kunteper
Member
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Bu sorumsuzların elinde ülkemizi müsilaj gdolayıyor, Marmara Denizi ölüyor. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu geçmiş. Pahalılık, milleti perişan etmiş. Milletin 128 milyar doları buharlaşmış. Devleti 19 yıldır yöneten, bugün çıkıp muhalefete, ‘aç dolaşanları buyurun siz doyurun’ diyorsa, milletin kaygılarına deva bulma sorumluluğunu üstlenmiyorsa, bu biçimde, o beyefendi sıcak koltuğundan da kalkacak. O vazifesi yerine getirecek bizlere koltuğu bırakacak” dedi.
Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Heyeti (MYK) toplantısı devam ederken genel merkezde basın toplantısı düzenledi.
CHP MYK’da; iktisat, Covid-19 salgını idaresi ile salgının topluma tesirleri ve mafya-siyaset-ticaret üçgenine ait tartışmalar ele alındı.
Faik Öztrak’ın konuşmasından satır başları şu biçimde:
YETKİSİ ÇOK ANCAK SORUMLULUĞU YOK: “Demokrasilerde yetki, birlikteinde sorumluluk getirir. Milletin verdiği yetkiyi kullananlar, yaptıklarının ya da yapmadıklarının hesabını millete verir. Ülkemizde ‘Erdoğan şahsım hükümetinin’ yetkisi hayli, ancak sorumluluğu yok. Ülkemizi, yetkileri sıkı sıkıya kucaklayan sorumluluğunu kabul etmeyen bir anlayış yönetiyor. bu biçimde olunca; yandaşa ihale dağıtmayı, kendilerine saraylar yapmayı, prestijden tasarruf etmemeyi, saray beslemelerine üçer, beşer maaş bağlamayı, ülkenin dağını taşını, derelerini, denizlerini talan etmeyi, beytülmalı ganimet sayıp yağmalamayı, atadan, deden kalan mirası satıp yemeyi, ülkenin geleceğine, geçilmeyen köprü ve yollarla ipotek koymayı, milletten zalimce vergi toplamayı ve koskoca ülkeyi gırtlağına kadar borca batırmayı devleti yönetmek sanıyorlar. Hükümetler, millete hizmet için vardır ancak ‘Erdoğan şahsım hükümeti’, milleti kendilerine hizmetkâr görüyor. Bu çarpık anlayış elinde hepimiz bir avuç saray sosyetesinin memnunluğu için çalışıyoruz.
SORUMLULUĞU ÜSTLENMİYORSA, SICAK KOLTUĞUNDAN KALKACAK: Bu sorumsuzların elinde ülkemizi müsilaj gdolayıyor, Marmara Denizi ölüyor. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu geçmiş. Pahalılık, milleti perişan etmiş. Milletin, 128 milyar doları buharlaşmış. Yalnızca ülkemiz değil, insanımız da borca batmış. Milletin büyük bir kısmının geliri her gün erirken; saray duran, uçan, kaçan saraylarında gününü gün ediyor. Bir avuç saray sosyetesi malı gdolayıyor. Millet ‘açım’ diye bağırıyor, Erdoğan ise ‘açları siz doyurun’ diyerek, sorumluluğu muhalefete yıkıyor. Son 19 yılda, milletten 2 trilyon 311 milyar dolar vergiyi kim topladı? Dışarıdan 109 milyar dolar, yurt ortasından 63 milyar dolar borcu kim aldı? Millete ilişkin 62 milyar dolarlık malı mülkü kim sattı? Hâsılı 2 trilyon 544 milyar dolarlık kaynağı, bu ülkede kim kullandı? Bu paraları Erdoğan ve Erdoğan’ın başında olduğu hükümetler harcadı. Nereye gitti bu paralar? Bugün milletimiz, sorunlardan bunalmış. ‘Bu ülkeyi kim yönetiyor? Hükümet yok mu?’ diye feryat ediyor. Devleti 19 yıldır yöneten, bugün çıkıp muhalefete, ‘aç dolaşanları buyurun siz doyurun’ diyorsa, milletin sıkıntılarına deva bulma sorumluluğunu üstlenmiyorsa, bu biçimde, o beyefendi sıcak koltuğundan da kalkacak. O nazaranvi yerine getirecek bizlere koltuğu bırakacak.
SALYANIN TEK SORUMLUSU ‘ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİ’: Erdoğan’ın atanmış yardımcısı da 25 yıl İstanbul’u kimin yönettiğini bilmezden geliyor. 19 yıldır ‘Erdoğan şahsım hükümetlerinin’, Türkiye’yi yönettiğini unutmuş görünüyor. Marmara Denizi’ndeki deniz salyası felaketinin sorumluluğunu, iki yıldır bakılırsavde olan İstanbul Büyükşehir Belediye Liderimize yıkmaya çalışıyor. Sorumlu mu arıyorsunuz? Saraylarınızdaki aynalara bakacaksınız. Daha dün Çorlu’da, Etraf Bakanlığı’nın işlettiği ‘Derin Deşarj Sahili’ kapkara oldu. Jandarma fotoğraf çekilmesini engellemek için tedbir aldı. Ne demiş Peygamber Efendimiz: ‘İnsaf dinin yarısıdır.’ İslam’ın kuralı beş ise, altıncısı da haddini bilmektir. Ancak bunlar kibre kapılıp güçten şımarıp, insafı da yitirmiş, ar damarları çatlamış. Oksijen yuvası Kazdağları siyanürle, zümrüt yeşili Cerattepe dinamitle, güzelim İkizdere iş makineleriyle yıkılıyorsa, dünyanın gözbebeği Salda Gölü betonla sıvanıyorsa, güzelim Marmara Denizimiz salyaya boğulduysa, bunların tek sorumlusu ‘Erdoğan şahsım hükümetidir.’ Artık bu talan zihniyeti, 25 yıl yönetip ‘ihanet ettik’ dedikleri İstanbul’a, öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Bunu da muhalefete çamur atarak saklamaya çalışıyorlar. Biz bu ihanetin sorumlularını da bu ihanete ortak olacakları da bir sefer daha uyarıyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, ‘talan İstanbul’a’ tek kuruş çalışmayacak. Herkes bunu bilip; hesabını, kitabını buna bakılırsa yapsın.
BİRBİRLERİNE KUMPASLAR KURUYORLAR: Ülkeyi 19 yıldır yönetenler, ortalarında hengameye tutuştular. Tüm kirli işleri ortaya dökülmeye başladı. Hengameli konutun reisi Erdoğan; ‘bunlarla kaybedecek vaktimiz yok’ diyerek, bir daha sorumluluklarından kaçmaya çalışıyor. Fakat Erdoğan’ın etrafında ve AK Parti ortasında, hâlâ aklıselim sesler de var. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Heyeti üyesi Sayın Cemil Çiçek, ‘ortalıkta siyasetçilerin araçlarına, çantalar dolusu para konulduğu tezleri var. Bu tez cürüm örgütü önderi olarak tanıtılan birisine ilişkin… Bunu görmezden gelebilir misiniz’ diye soruyor. Herbiçimde bu sorunun muhatabı aşikâr. Bunu birinci görmesi gereken kişi Erdoğan’ın kendisi. Zira çantalarla para aldığı söylenen vekiller, Erdoğan’ın kendi partisinden ancak Erdoğan, partisindeki skandala sessiz. Ne demişler? Sükût ikrardan gelir. Erdoğan, çantalarla para aldığı söylenen MKYK üyesine, hiç bir şey diyemiyor. Zira o MKYK üyesi ‘ben elçiyim’ diyerek, Erdoğan’a bildirisini verdi. Erdoğan, kendi atadığı İçişleri Bakanı’na da bir şey diyemiyor. Zira o bakan da Erdoğan’a ayar verip raconunu kesti. Yetmedi, gerisine Cumhur İttifakı’nın küçük ortağını aldı. Hengameli meskenin ahalisi, birbirlerine kumpaslar kuruyor, şantaj yapıyor. Taht hengamesi almış başını gitmiş. Konutun reisi meflûç, kıpırdayamıyor lakin artık yargı da TBMM de ortalığa saçılan pislikleri görmezden gelemez. İçişleri Bakanı vazifesi niçiniyle elde ettiği bir bilgiyi, mafya elebaşından 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini hâlâ saklıyor. Savcılara cürüm duyurusunda bulunmuyor. Bunu soran Meclis Başkanı’na karşılık vermeye tenezzül etmiyor. Başkan’ın bilgi istediği 27 Mayıs’tan bu yana, 18 gün geçti. Hâlâ Meclis Başkanı’na verilmiş bir karşılık yok. Bu nasıl bir keyfi idare anlayışıdır? Ne yargıyı, ne de ulusal iradenin tecelligâhı Meclis’i takıyorlar. İçişleri Bakanı’nın bu yaptığı alenen kabahattir. Suça iştiraktir.
İÇİŞLERİ BAKANI HESAP VERMELİDİR: bir daha kara para aklama kabahatinden yargılanan ve şaibeli bir biçimde yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili her gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Şu aile fotoğrafına bir bakar mısınız? Erdoğan ortada. Bir yanda yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz. Bir yanda ABD’de Mormon Tarikatı’nın değerli bir üyesi Jacob Kingston. Bu şahıs ABD Hazinesi’ni dolandırma kabahatini itiraf etmiş, Türkiye’ye kaçarken de ABD’de tutuklanmış birisi. Bir tarafta da SBK Holding’in Türkiye yetkilisi var. Artık bu fotoğraftaki Sezgin Baran Korkmaz’ın, mal varlığı üstündeki önlem sonucunın kaldırılması için, bir MASAK raporu yahut yazısının olmadığını, 9 Haziran tarihinde MASAK deklare etti. Bu durumda, olmayan MASAK raporu üzerinden, mahkeme önlem sonucunı 6 Kasım 2020’de nasıl kaldırdı? Bugün Adalet Bakan Yardımcısı olan, devrin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili, Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığı üstündeki önlem sonucunın acilen kaldırılmasını neye istinaden istedi? Yargıçlar ve Savcılar Şurası, tüm bu şaibeli iş ve süreçler için ne yapıyor? Bu konularda, HSK’da yürütülen bir inceleme var mı? bir daha yurtdışına kaçan bu şahsın, İçişleri Bakanlığı’na davet edildiği, basında yazılıp çiziliyor. İçişleri Bakanlığı’ndaki bu görüşmelerin akabinde ilgili şahsın, sonraki gün, yurtdışına kaçtığı da biliniyor. Sezgin Baran Korkmaz yurtdışına nasıl kaçtı? Bu kaçışa kimler göz yumdu? Bunların kesinlikle aydınlatılması gerekir. Meclis’te de siyasete bulaşan bu ağır şaibeleri temizlemek için vakit geçirmeden bir araştırma komitesi kurulmalıdır. İçişleri Bakanı 10 bin dolar alan siyasetçiden başlayarak, tüm bu argümanlar için TBMM’de hesap vermelidir. Soruşturmanın selameti açısından, bir evvelki bakan soruşturmalarında olduğu üzere İçişleri Bakanı, misyonundan ya ayrılmalı ya da alınmalıdır.
BAHÇELİ DE SORUMLUDUR: Geçtiğimiz hafta Sayın Bahçeli, küme konuşmasında; ‘dilek ve ümidimiz, siyasi etik yasasının daha fazla geciktirilmeden, hızla çıkarılmasıdır’ diyerek, bu mevzuda beklentisini kamuoyuyla paylaşmıştır. Ancak Sayın Bahçeli, dilek ve ümit paylaşmakla yetinemez. Bu, onun son olaylardaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Zira kendisi ‘Erdoğan şahsım hükümetinin’ ittifak ortağıdır. Bu bahiste, bir kanun teklifini MHP kümesi, derhal Meclis’e sunmalı, İttifak’ın başka ortağından da dayanak talep etmelidir. Muktedir olmak bunu gerektirir. Aksi, boş lakırdıdan ibarettir.
EL ATINA BİNEREK ÇALIM SATMAK BUNLARIN BİLDİKLERİ TEK BECERİ: Buharlaştırdığı 128 milyar doların hesabını veremeyen Erdoğan, dün çıktı; Çin ile imzalanan 2,4 milyar dolarlık SWAP muahedesinin, 6 milyar dolara çıkarıldığını, bunun Türkiye iktisadı için bir sıçrama olduğunu söylemiş oldu. Güler misiniz, ağlar mısınız? 128 milyar dolar rezervi yok yere erit. Kasada Merkez Bankası’na ilişkin tek bir sent kalmasın. Rezervler kısa vadeli emanet borçla makyajlansın. Rezervlerin kalitesi tabana vursun. daha sonra Erdoğan çıksın, Çin’den alınan emanet 6 milyar dolarla finanse ettiği, çakma rezervlere sıçrama deyip, millete yutturmaya kalksın. Ne hoş demiş cetlerimiz; ‘can çıkar, huy çıkmaz.’ El atına binerek, çalım satmak, bunların bildikleri tek beceri. Erdoğan memleketin döviz bilançosunun varlık tarafına sahip çıkıyor. Bilançonun borç kısmını öksüz bırakıyor. 4 Haziran itibariyle, resmi rezerv varlıklarımız 93,8 milyar dolar. Vadesi bir yıl ve bir yıldan daha az olan, SWAP dâhil toplam döviz yükümlülüklerimiz ise 131,4 milyar dolar. Yani 4 Haziran itibariyle kasadaki döviz açığı 37,6 milyar dolar. Bunu ben demiyorum. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Memleketler arası Rezervler ve Döviz Likiditesi Tablosu söylüyor. İşte bugün, bu tablo yüzünden Türkiye dünyanın en yüksek 7. faizini uyguluyor. Bu yüzden ülkemizin risk primi, en yakın rakibinin iki katından fazla. Bu yüzden Türk lirası, yılbaşından bu yana dolar karşısında, en çok bedel yitiren ikinci para ünitesi. Bu yüzden hayat pahalılığı milleti eziyor. Bunların sorumlusu öznesi meçhul dış güçler değil. Bunların sorumlusu; 128 milyar doları yok yere eriten, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek, akıl ve bilimle çarpışan, salgında direkt dayanak vermek yerine kredi musluklarını sonuna kadar açan, TL’ye inancı büsbütün bitirip ülkeyi dolar müptelası yapan, öznesi Erdoğan olan iç güçlerdir.”
‘KAPATILMA KONUSUNDA GÖRÜŞLERİ NET’
Faik Öztrak, gazetecilerin sorularına da cevap verdi. CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi partilerin kapatılmasına ait görüşüyle ilgili soru üzerine Öztrak, “Genel Başkanı’mızın da partimizin de bu mevzudaki görüşleri fazlaca nettir. Siyasi partiler, demokrasilerimizin vazgeçilmez ögeleridir. Siyasi partileri, millet açar millet kapatır” dedi.
‘ADAY GÜNÜ GELDİĞİNDE AÇIKLANIR’
Öztrak, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının sorulması üzerine “Seçim tarihi belirlendi mi ki aday konuşulmaya başlansın? Günü vakti geldiğinde bunlar açıklanır” dedi.
‘MİLLET İTTİFAKI, KAPALI KAPILAR GERİSİNDE İŞ TUTMAZ’
YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması ile ilgili kelamları karşısında eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş’ın “Biz buna payanda olmayız” reaksiyonunu göstermesinin anımsatılmasına, Öztrak şu karşılığı verdi:
“Millet İttifakı ve onların ortaklarının kimler olduğu çok âlâ bilinmektedir lakin anlaşılan Cumhur İttifakı, ‘Millet İttifakı’nda bir çatlak yaratabilir miyiz’ diye bu ittifaka dahil olmayan partilerin açıklamalarını yandaş medyaların aracılığı ile gündeme getirip bizlere yorumlatmak istemektedirler. Herkes müsterih olsun, Millet İttifakı kapalı kapılar arkasında iş tutmaz. Ne yaptığımız her vakit kamuoyunun gözü önünde olacaktır. Biz demokrasiden yana vatandaşlarımızın hiç bir parti ayrımı yapmadan, bu ucube tek adam rejiminden kurtulmaları için verecekleri oylara talibiz.” (HABER MERKEZİ)
“ERDOĞAN VE BİDEN’IN MEHMETÇİĞİMİZİN CANI ÜZERİNDEN PAZARLIK MASASINI KURMASINI KABUL EDEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Lideri Joe Biden ile görüşmesi öncesinde Afganistan’daki Türk ordusu varlığı ile ilgili açıklamaları için de Öztrak, şunları söylemiş oldu:
“Erdoğan şahsım hükümeti’, Afganistan’daki Kabil Havalimanı’na asker göndermeye niye talip olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. Kimsenin elinde tutmak istemediği bu yakar topa Türkiye niye atlamaktadır? Aslında sebep belirlidir. Biden tarafınca dışlanmadıklarını göstermek için onun Afganistan’daki jandarması olmaya talip olmuşlardır. Taliban, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’na asker göndermesini kabul etmeyeceğini söylüyor. 12 Eylül’den itibaren Afganistan’da kalacak her askeri işgalci kabul edeceğini söz ediyor. Bu Mehmetçiğimizin mevcut tezkerede tanımlanan Afgan Ulusal Savunma ve Güvenlik Kuvvetleri’ne eğitim ve danışmanlık sağlama nazaranvinin ötesine geçen bir nazaranvi gerektirmektir. Evlatlarımızın canı, hükümetin siyasi oyun planından hayli daha kıymetlidir. Erdoğan ve Biden’ın Mehmetçiğimizin canı üzerinden pazarlık masası kurmasını hiç bir biçimde kabul edemeyiz.”
***
CHP’li Öztrak: Biz ülkemizi ‘üç yeni’ ile ayağa kaldıracağız
Kaan ULU/ANKARA, (DHA)- CHP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”Biz ülkemizi ‘üç yeni’ dediğimiz; yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni takımlar eliyle ayağa kaldıracağız. Biz hazırız, milletimiz hazır” dedi.
CHP Merkez İdare Şurası (MYK), Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. CHP’li Öztrak, toplantının akabinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, hükümetlerin millete hizmet için var olduğunu belirterek, “Ülkemizi müsilaj gdolayıyor. Marmara Denizi ölüyor. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu geçmiş. Pahalılık milleti perişan etmiş. Milletin 128 milyar doları buharlaşmış. Yalnızca ülkemiz değil, insanımız da borca batmış. Son 19 yılda milletten 2 trilyon 311 milyar dolar vergiyi kim topladı? Dışarıdan 109 milyar dolar, yurt ortasından 63 milyar dolar borcu kim aldı? Millete ilişkin 62 milyar dolarlık malı mülkü kim sattı? Türkiye Cumhuriyeti, Büyük Liderimiz Atatürk’ün sözüyle; ‘Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Devletimizin en uygun tanımı de budur” dedi.
‘SANDIĞI MİLLETİN ÖNÜNE GETİRİN’
Öztrak, erken seçim davetinde bulunarak, “Artık yapılması gereken aşikardır. Sandığı bir an evvel milletin önüne getirin. Milletimiz emaneti bu kifayetsiz idareden almaya hazır. Biz de bakılırsave hazırız. Bu topraklarda hiç bir çocuğumuzun yatağa aç girmemesi için çarelerimiz, politikalarımız hazır. Aile Dayanakları Sigortamız hazır. yenidenlıyoruz; ‘getirin sandığı, kapansın haram kapıları.’ CHP iktidarında kardeşçe kurulacak, ‘Halil İbrahim’ sofrasında, tüm milletimize yer var” diye konuştu.
‘ÜÇ YENİ İLE AYAĞA KALDIRACAĞIZ’
Öztrak, milletin sandığı sabırsızlıkla beklediğini belirterek, “Cumhuriyetimizin birinci yüzyılında, CHP devlet kurdu. Yeni bir iktisat ve sanayi inşa etti. Çok partili demokrasiyi getirdik. Ülkemizi toplumsal devletle tanıştırdık. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılında ise, Cumhuriyetimizi gerçek demokrasiyle taçlandıracağız. Artık, devlet millete değil, millet devlete ve devleti yönetenlere hesap soracak. CHP, ülkemizi en ağır krizlerden, kısa müddette çıkarmasını bilmiş takımlarıyla nazaranve hazırdır. Biz ülkemizi ‘üç yeni’ dediğimiz; yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni takımlar eliyle ayağa kaldıracağız. Biz hazırız, milletimiz hazır” tabirini kullandı.
Öztrak ayrıyeten, siyasi partilerin kapatılmasına ait gelen soruya, ”Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez ögeleridir. Siyasi partileri millet açar millet kapatır” diye karşılık verdi.
*
Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Heyeti (MYK) toplantısı devam ederken genel merkezde basın toplantısı düzenledi.
CHP MYK’da; iktisat, Covid-19 salgını idaresi ile salgının topluma tesirleri ve mafya-siyaset-ticaret üçgenine ait tartışmalar ele alındı.
Faik Öztrak’ın konuşmasından satır başları şu biçimde:
YETKİSİ ÇOK ANCAK SORUMLULUĞU YOK: “Demokrasilerde yetki, birlikteinde sorumluluk getirir. Milletin verdiği yetkiyi kullananlar, yaptıklarının ya da yapmadıklarının hesabını millete verir. Ülkemizde ‘Erdoğan şahsım hükümetinin’ yetkisi hayli, ancak sorumluluğu yok. Ülkemizi, yetkileri sıkı sıkıya kucaklayan sorumluluğunu kabul etmeyen bir anlayış yönetiyor. bu biçimde olunca; yandaşa ihale dağıtmayı, kendilerine saraylar yapmayı, prestijden tasarruf etmemeyi, saray beslemelerine üçer, beşer maaş bağlamayı, ülkenin dağını taşını, derelerini, denizlerini talan etmeyi, beytülmalı ganimet sayıp yağmalamayı, atadan, deden kalan mirası satıp yemeyi, ülkenin geleceğine, geçilmeyen köprü ve yollarla ipotek koymayı, milletten zalimce vergi toplamayı ve koskoca ülkeyi gırtlağına kadar borca batırmayı devleti yönetmek sanıyorlar. Hükümetler, millete hizmet için vardır ancak ‘Erdoğan şahsım hükümeti’, milleti kendilerine hizmetkâr görüyor. Bu çarpık anlayış elinde hepimiz bir avuç saray sosyetesinin memnunluğu için çalışıyoruz.
SORUMLULUĞU ÜSTLENMİYORSA, SICAK KOLTUĞUNDAN KALKACAK: Bu sorumsuzların elinde ülkemizi müsilaj gdolayıyor, Marmara Denizi ölüyor. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu geçmiş. Pahalılık, milleti perişan etmiş. Milletin, 128 milyar doları buharlaşmış. Yalnızca ülkemiz değil, insanımız da borca batmış. Milletin büyük bir kısmının geliri her gün erirken; saray duran, uçan, kaçan saraylarında gününü gün ediyor. Bir avuç saray sosyetesi malı gdolayıyor. Millet ‘açım’ diye bağırıyor, Erdoğan ise ‘açları siz doyurun’ diyerek, sorumluluğu muhalefete yıkıyor. Son 19 yılda, milletten 2 trilyon 311 milyar dolar vergiyi kim topladı? Dışarıdan 109 milyar dolar, yurt ortasından 63 milyar dolar borcu kim aldı? Millete ilişkin 62 milyar dolarlık malı mülkü kim sattı? Hâsılı 2 trilyon 544 milyar dolarlık kaynağı, bu ülkede kim kullandı? Bu paraları Erdoğan ve Erdoğan’ın başında olduğu hükümetler harcadı. Nereye gitti bu paralar? Bugün milletimiz, sorunlardan bunalmış. ‘Bu ülkeyi kim yönetiyor? Hükümet yok mu?’ diye feryat ediyor. Devleti 19 yıldır yöneten, bugün çıkıp muhalefete, ‘aç dolaşanları buyurun siz doyurun’ diyorsa, milletin sıkıntılarına deva bulma sorumluluğunu üstlenmiyorsa, bu biçimde, o beyefendi sıcak koltuğundan da kalkacak. O nazaranvi yerine getirecek bizlere koltuğu bırakacak.
SALYANIN TEK SORUMLUSU ‘ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİ’: Erdoğan’ın atanmış yardımcısı da 25 yıl İstanbul’u kimin yönettiğini bilmezden geliyor. 19 yıldır ‘Erdoğan şahsım hükümetlerinin’, Türkiye’yi yönettiğini unutmuş görünüyor. Marmara Denizi’ndeki deniz salyası felaketinin sorumluluğunu, iki yıldır bakılırsavde olan İstanbul Büyükşehir Belediye Liderimize yıkmaya çalışıyor. Sorumlu mu arıyorsunuz? Saraylarınızdaki aynalara bakacaksınız. Daha dün Çorlu’da, Etraf Bakanlığı’nın işlettiği ‘Derin Deşarj Sahili’ kapkara oldu. Jandarma fotoğraf çekilmesini engellemek için tedbir aldı. Ne demiş Peygamber Efendimiz: ‘İnsaf dinin yarısıdır.’ İslam’ın kuralı beş ise, altıncısı da haddini bilmektir. Ancak bunlar kibre kapılıp güçten şımarıp, insafı da yitirmiş, ar damarları çatlamış. Oksijen yuvası Kazdağları siyanürle, zümrüt yeşili Cerattepe dinamitle, güzelim İkizdere iş makineleriyle yıkılıyorsa, dünyanın gözbebeği Salda Gölü betonla sıvanıyorsa, güzelim Marmara Denizimiz salyaya boğulduysa, bunların tek sorumlusu ‘Erdoğan şahsım hükümetidir.’ Artık bu talan zihniyeti, 25 yıl yönetip ‘ihanet ettik’ dedikleri İstanbul’a, öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyor. Bunu da muhalefete çamur atarak saklamaya çalışıyorlar. Biz bu ihanetin sorumlularını da bu ihanete ortak olacakları da bir sefer daha uyarıyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, ‘talan İstanbul’a’ tek kuruş çalışmayacak. Herkes bunu bilip; hesabını, kitabını buna bakılırsa yapsın.
BİRBİRLERİNE KUMPASLAR KURUYORLAR: Ülkeyi 19 yıldır yönetenler, ortalarında hengameye tutuştular. Tüm kirli işleri ortaya dökülmeye başladı. Hengameli konutun reisi Erdoğan; ‘bunlarla kaybedecek vaktimiz yok’ diyerek, bir daha sorumluluklarından kaçmaya çalışıyor. Fakat Erdoğan’ın etrafında ve AK Parti ortasında, hâlâ aklıselim sesler de var. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Heyeti üyesi Sayın Cemil Çiçek, ‘ortalıkta siyasetçilerin araçlarına, çantalar dolusu para konulduğu tezleri var. Bu tez cürüm örgütü önderi olarak tanıtılan birisine ilişkin… Bunu görmezden gelebilir misiniz’ diye soruyor. Herbiçimde bu sorunun muhatabı aşikâr. Bunu birinci görmesi gereken kişi Erdoğan’ın kendisi. Zira çantalarla para aldığı söylenen vekiller, Erdoğan’ın kendi partisinden ancak Erdoğan, partisindeki skandala sessiz. Ne demişler? Sükût ikrardan gelir. Erdoğan, çantalarla para aldığı söylenen MKYK üyesine, hiç bir şey diyemiyor. Zira o MKYK üyesi ‘ben elçiyim’ diyerek, Erdoğan’a bildirisini verdi. Erdoğan, kendi atadığı İçişleri Bakanı’na da bir şey diyemiyor. Zira o bakan da Erdoğan’a ayar verip raconunu kesti. Yetmedi, gerisine Cumhur İttifakı’nın küçük ortağını aldı. Hengameli meskenin ahalisi, birbirlerine kumpaslar kuruyor, şantaj yapıyor. Taht hengamesi almış başını gitmiş. Konutun reisi meflûç, kıpırdayamıyor lakin artık yargı da TBMM de ortalığa saçılan pislikleri görmezden gelemez. İçişleri Bakanı vazifesi niçiniyle elde ettiği bir bilgiyi, mafya elebaşından 10 bin dolar alan siyasetçinin ismini hâlâ saklıyor. Savcılara cürüm duyurusunda bulunmuyor. Bunu soran Meclis Başkanı’na karşılık vermeye tenezzül etmiyor. Başkan’ın bilgi istediği 27 Mayıs’tan bu yana, 18 gün geçti. Hâlâ Meclis Başkanı’na verilmiş bir karşılık yok. Bu nasıl bir keyfi idare anlayışıdır? Ne yargıyı, ne de ulusal iradenin tecelligâhı Meclis’i takıyorlar. İçişleri Bakanı’nın bu yaptığı alenen kabahattir. Suça iştiraktir.
İÇİŞLERİ BAKANI HESAP VERMELİDİR: bir daha kara para aklama kabahatinden yargılanan ve şaibeli bir biçimde yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili her gün yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Şu aile fotoğrafına bir bakar mısınız? Erdoğan ortada. Bir yanda yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz. Bir yanda ABD’de Mormon Tarikatı’nın değerli bir üyesi Jacob Kingston. Bu şahıs ABD Hazinesi’ni dolandırma kabahatini itiraf etmiş, Türkiye’ye kaçarken de ABD’de tutuklanmış birisi. Bir tarafta da SBK Holding’in Türkiye yetkilisi var. Artık bu fotoğraftaki Sezgin Baran Korkmaz’ın, mal varlığı üstündeki önlem sonucunın kaldırılması için, bir MASAK raporu yahut yazısının olmadığını, 9 Haziran tarihinde MASAK deklare etti. Bu durumda, olmayan MASAK raporu üzerinden, mahkeme önlem sonucunı 6 Kasım 2020’de nasıl kaldırdı? Bugün Adalet Bakan Yardımcısı olan, devrin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili, Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığı üstündeki önlem sonucunın acilen kaldırılmasını neye istinaden istedi? Yargıçlar ve Savcılar Şurası, tüm bu şaibeli iş ve süreçler için ne yapıyor? Bu konularda, HSK’da yürütülen bir inceleme var mı? bir daha yurtdışına kaçan bu şahsın, İçişleri Bakanlığı’na davet edildiği, basında yazılıp çiziliyor. İçişleri Bakanlığı’ndaki bu görüşmelerin akabinde ilgili şahsın, sonraki gün, yurtdışına kaçtığı da biliniyor. Sezgin Baran Korkmaz yurtdışına nasıl kaçtı? Bu kaçışa kimler göz yumdu? Bunların kesinlikle aydınlatılması gerekir. Meclis’te de siyasete bulaşan bu ağır şaibeleri temizlemek için vakit geçirmeden bir araştırma komitesi kurulmalıdır. İçişleri Bakanı 10 bin dolar alan siyasetçiden başlayarak, tüm bu argümanlar için TBMM’de hesap vermelidir. Soruşturmanın selameti açısından, bir evvelki bakan soruşturmalarında olduğu üzere İçişleri Bakanı, misyonundan ya ayrılmalı ya da alınmalıdır.
BAHÇELİ DE SORUMLUDUR: Geçtiğimiz hafta Sayın Bahçeli, küme konuşmasında; ‘dilek ve ümidimiz, siyasi etik yasasının daha fazla geciktirilmeden, hızla çıkarılmasıdır’ diyerek, bu mevzuda beklentisini kamuoyuyla paylaşmıştır. Ancak Sayın Bahçeli, dilek ve ümit paylaşmakla yetinemez. Bu, onun son olaylardaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Zira kendisi ‘Erdoğan şahsım hükümetinin’ ittifak ortağıdır. Bu bahiste, bir kanun teklifini MHP kümesi, derhal Meclis’e sunmalı, İttifak’ın başka ortağından da dayanak talep etmelidir. Muktedir olmak bunu gerektirir. Aksi, boş lakırdıdan ibarettir.
EL ATINA BİNEREK ÇALIM SATMAK BUNLARIN BİLDİKLERİ TEK BECERİ: Buharlaştırdığı 128 milyar doların hesabını veremeyen Erdoğan, dün çıktı; Çin ile imzalanan 2,4 milyar dolarlık SWAP muahedesinin, 6 milyar dolara çıkarıldığını, bunun Türkiye iktisadı için bir sıçrama olduğunu söylemiş oldu. Güler misiniz, ağlar mısınız? 128 milyar dolar rezervi yok yere erit. Kasada Merkez Bankası’na ilişkin tek bir sent kalmasın. Rezervler kısa vadeli emanet borçla makyajlansın. Rezervlerin kalitesi tabana vursun. daha sonra Erdoğan çıksın, Çin’den alınan emanet 6 milyar dolarla finanse ettiği, çakma rezervlere sıçrama deyip, millete yutturmaya kalksın. Ne hoş demiş cetlerimiz; ‘can çıkar, huy çıkmaz.’ El atına binerek, çalım satmak, bunların bildikleri tek beceri. Erdoğan memleketin döviz bilançosunun varlık tarafına sahip çıkıyor. Bilançonun borç kısmını öksüz bırakıyor. 4 Haziran itibariyle, resmi rezerv varlıklarımız 93,8 milyar dolar. Vadesi bir yıl ve bir yıldan daha az olan, SWAP dâhil toplam döviz yükümlülüklerimiz ise 131,4 milyar dolar. Yani 4 Haziran itibariyle kasadaki döviz açığı 37,6 milyar dolar. Bunu ben demiyorum. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Memleketler arası Rezervler ve Döviz Likiditesi Tablosu söylüyor. İşte bugün, bu tablo yüzünden Türkiye dünyanın en yüksek 7. faizini uyguluyor. Bu yüzden ülkemizin risk primi, en yakın rakibinin iki katından fazla. Bu yüzden Türk lirası, yılbaşından bu yana dolar karşısında, en çok bedel yitiren ikinci para ünitesi. Bu yüzden hayat pahalılığı milleti eziyor. Bunların sorumlusu öznesi meçhul dış güçler değil. Bunların sorumlusu; 128 milyar doları yok yere eriten, ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek, akıl ve bilimle çarpışan, salgında direkt dayanak vermek yerine kredi musluklarını sonuna kadar açan, TL’ye inancı büsbütün bitirip ülkeyi dolar müptelası yapan, öznesi Erdoğan olan iç güçlerdir.”
‘KAPATILMA KONUSUNDA GÖRÜŞLERİ NET’
Faik Öztrak, gazetecilerin sorularına da cevap verdi. CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi partilerin kapatılmasına ait görüşüyle ilgili soru üzerine Öztrak, “Genel Başkanı’mızın da partimizin de bu mevzudaki görüşleri fazlaca nettir. Siyasi partiler, demokrasilerimizin vazgeçilmez ögeleridir. Siyasi partileri, millet açar millet kapatır” dedi.
‘ADAY GÜNÜ GELDİĞİNDE AÇIKLANIR’
Öztrak, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının sorulması üzerine “Seçim tarihi belirlendi mi ki aday konuşulmaya başlansın? Günü vakti geldiğinde bunlar açıklanır” dedi.
‘MİLLET İTTİFAKI, KAPALI KAPILAR GERİSİNDE İŞ TUTMAZ’
YETERLİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması ile ilgili kelamları karşısında eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş’ın “Biz buna payanda olmayız” reaksiyonunu göstermesinin anımsatılmasına, Öztrak şu karşılığı verdi:
“Millet İttifakı ve onların ortaklarının kimler olduğu çok âlâ bilinmektedir lakin anlaşılan Cumhur İttifakı, ‘Millet İttifakı’nda bir çatlak yaratabilir miyiz’ diye bu ittifaka dahil olmayan partilerin açıklamalarını yandaş medyaların aracılığı ile gündeme getirip bizlere yorumlatmak istemektedirler. Herkes müsterih olsun, Millet İttifakı kapalı kapılar arkasında iş tutmaz. Ne yaptığımız her vakit kamuoyunun gözü önünde olacaktır. Biz demokrasiden yana vatandaşlarımızın hiç bir parti ayrımı yapmadan, bu ucube tek adam rejiminden kurtulmaları için verecekleri oylara talibiz.” (HABER MERKEZİ)
“ERDOĞAN VE BİDEN’IN MEHMETÇİĞİMİZİN CANI ÜZERİNDEN PAZARLIK MASASINI KURMASINI KABUL EDEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Lideri Joe Biden ile görüşmesi öncesinde Afganistan’daki Türk ordusu varlığı ile ilgili açıklamaları için de Öztrak, şunları söylemiş oldu:
“Erdoğan şahsım hükümeti’, Afganistan’daki Kabil Havalimanı’na asker göndermeye niye talip olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. Kimsenin elinde tutmak istemediği bu yakar topa Türkiye niye atlamaktadır? Aslında sebep belirlidir. Biden tarafınca dışlanmadıklarını göstermek için onun Afganistan’daki jandarması olmaya talip olmuşlardır. Taliban, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’na asker göndermesini kabul etmeyeceğini söylüyor. 12 Eylül’den itibaren Afganistan’da kalacak her askeri işgalci kabul edeceğini söz ediyor. Bu Mehmetçiğimizin mevcut tezkerede tanımlanan Afgan Ulusal Savunma ve Güvenlik Kuvvetleri’ne eğitim ve danışmanlık sağlama nazaranvinin ötesine geçen bir nazaranvi gerektirmektir. Evlatlarımızın canı, hükümetin siyasi oyun planından hayli daha kıymetlidir. Erdoğan ve Biden’ın Mehmetçiğimizin canı üzerinden pazarlık masası kurmasını hiç bir biçimde kabul edemeyiz.”
***
CHP’li Öztrak: Biz ülkemizi ‘üç yeni’ ile ayağa kaldıracağız
Kaan ULU/ANKARA, (DHA)- CHP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, ”Biz ülkemizi ‘üç yeni’ dediğimiz; yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni takımlar eliyle ayağa kaldıracağız. Biz hazırız, milletimiz hazır” dedi.
CHP Merkez İdare Şurası (MYK), Genel Lider Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. CHP’li Öztrak, toplantının akabinde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, hükümetlerin millete hizmet için var olduğunu belirterek, “Ülkemizi müsilaj gdolayıyor. Marmara Denizi ölüyor. İşsizlerimizin sayısı 10 milyonu geçmiş. Pahalılık milleti perişan etmiş. Milletin 128 milyar doları buharlaşmış. Yalnızca ülkemiz değil, insanımız da borca batmış. Son 19 yılda milletten 2 trilyon 311 milyar dolar vergiyi kim topladı? Dışarıdan 109 milyar dolar, yurt ortasından 63 milyar dolar borcu kim aldı? Millete ilişkin 62 milyar dolarlık malı mülkü kim sattı? Türkiye Cumhuriyeti, Büyük Liderimiz Atatürk’ün sözüyle; ‘Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.’ Devletimizin en uygun tanımı de budur” dedi.
‘SANDIĞI MİLLETİN ÖNÜNE GETİRİN’
Öztrak, erken seçim davetinde bulunarak, “Artık yapılması gereken aşikardır. Sandığı bir an evvel milletin önüne getirin. Milletimiz emaneti bu kifayetsiz idareden almaya hazır. Biz de bakılırsave hazırız. Bu topraklarda hiç bir çocuğumuzun yatağa aç girmemesi için çarelerimiz, politikalarımız hazır. Aile Dayanakları Sigortamız hazır. yenidenlıyoruz; ‘getirin sandığı, kapansın haram kapıları.’ CHP iktidarında kardeşçe kurulacak, ‘Halil İbrahim’ sofrasında, tüm milletimize yer var” diye konuştu.
‘ÜÇ YENİ İLE AYAĞA KALDIRACAĞIZ’
Öztrak, milletin sandığı sabırsızlıkla beklediğini belirterek, “Cumhuriyetimizin birinci yüzyılında, CHP devlet kurdu. Yeni bir iktisat ve sanayi inşa etti. Çok partili demokrasiyi getirdik. Ülkemizi toplumsal devletle tanıştırdık. Cumhuriyetimizin 2’nci yüzyılında ise, Cumhuriyetimizi gerçek demokrasiyle taçlandıracağız. Artık, devlet millete değil, millet devlete ve devleti yönetenlere hesap soracak. CHP, ülkemizi en ağır krizlerden, kısa müddette çıkarmasını bilmiş takımlarıyla nazaranve hazırdır. Biz ülkemizi ‘üç yeni’ dediğimiz; yeni kurallar, yeni kurumlar, yeni takımlar eliyle ayağa kaldıracağız. Biz hazırız, milletimiz hazır” tabirini kullandı.
Öztrak ayrıyeten, siyasi partilerin kapatılmasına ait gelen soruya, ”Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez ögeleridir. Siyasi partileri millet açar millet kapatır” diye karşılık verdi.
*