kunteper
Member
İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun Rize, Artvin ve Trabzon’u kapsayan üç günlük Karadeniz tipinin akabinde başlayan ‘Cumhurbaşkanlığı adaylığı’ tartışmaları sürüyor.
İmamoğlu’nun gazetecilerle bir arada çıktığı çeşit kapsamındaki ziyaretlerinin miting havasında geçmesi, “İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığına mı hazırlanıyor?” sorusunu gündeme getirdi.
Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün sorularını yanıtlayan KONDA’nın kurucusu, siyasetçi ve kamuoyu araştırmacısı Tarhan Fazilet de İmamoğlu’nun gezisini yorumladı.
Erdem’in mevzuya ait sorulara verdiği cevaplar şu biçimde:
‘RESMİYET KAZANMAMIŞ BİR MÜRAACAT’
İmamoğlu, Karadeniz’e bayram ziyaretine gitmemiş miydi? niye seçim mitingine dönüştürdüğüne ait yorumlar yapılıyor? O denli mi yaptı?
“İmamoğlu memleketine gitti, cumhurbaşkanlığına aday olduğunu gösterdi. Halka “Beni seçin” diye ileti verdi. Resmen değilse de, adaylığını ilan etti. Kapalı bir biçimde ilan ettiği için aslında altılı masaya da bildiri verdi. “Benim başkanımın dediği olur” iletisi bu. Lakin bu bildiri aslında genel lider üzerinde de büyük bir baskı. Sonuçta CHP’nin adayının kim olduğuna CHP genel merkezi karar verecek, Kılıçdaroğlu karar verecek. Bayram ziyareti vesilesiyle yaptığı seçim mitinginden genel başkanlığa bir dilekçe göndermiş oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı dilekçesini parti genel merkezine yolladı. Resmiyet kazanmamış bir müracaat bu.
Normal mi bu yaptığı?
Türkiye’deki her partide olduğu üzere CHP’de de parti içi demokrasi olmadığından adayın kim olduğuna parti başkanı karar verecek. Beşerler çıkıp da “ben adayım” diyemiyor. CHP’de parti içi demokrasi işleseydi, vilayet liderlerinin ya da milletvekillerinin ya da cumhurbaşkanlarının nasıl aday gösterileceği muhakkak kurallara bağlansaydı, genel liderin sonucuna bırakılmasaydı bugün bu biçimde bir sorun, sorun ortaya çıkmayacaktı.
Şimdi, mevcut durumda görünen o ki, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı kazanacak. Kazanma ihtimali fazlaca kuvvetli. Ancak aday yok ortada. İmamoğlu adaylığını ilan ederek, o adaya, yani kazanacak adaya yakın bir isim olduğunu ortaya koydu. Kılıçdaroğlu’nun işi artık epey lakin hayli zorlaştı.
‘SİZ BU TÜRLÜ BİR RİSKİ GÖZE ALABİLİR MİSİNİZ?’
Kendisi de cumhurbaşkanlığı adaylığını istediği için mi zorlaştı Kılıçdaroğlu’nun işi?
Kılıçdaroğlu tarihi bir zorluk yaşıyor. Kendisini bağladı. Aday olmak istediği bu kadar açık olmasa daha yeterliydi. Partiye, devlete bu kadar hizmet etmiş, genel başkanlık yapmış. Aday olmak hakkı ancak Türkiye bu biçimde bir hakkı tartışacak durumda değil. Muhalefet adayının kesinlikle kazanması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun da aday olduğunda kesinlikle kazanması gerekiyor. Siz bu biçimde bir riski göze alabilir misiniz?
Şimdi Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu içinde bir çekişme varmış üzere görünüyor fakat aslında yok. Her ikisi de dikkatli ve istikrarlı davranıyor. Şayet dikkatsiz davranırlarsa bu süreçte hem partide birebir vakitte altılı masada sorun çıkar. İmamoğlu artık çıkıp da “Ben cumhurbaşkanlığımı ilan etmedim” diyebilir ancak herkes onun cumhurbaşkanı olmak istediğini biliyor. Kendi ortasında haklı bir strateji ortasında. Kılıçdaroğlu da, altılı masada karar alınana kadar onu yönetim etmek durumunda.” (HABER MERKEZİ)
İmamoğlu’nun gazetecilerle bir arada çıktığı çeşit kapsamındaki ziyaretlerinin miting havasında geçmesi, “İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığına mı hazırlanıyor?” sorusunu gündeme getirdi.
Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün sorularını yanıtlayan KONDA’nın kurucusu, siyasetçi ve kamuoyu araştırmacısı Tarhan Fazilet de İmamoğlu’nun gezisini yorumladı.
Erdem’in mevzuya ait sorulara verdiği cevaplar şu biçimde:
‘RESMİYET KAZANMAMIŞ BİR MÜRAACAT’
İmamoğlu, Karadeniz’e bayram ziyaretine gitmemiş miydi? niye seçim mitingine dönüştürdüğüne ait yorumlar yapılıyor? O denli mi yaptı?
“İmamoğlu memleketine gitti, cumhurbaşkanlığına aday olduğunu gösterdi. Halka “Beni seçin” diye ileti verdi. Resmen değilse de, adaylığını ilan etti. Kapalı bir biçimde ilan ettiği için aslında altılı masaya da bildiri verdi. “Benim başkanımın dediği olur” iletisi bu. Lakin bu bildiri aslında genel lider üzerinde de büyük bir baskı. Sonuçta CHP’nin adayının kim olduğuna CHP genel merkezi karar verecek, Kılıçdaroğlu karar verecek. Bayram ziyareti vesilesiyle yaptığı seçim mitinginden genel başkanlığa bir dilekçe göndermiş oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı dilekçesini parti genel merkezine yolladı. Resmiyet kazanmamış bir müracaat bu.
Normal mi bu yaptığı?
Türkiye’deki her partide olduğu üzere CHP’de de parti içi demokrasi olmadığından adayın kim olduğuna parti başkanı karar verecek. Beşerler çıkıp da “ben adayım” diyemiyor. CHP’de parti içi demokrasi işleseydi, vilayet liderlerinin ya da milletvekillerinin ya da cumhurbaşkanlarının nasıl aday gösterileceği muhakkak kurallara bağlansaydı, genel liderin sonucuna bırakılmasaydı bugün bu biçimde bir sorun, sorun ortaya çıkmayacaktı.
Şimdi, mevcut durumda görünen o ki, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı kazanacak. Kazanma ihtimali fazlaca kuvvetli. Ancak aday yok ortada. İmamoğlu adaylığını ilan ederek, o adaya, yani kazanacak adaya yakın bir isim olduğunu ortaya koydu. Kılıçdaroğlu’nun işi artık epey lakin hayli zorlaştı.
‘SİZ BU TÜRLÜ BİR RİSKİ GÖZE ALABİLİR MİSİNİZ?’
Kendisi de cumhurbaşkanlığı adaylığını istediği için mi zorlaştı Kılıçdaroğlu’nun işi?
Kılıçdaroğlu tarihi bir zorluk yaşıyor. Kendisini bağladı. Aday olmak istediği bu kadar açık olmasa daha yeterliydi. Partiye, devlete bu kadar hizmet etmiş, genel başkanlık yapmış. Aday olmak hakkı ancak Türkiye bu biçimde bir hakkı tartışacak durumda değil. Muhalefet adayının kesinlikle kazanması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun da aday olduğunda kesinlikle kazanması gerekiyor. Siz bu biçimde bir riski göze alabilir misiniz?
Şimdi Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu içinde bir çekişme varmış üzere görünüyor fakat aslında yok. Her ikisi de dikkatli ve istikrarlı davranıyor. Şayet dikkatsiz davranırlarsa bu süreçte hem partide birebir vakitte altılı masada sorun çıkar. İmamoğlu artık çıkıp da “Ben cumhurbaşkanlığımı ilan etmedim” diyebilir ancak herkes onun cumhurbaşkanı olmak istediğini biliyor. Kendi ortasında haklı bir strateji ortasında. Kılıçdaroğlu da, altılı masada karar alınana kadar onu yönetim etmek durumunda.” (HABER MERKEZİ)