kunteper
Member
Hakların Demokratik Partisi (HDP) Bayan Meclisi, kamuoyunda 4’üncü Yargı Paketi olarak bilinen ve Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kimi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nde, cinsel istismar şüphelisinin tutuklanabilmesi için “somut delil” kaidesinin aranmasına yönelik hususa ait yazılı açıklama yaptı.
‘KADIN BEYANI YOK SAYILIYOR’
Açıklamada, “Meclis’te yaptığımız muhalefette de belirttiğimiz üzere bu düzenlemede çocuk istismarı ve bayana yönelik cürümler, soykırım ve insanlığa karşı cürümler kapsam haricinde tutulmalıdır. Bilhassa, cinsel istismar hatalarında tutuklama için ‘somut kanıt aranması’ istismarı yasallaştırmaktır. Uygulamada, çocuk ve hanımın beyanının somut kanıt olarak kabul edilmemesi faillerin ödüllendirilmesi manası taşımaktadır. Bu düzenlemeyle çocuğun üstün faydası ve bayanın beyanı yok sayılmaktadır” diye açıklandı.
‘SOMUT KANITTAN KASTINIZI BİLİYORUZ’
AK Parti-MHP iktidarının yıllardır istismar kabahatlerini akladığı kaydedilen açıklamada, “Bu erkek ittifakı bayana yönelik şiddetin adeta önünü açmak için cinsiyetçi, bayan düşmanı siyasetlerine sürat kesmeden devam etmektedir. İktidara geldiği günden beri çocuk ve bayanları değil, failleri koruyan siyasetleri hayata geçiren AKP’nin bu son yargı paketinin yasalaşması da bunun ispatıdır. Türkiye’de yaşanan biroldukça şiddet ve istismar davasında faillerin birden fazla kere lisana getirdiği ‘Bana bir şey olmaz’, ‘İki yıl yatar çıkarım’ üzere cümlelerden biliyoruz ki, cinsiyetçi yargı esasen failin yanında durmaktadır. Hususun kabulünden daha sonra dayanağını açıkça lisana getiren bölümlerin kimler olduğunu hayli uygun biliyoruz. Bu bölümlerin dayanağını almak için çocuk istismarı yasallaştırılıyor. Biz sizin somut kanıttan kastınızı Ensar Vakfı’nda yaşanan istismarın akabinde faillerle fotoğrafları olan bireylere verdiğiniz terfilerden biliyoruz” denildi.
‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’
Pandemi sürecinde çıkarılan infaz maddesiyle bayana ve çocuğa yönelik hatalardan cezaevinde olan faillerin salıverilmesi hatırlatılan açıklamanın devamında, şu tabirlere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi’nin tek adamın imzasıyla geri çekilmesinden biliyoruz. İşte bu siyasetlerin devamı olan ‘somut delil’ kaidesiyle AKP bir defa daha bayan ve çocuk düşmanlığını tescillemiş oldu. 2016 yılında istismar faillerine ödül niteliği taşıyan yasaya karşı bayanlar olarak nasıl ki daima birlikte sokaklara çıktıysak, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme sonucuna karşı nasıl ki daima birlikte isyanımızı haykırdıysak, bu yargı paketine de sessiz kalmayacağız gerek Meclis’te gerek sokaklarda, alanlarda, meydanlarda sesimizi yükselteceğiz. Erkek yargısıyla, yandaş medyasıyla, cinsiyetçi siyasetleriyle ayakta durmaya çalışan lakin son günlerini yaşayan AKP-MHP ittifakı şunu fazlaca âlâ bilsin ki, biz bayanlar asla ancak asla geri adım atmayacağız.”
Açıklamada, son olarak şunlar açıklandı: “İstanbul Sözleşmesi’ni hiç bir vakit aktif uygulamayan erkek devletin şikayet sistemlerini düzgün işletmeyen karakollarına, ‘iyi hal, tahrik’ indirimleri veren cinsiyetçi yargısına ve istismar hatalarında somut kanıt istemesine sessiz kalmayacağız. Devletin sorumluluğu çocuğa yönelik işlenen istismar hatalarını örtmek değil, çocuğun yaşadığı istismarı açığa çıkarmak için çocuğun üstün faydasını gözeten siyasetler yürütmektir. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme sonucunı da çocuk istismarını yasallaştıran maddeyi de kabul etmiyoruz.” (MA)
‘KADIN BEYANI YOK SAYILIYOR’
Açıklamada, “Meclis’te yaptığımız muhalefette de belirttiğimiz üzere bu düzenlemede çocuk istismarı ve bayana yönelik cürümler, soykırım ve insanlığa karşı cürümler kapsam haricinde tutulmalıdır. Bilhassa, cinsel istismar hatalarında tutuklama için ‘somut kanıt aranması’ istismarı yasallaştırmaktır. Uygulamada, çocuk ve hanımın beyanının somut kanıt olarak kabul edilmemesi faillerin ödüllendirilmesi manası taşımaktadır. Bu düzenlemeyle çocuğun üstün faydası ve bayanın beyanı yok sayılmaktadır” diye açıklandı.
‘SOMUT KANITTAN KASTINIZI BİLİYORUZ’
AK Parti-MHP iktidarının yıllardır istismar kabahatlerini akladığı kaydedilen açıklamada, “Bu erkek ittifakı bayana yönelik şiddetin adeta önünü açmak için cinsiyetçi, bayan düşmanı siyasetlerine sürat kesmeden devam etmektedir. İktidara geldiği günden beri çocuk ve bayanları değil, failleri koruyan siyasetleri hayata geçiren AKP’nin bu son yargı paketinin yasalaşması da bunun ispatıdır. Türkiye’de yaşanan biroldukça şiddet ve istismar davasında faillerin birden fazla kere lisana getirdiği ‘Bana bir şey olmaz’, ‘İki yıl yatar çıkarım’ üzere cümlelerden biliyoruz ki, cinsiyetçi yargı esasen failin yanında durmaktadır. Hususun kabulünden daha sonra dayanağını açıkça lisana getiren bölümlerin kimler olduğunu hayli uygun biliyoruz. Bu bölümlerin dayanağını almak için çocuk istismarı yasallaştırılıyor. Biz sizin somut kanıttan kastınızı Ensar Vakfı’nda yaşanan istismarın akabinde faillerle fotoğrafları olan bireylere verdiğiniz terfilerden biliyoruz” denildi.
‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’
Pandemi sürecinde çıkarılan infaz maddesiyle bayana ve çocuğa yönelik hatalardan cezaevinde olan faillerin salıverilmesi hatırlatılan açıklamanın devamında, şu tabirlere yer verildi: “İstanbul Sözleşmesi’nin tek adamın imzasıyla geri çekilmesinden biliyoruz. İşte bu siyasetlerin devamı olan ‘somut delil’ kaidesiyle AKP bir defa daha bayan ve çocuk düşmanlığını tescillemiş oldu. 2016 yılında istismar faillerine ödül niteliği taşıyan yasaya karşı bayanlar olarak nasıl ki daima birlikte sokaklara çıktıysak, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme sonucuna karşı nasıl ki daima birlikte isyanımızı haykırdıysak, bu yargı paketine de sessiz kalmayacağız gerek Meclis’te gerek sokaklarda, alanlarda, meydanlarda sesimizi yükselteceğiz. Erkek yargısıyla, yandaş medyasıyla, cinsiyetçi siyasetleriyle ayakta durmaya çalışan lakin son günlerini yaşayan AKP-MHP ittifakı şunu fazlaca âlâ bilsin ki, biz bayanlar asla ancak asla geri adım atmayacağız.”
Açıklamada, son olarak şunlar açıklandı: “İstanbul Sözleşmesi’ni hiç bir vakit aktif uygulamayan erkek devletin şikayet sistemlerini düzgün işletmeyen karakollarına, ‘iyi hal, tahrik’ indirimleri veren cinsiyetçi yargısına ve istismar hatalarında somut kanıt istemesine sessiz kalmayacağız. Devletin sorumluluğu çocuğa yönelik işlenen istismar hatalarını örtmek değil, çocuğun yaşadığı istismarı açığa çıkarmak için çocuğun üstün faydasını gözeten siyasetler yürütmektir. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme sonucunı da çocuk istismarını yasallaştıran maddeyi de kabul etmiyoruz.” (MA)