHP Başkanı Kılıçdaroğlu, Boston’a uçarken kendisine eşlik eden gazetecilere uçakta açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, başörtüsü kanun teklifine Erdoğan’ın verdiği cevaplara reaksiyon gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çok yeterli bir pas attı, biz de onu gole çevirdik” sözlerinin hatırlatılması üzerine, Kılıçdaroğlu, “Ne pastan ne golden, ne futboldan Erdoğan’ın haberi yok. Erdoğan kendi egolarına teslim olmuş bir adam. Bu kadar, nokta. Ben Türkiye’yi barıştırmaya çalışıyorum, o hengame ettirmek istiyor. Ben başaracağım o değil” dedi.
“BOSTON BİRİNCİ AŞAMA”
ANKA’dan His Güvenç’in takip ettiği seyahatte Kılıçdaroğlu, seyahatinin Boston ayağının birinci basamak olduğunu anlatırken, şunları söylemiş oldu:
“Teknolojik gelişmelerden uzak bir siyaset anlayışımız var. Bu eski ideolojik kalıplardan siyasetin çıkması ve dünyaya yeni bir pencereden bakılması gerekiyor. Dünya değişiyor, üstelik süratle değişiyor. Lakin siyaset kurumu değişmemeye bir manada ant içmiş üzere, değişmeme kararlılığını gösteriyor… Bunun için de Boston’a, MIT’e gidiyoruz; dünyanın bilim konusunda bir numaralı üniversitesi. Orada bilim insanları ile oturacağız, konuşacağız tahminen dertleşeceğiz. Bu birinci basamak. Bizim üniversitelerimiz ise kan kaybediyor. Bu çerçevede bakmak ve halkın dikkatini bu noktaya çekmek gerek.”
“TÜRKİYE ARTIK TEKNOLOJİ ÜRETMEK ZORUNDA”
CHP Genel Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin teknoloji üretmesinin kıymetini de şu sözlerle vurguladı:
“her insanın elinde bir cep telefonu var. Bu cep telefonu katma bedeli yüksek bir eser ancak bu eseri Türkiye üretmiyor, üretemiyor. ötürüsıyla siz katma pahası yüksek mamüllerin pazarı mı olacaksınız, yani teknoloji geliştiren ülkelerin pazarı mı olacaksınız yoksa siz de teknolojiyi geliştirecek misiniz? Bu ikinci kademeyi artık Türkiye başlatmak zorunda. Biz buna bilgi iktisadı diyoruz. Ekonomiyi bilim üzerine oturtmadığınız takdirde 21. yüzyılda Türkiye kaybedecektir. Osmanlı sanayi ihtilalini kaçırdığı için battı, artık Türkiye’nin bilgi iktisadını kaybetmemesi lazım. Bilgi iktisadının özü teknoloji yaratmaktır. Şayet bilgide derinleşebilirseniz teknoloji üretebiliyorsunuz, geliştirdiğiniz teknolojide de size olağanüstü avantajlar sağlıyor. Çok sıradan bir örneği var. İki bilim beşerinin Almanya’da COVID-19 aşısını bulması hem Almanya’ya milyar dolarlar kazandırdı, tıpkı vakitte dünyada bir salgının önüne geçti. Bu çerçevede baktığımızda, üniversitelerin bilim üretmesinin ne kadar değerli olduğu ortaya çıkıyor. Üretilen bilim iktisada yansıdığı vakit olağanüstü avantajlar sağlıyor. Gelişen teknoloji, yapay zekadan tutun, öteki alanlara kadar gelişen teknoloji ülkeye de olağanüstü hasılatlar sağlıyor.”
“İNGİLTERE VE ALMANYA’YA DA GİDECEĞİZ”
Ana muhalefet partisi başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD’nin akabinde bilim ve teknolojiye yönelik ziyaretlerinin Almanya ve İngiltere ile süreceğini söylemiş oldu:
“Burada bilim iktisadı dedik lakin bilim iktisadının beraberinde toplumsallaşması lazım, yani toplumsal bilgi iktisadı dememiz lazım. Yani süratle gelişen teknolojinin yarattığı gelirin toplumsallaşması lazım. Toplumun her kesitine bir biçimiyle dokunması lazım. Biz bu bahiste büyük bir çalışma yapıyoruz, daha sonra İngiltere, Almanya birtakım yerlere de gideceğiz. Bu seyahat aslında siyaset kurumunun alışık olmadığı ya da oraya ‘icazet almaya gidiyor, şunu bunu almaya gidiyor’ dediği üzere değil. Hayır efendim, onların akıllarına gelmeyen bir şeyi yapmak zorundayız. Ülkenizi seviyorsanız ve topluma bireyler kazandırmak istiyorsa bu alana açılmalı ve bu alanda Türkiye’nin geri kalmışlığının engellenmesi lazım. Bunu yapacak olan da siyaset kurumu.”
“ZİYARETİN TAM VAKTİ, TAM VAKTİ, HATTA BİRAZ GECİKMİŞ”
Kılıçdaroğlu, ziyaretin vakit içindemasına yönelik tenkitlerin hatırlatılması üzerine de, “Tam vakti, tam vakti, hatta biraz gecikmiş. Ne kadar erken adım atarsak, bilgiyi, bilimi, teknolojiyi ne kadar erken geliştirirsek Türkiye o kadar süratle büyüyecektir, kazanacaktır, ülkesinde hayli kuvvetli bir ülke olacaktır” dedi.
Kılıçdaroğlu kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Diyorlar ki ‘Zamanı mıydı, artık gidilir mi, ne demek bilim, ne demek teknoloji, bak mutfaklarda yangın var’… Mutfaktaki yangınla esasen ilgileniyorum. esasen vatandaş yaşıyor. Lakin vatandaşı o sıkıntıdan nasıl kurtaracağız? Türkiye’yi nasıl gelişmiş bir ülke haline getireceğiz? Kişi başına geliri, 10 yılda 20 bin 25 bin dolara çıkaracağız? Şayet siz bunu yapmazsanız siyasetçi olarak kısır tartışmaların ortasında kaybolur gidersiniz. Benim o denli bir niyetim yok. Yani siyaset bize değil, biz siyasetçi olarak topluma ne vermeliyiz? Bunun hesabını yapıyor ve bunun için gidiyorum.”
“GERÇEK ÜNİVERSİTE DEĞİL”
“Türkiye’deki üniversitelerin büyük bir kısmı aslında gerçek manada üniversite değil. Her türlü niyetin özgürce tartışıldığı yerlerdir üniversiteler. Her türlü ters fikrin özgürce söylendiği yerlerdir üniversiteler. Şayet üniversitelerde yalnızca iktidarın düşündüğünü söyler ve iktidarın söylenmesini istediğini tekrar ediyorsa bir insan, ona esasen bilim insanı da denemez. ötürüsıyla üniversiteleri gerçek manada üniversite yapmak için özgürce düşünen, araştıran, siyaset kurumunun her türlü imkanı sağladığı kurumlara dönüşmesi lazım üniversitelerin. Yani üniversitelerin her alanda bilgi üretmesi lazım. Üniversiteler bilgi ürettikçe üretilen bilgiyi endüstrici elle tutulan metaya dönüştürecektir.”
KILIÇDAROĞLU’NUN SEYAHAT KİTAPLARI
Kılıçdaroğlu, uzun uçuş sırasında okuduğu kitapları da seyahatine eşlik eden gazetecilerle paylaştı. Kılıçdaroğlu, seyahat sırasında Osman Balcıgil’in Aksi Kanatlı Şahin isimli kitabının yanı sıra Annie Ernaux’un Babamın Yeri isimli romanını okudu.