Venole
Active member
Glokom hastalığı çoklukla yaş almayla birlikte ortaya çıkmaktadır. niye olduğu görme hasarının geri dönüşünün olmaması ise, glokomda erken teşhisin ve nizamlı muayenenin elzem olduğunu gözler önüne sermektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde glokomu olan şahısların yüzde 50’sinin, gelişmemiş ülkelerde ise, yüzde 90’ının hastalıklarından haberi olmadığı görülmektedir. Glokoma bağlı görme kaybının, geri dönüşümü olmadığı için hastalığa ‘sinsi görme hırsızı’ da denilmektedir. Bu yüzden glokomda erken teşhis çok kıymetlidir.
45 yaşın üstündeki şahıslar, anne-baba yahut kardeşi glokom hastası olanlar, göz basıncı yüksek bireyler risk grubundadır. Ayrıyeten yüksek dereceli göz bozukluğu ve korneası yani gözün saydam kısmı ince olanlar, gözüne darbe alanlar, uzun müddet kortizon, hipertansiyon ilacı kullananlar, tansiyonu yüksek yahut çok düşük bireyler, yüksek nefes vererek yapılan meslekler yani; camcılar, baloncular, nefesli çalgı çalanlar üzere çalışanlar da risk altındadır.
Tedavide emel gözün ortasındaki sıvı üretimini azaltarak yahut kanallardan sıvı çıkışını artırarak göz tansiyonunu düşürmek; görme hududunda gelişebilecek hasarı önlemektir. Tüm tedavi halleri yalnızca mevcut görme seviyesini ve görme alanını korumak için uygulanır.
Kaybedilen görme ve görme alanı geri getirilemez. Glokom tanısı konulan hastalarda tedavi, duruma nazaran farklılık gösterir. Hastaya evvela ilaç tedavisi uygulanır. Çoklukla damla formunda ilaçlar kullanılır ve hasta takip edilir. Göz tansiyonu istenilen düzeye düşmediğinde, hasta ilaçlarını tertipli kullanamadığında ya da ilaçların yan tesiri olduğunda lazer tedavisi yahut cerrahi tedaviler gündeme gelir.
Glokom hastalığında hayat uzunluğu takip ve tedavi gerekir. Glokom olaylarının neredeyse yüzde 90’ını oluşturan açık açılı glokomun belirtileri ise, ekseriyetle ileri yaşlarda görülür. Yaş alma ile birlikte göz içi sıvısının dışa çıkışında azalmanın oluşmasıyla gelişir. Ayrıyeten eksfoliasyon, pigment birikimi üzere öteki birtakım göz hastalıklarının tesiri ile de dışa akış kanalları tıkanabilir.
Açık açılı glokomda, hastaların göz içi basınçları yavaş yavaş artış gösterdiği için hastalarda ağrı görülmez. Vakit ortasındaki yavaş artış; görme hudutlarında ve görme alanında ağır ilerleyen, hastanın fark edemeyeceği değişiklikler yapar. Merkezi görme bozukluğu, hastalığın son evresinde yaşandığı için, hastanın görmesi hiç azalmadan hasar devam eder.
Açık açılı glokomda tedavi tekniği öteki glokom çeşitleriyle benzeridir. Evvel göz damlaları ile tıbbi tedavi uygulanır. Hastalık denetim edilemez ise lazer ya da cerrahi müdahaleye başvurulur. Kapalı açılı glokom, akut ya da kronik olabilir. Akut glokom krizi epeyce kısa müddette başlar. Akut glokom krizi ani yaşandığı için hastada yarım baş ağrısı, göz ağrısı, bulanık görme, ışık etrafında renkli halkalar görme, bulantı ve kusma üzere bulgular oluşur. Hastanın göz içi basıncı vakit kaybedilmeden tıbbi tedavi ile düşürülmelidir.
Gelişmekte olan ülkelerde glokomu olan şahısların yüzde 50’sinin, gelişmemiş ülkelerde ise, yüzde 90’ının hastalıklarından haberi olmadığı görülmektedir. Glokoma bağlı görme kaybının, geri dönüşümü olmadığı için hastalığa ‘sinsi görme hırsızı’ da denilmektedir. Bu yüzden glokomda erken teşhis çok kıymetlidir.
45 yaşın üstündeki şahıslar, anne-baba yahut kardeşi glokom hastası olanlar, göz basıncı yüksek bireyler risk grubundadır. Ayrıyeten yüksek dereceli göz bozukluğu ve korneası yani gözün saydam kısmı ince olanlar, gözüne darbe alanlar, uzun müddet kortizon, hipertansiyon ilacı kullananlar, tansiyonu yüksek yahut çok düşük bireyler, yüksek nefes vererek yapılan meslekler yani; camcılar, baloncular, nefesli çalgı çalanlar üzere çalışanlar da risk altındadır.
Tedavide emel gözün ortasındaki sıvı üretimini azaltarak yahut kanallardan sıvı çıkışını artırarak göz tansiyonunu düşürmek; görme hududunda gelişebilecek hasarı önlemektir. Tüm tedavi halleri yalnızca mevcut görme seviyesini ve görme alanını korumak için uygulanır.
Kaybedilen görme ve görme alanı geri getirilemez. Glokom tanısı konulan hastalarda tedavi, duruma nazaran farklılık gösterir. Hastaya evvela ilaç tedavisi uygulanır. Çoklukla damla formunda ilaçlar kullanılır ve hasta takip edilir. Göz tansiyonu istenilen düzeye düşmediğinde, hasta ilaçlarını tertipli kullanamadığında ya da ilaçların yan tesiri olduğunda lazer tedavisi yahut cerrahi tedaviler gündeme gelir.
Glokom hastalığında hayat uzunluğu takip ve tedavi gerekir. Glokom olaylarının neredeyse yüzde 90’ını oluşturan açık açılı glokomun belirtileri ise, ekseriyetle ileri yaşlarda görülür. Yaş alma ile birlikte göz içi sıvısının dışa çıkışında azalmanın oluşmasıyla gelişir. Ayrıyeten eksfoliasyon, pigment birikimi üzere öteki birtakım göz hastalıklarının tesiri ile de dışa akış kanalları tıkanabilir.
Açık açılı glokomda, hastaların göz içi basınçları yavaş yavaş artış gösterdiği için hastalarda ağrı görülmez. Vakit ortasındaki yavaş artış; görme hudutlarında ve görme alanında ağır ilerleyen, hastanın fark edemeyeceği değişiklikler yapar. Merkezi görme bozukluğu, hastalığın son evresinde yaşandığı için, hastanın görmesi hiç azalmadan hasar devam eder.
Açık açılı glokomda tedavi tekniği öteki glokom çeşitleriyle benzeridir. Evvel göz damlaları ile tıbbi tedavi uygulanır. Hastalık denetim edilemez ise lazer ya da cerrahi müdahaleye başvurulur. Kapalı açılı glokom, akut ya da kronik olabilir. Akut glokom krizi epeyce kısa müddette başlar. Akut glokom krizi ani yaşandığı için hastada yarım baş ağrısı, göz ağrısı, bulanık görme, ışık etrafında renkli halkalar görme, bulantı ve kusma üzere bulgular oluşur. Hastanın göz içi basıncı vakit kaybedilmeden tıbbi tedavi ile düşürülmelidir.