kunteper
Member
TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Türkiye bir göçmen kampı değildir” kelamlarına “Uyan da balığa gidelim derler. Türkiye’ye 5 milyon süreksiz sığınmacı, sistemsiz göçmen gelmedilk evvel bu kararlılıkta olaydınız” cevabını verdi.
Afganlar mülteciler İngiliz basınında “İngiltere Savunma Bakanlığı kaynaklarına” dayandırılan ve Türkiye ile Pakistan’da iltica merkezleri kurulacağı argümanlarına karşı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun muhalefete reaksiyon göstermesini ise “hiç birimiz o tek adamın; teke tek yaptığı, Dışişleri’nden nazaranvlileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyoruz” kelamlarıyla kıymetlendirdi.
Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyleki:
VATANDAŞIN AKLIYLA ALAY EDEN, İNANILMAZ BİR YAKLAŞIM: Ülkemiz önemli afetler yaşadı. Uygun bir afet idaresi şayet olmazsa ortaya çıkan acılar büyür. Sel felaketi de afet idaremizin ne kadar berbat olduğunu bir defa daha gösterdi. Selin üzerinden 13 gün geçmesine karşın hâlâ kaç kişinin ömrünü kaybettiğini, kaç kişinin kayıp olduğunu bilmiyoruz. Yangında, belediyeleri sorumlu tutmuştu Recep Tayyip Erdoğan. Zira belediyelerin büyük çoğunluğu CHP’liydi. Bu defa AK Partili olunca, belediyelere bir sorumluluk yüklemedi. Bozkurt’ta Ölçer Apartmanı müteahhidinin tutuklanması, algı yaratma emelli olarak kullanılıyor. Diyor ki; “Belediyelerden ve ilgili kurumlardan almışım, apartmanı daha sonra yapmışım.” Bu beyan doğrudur yanlıştır, mahkeme bakacak; lakin oturma müsaadeleri verenlerin de dikkatli biçimde takip edilmesi gerekmektedir. DSİ’nin yaptığı ikazlara karşın, o konutların oraya yapılmasına kim müsaade etti, bu bahse dikkat çekmek gerekiyor. Bir de aklımızla alay etmek için atanmışlar var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, insan aklıyla dalga geçti. “Dere yataklarına mesken yapmaktan vazgeçmemiz gerekiyor” dedi. Vatandaş da buna “pes” diyor, “yuh” diyor. Vatandaşın aklıyla alay eden, inanılmaz bir yaklaşım.
ORTADAKİ FARKI TAKİP EDECEĞİZ: Afetin olduğu günlerde IBAN atanlar var. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki ‘afetten etkilenen üç ile 73 milyon TL fiyatında ödenek.’ Süleyman Soylu’nun açıklamasından anlıyoruz ki AFAD kampanyasında toplanan para 260 milyon. Bu ortadaki farkı takip edeceğiz. 15 Temmuz için para toplandı, ailelere para dağıtılmadı. Bu parayı yollayan, o çaresiz insanlara katkı için yolluyor. Sen 260’ı topla 73’ü yolla olmaz. Bilsinler ki bir şey yapamasınlar. Bilsinler ki CHP’nin takibindedir.
HER ENKAZDAN ERDOĞAN VE HÜKÜMETİ SORUMLU: Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve AKP idaresi artık afetleri önleyebilen bir durum değil, enkaz kaldıranlarla övünen durumdadır. Fuat Oktay, hafta sonu dolaştı. Her cümlesinde, enkazın ne kadar süratli kaldırıldığından bahsediyor. Her enkazdan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin sorumlu olduğunun altını çizeyim. Yeni enkazların olmamasından övünmeleri gerekiyor. Çoktan tedbir almaları gerekiyor. O denli kötücül akıl hâkim ki lisanlarına, ‘ev yapacağız merak etmeyin’, şu kadar parayı vatandaştan alacak.
BİZİ YİNE TANSİYONLAR BEKLİYOR: Melih Bulu, ocak ayında atandı, altı ay daha sonra bakılırsavden alındı. O sırada akademisyen, öğrenci ve mezunlardan reaksiyon yükseldi. Bir umut olarak değerlendirenler oldu. İkazlarımızı yaptık ancak optimist olmadığımızı söylemiş olduk. Melih Bulu nazaranvden alındıktan daha sonra öğrenciler, ‘biz akademisyen ve öğrenciler yeni rektör seçiminde etken olmak istiyoruz’ dedi, saray rejimi eliyle itti. Olağanda Cem Say hocanın yapmış olduğu açıklamadan da okuyoruz; Cem Say mülakata çağrılmamıştır. Akademisyen ve öğrencilerin hiç bir itirazı dikkate almayan, akademiyle kontratların yenilemeyerek uzaklaştıran, yüzlerce öğrenciye soruşturma açan, okulu polise açan, akademisyenler üzerinden baskı kurmaya çalışan Mehmet Naci İnci atandı. Bizi bir daha tansiyonlar bekliyor. Bunun tek sorumlusu, ders almayan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİNE MÜDAHALE ETMEYİN: Üniversite ne kadar özerk ise muvaffakiyet sıralaması da o kadar özerktir. Sayın Yekta Saraç, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Geçtiğimiz hafta övünerek, bir bahse dikkat çekti. Diyor ki ‘dünya üniversiteleri akademik sıralamasında birinci bin üniversitede 8 üniversite var, gurur duyuyoruz’ diyor. Binde 8. bundan evvelki sene kaçtı hocam? Binde 11. Bu şu biçimde okunur. ‘Ne yapıyorsak yanlış yapıyoruz, birinci binde yer alan üç üniversitemiz kategori dışına çıktı’ derler. Artık üniversite özerkliğine müdahale etmeyin. Recep Tayyip Erdoğan üniversitelerden elini çek. Sen yandaşlaşmaya çalıştıkça, üniversitelerin başarısı düşüyor.
BİZ BİNLERCE GÖÇMEN KAMPIYIZ: Sayın Çelik, şu tabirleri kullandı, ‘Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak kapasitesi yoktur. Türkiye bir göçmen kampı değildir.’ ‘Uyan da balığa gidelim’ derler. Keşke bu kelamları, Türkiye’ye 5 milyon sistemsiz göçmen gelmedilk evvel bu kararlılıkta olaydınız. Bir gerçek var; Ömer Çelik, günde iki değil lakin ayda bir sefer hakikat söylüyor. Resmi sayılara bakılırsa 5 milyon sistemsiz göçmen, süreksiz sığınmacı. Hesabı şayet 500’lük göçmen kamplarından yaparsanız, Türkiye bir göçmen kampı değildir, Türkiye yüz, bin göçmen kampı da değildir, Türkiye on bin göçmen kampıdır. Vatandaş farkında da Ömer Çelik farkında değil. Biz bir göçmen kampı değil, binlerce göçmen kampıyız sayenizde. Biz göçmenlere karşı değiliz. Göçmen yaratan siyasetlere karşıyız. Sen Suriye’deki Esad’la, toprak bütünlüğüne müdahale ederek, onun ortasındaki devlet dışı ögeleri güçlendirip, getirip eğitip donatıp savaşı yollayarak bu göçmen akımını başlatan sen değil misin? Güle oynaya Taliban’a yol açanlar, Afgan meselesine yol açanlardır.
BİZ NE OKUDUĞUMUZU BİLİYORUZ: Dün Ömer Çelik günündeydi. ‘itiraf.com.’ Yeterli ki Ömer Çelik var. ‘Türkiye’ye sormadan yapılan açıklamaların bizim gözümüzde yok kararındadır.’ Yani Ömer Çelik’in ‘bize sormadan nasıl açıklama yaparsın dediği kişi, İngiliz Savunma Bakanı.’ Bilmeyen var mı? Artık, Fahrettin Altun ve AKP medyası, bir suçüstü durumdan daha sonra kendileri palavra atıp, diğerlerini suçladılar. Şayet İngiliz Savunma Bakanı’nın açıklaması yoksa, Ömer Çelik niçin bunu söylüyor? İngiltere Savunma Bakanı, İngiltere’deki saygın bir gazeteye, Mail On Sunday’a yazdığı makalede, ‘bu ülkeye getirmek zorunda olduğumuz Afgan’lar için bölgede, Afganistan için bir dizi merkez kuracağız’, Mail On Sunday gazetesinde, birebir gün yayınlanan tahlil haberde İngiltere Savunma Bakanı, Pakistan ve Türkiye üzere ülkelerde merkez kurma hazırlığı yapıldığını bildiriyor. Elimizi vicdanımıza koyalım. Türkiye’ye uyarlayalım. Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir mülakat veriyor ve yayınlandığı gün, o gazetenin iki muharriri yazıyor ve bakan da sesini çıkarmıyor. Tıpkı gün tahlil haberde ‘bu ülkeler bu’ diyor ve bakan hala yalanlamıyorsa, gün üzere ortada değil mi? Savunma Bakanlığı, The Guardian da birebir haberi veriyorlar, bunu da yalanlamıyor. Bu haberlerden Dışişleri Bakanı’nın da söylemiş olduği, Fahrettin Altun’un palavraya boğmaya çalıştığı bahis: BBC bir haber yapmış. ‘Savunma Bakanı, Türkiye ve Pakistan’a ofisler kurulacağını söylemiş oldu.’ Çavuşoğlu ‘BBC özür diledi’ diyor. BBC direkt söylemiş olduği haberini geri çekti ancak bakanın mülakatı ancak Mail On Sunday’deki haber duruyor, BBC tırnak içini düzeltti. Kimse yalanlamıyor. Allah için Çavuşoğlu. Biz ne okuduğumuzu görüyoruz.
ERDOĞAN’IN TEKE TEK TOPLANTILAR NE ÖDÜNLER VERDİĞİNİ BİLMİYORUZ: Türkiye’ye 300 bin Afgan geldi mi? Cumhurbaşkanlığı’na göre 300 bin, kimi kaynaklara göre 1 milyona yakın. Geldi mi? Bu Afgan’lar niçin geldi? Eğri oturup yanlışsız konuşalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden görüşmesinden daha sonra, Amerikalılar Afganlılara 39 bin kişi ve ailesi için ‘Türkiye’den müracaat yapın, sizi alacağız’ dedikleri için bu kadar Afgan hamle ediyorlar. Umut kapısı Türkiye. İngiltere Savunma Bakanı’nın bu söylemiş olduği, Ömer Çelik’in itiraz ettiği iş, geleceğe dair değil, bugünkü fiiliyatı anlatan bir iş. Anlatabiliyor muyuz? Bunlar ‘Türkiye’ye gidin oradan başvurun’ dediler diye, Afgan’lar Türkiye’ye gelmeye çalışıyor. Siz İran sonunu vaktiyle kapamadınız diye; Türkiye, Amerika vizesi için umut kapısı diye. bu biçimde ümit için buraya mı gelir? Uçağın lastiğine tutunmuş adam, Türkiye’ye mi gelmeyecek. İşte geldiler. Buradaki sorun, bırak Çavuşoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ‘özür dilesin’ demiş ya… Türkiye, bu işten bu haliyle kurtulursa Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu’na ağız dolusu teşekkür etsin. hiç biriniz o tek adamın, teke tek yaptığı, ‘monşerleri istemem’ deyip, Dışişleri’nden vazifelileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyorsunuz. hiç birimiz bilmiyoruz. Biden’a, İngiltere’ye ne ödünler veriyor hiç birimiz bilmiyoruz. Kükreyen Çavuşoğlu, muhatabına değil; Kılıçdaroğlu’na kükrüyor. İngiltere’de geri çekilen haber. BBC’nin ikincil elden yaptığı haberdir. Bakanın mülakatı, yazdığı yazı ve bunun hakkındaki tahlil haber ve bunun yalanlanmamış olması hala ortada durmaktadır.
ÖMER ÇELİK’E ŞİLT VERECEĞİZ: Ömer Çelik CHP’ye laf edecek. Tarihe bakıyor. 1946’ya bakıyor Boraltan Köprüsü’nden öteki bir şey yok. Ne pak tarihimiz var. Ruhsar Pekcan’ımız yok, epey şükür. Süleyman Soylu’muz yok, Allah’a şükür. ‘Yolsuzlukla uğraş için kanun çıkaracağım’ deyince, kapı önüne koyulan başbakanımız yok. Partimizin bütün kurucuları, rüşvetten şikayet edip, diğer partiye geçmiş eleştiriyor değil. Ne kadar pak bir partiymişiz ki, Ömer Çelik bula bula Boraltan Köprüsü’nü bulmuş. Saray rejimi bir bitsin, Ömer Çelik’e katkısı için şilt vermek isterim. Çağırınca da gelir bunlar. Vereceğiz o şilti Ömer Çelik, Allah senden razı olsun. (ANKA)
Afganlar mülteciler İngiliz basınında “İngiltere Savunma Bakanlığı kaynaklarına” dayandırılan ve Türkiye ile Pakistan’da iltica merkezleri kurulacağı argümanlarına karşı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun muhalefete reaksiyon göstermesini ise “hiç birimiz o tek adamın; teke tek yaptığı, Dışişleri’nden nazaranvlileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyoruz” kelamlarıyla kıymetlendirdi.
Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyleki:
VATANDAŞIN AKLIYLA ALAY EDEN, İNANILMAZ BİR YAKLAŞIM: Ülkemiz önemli afetler yaşadı. Uygun bir afet idaresi şayet olmazsa ortaya çıkan acılar büyür. Sel felaketi de afet idaremizin ne kadar berbat olduğunu bir defa daha gösterdi. Selin üzerinden 13 gün geçmesine karşın hâlâ kaç kişinin ömrünü kaybettiğini, kaç kişinin kayıp olduğunu bilmiyoruz. Yangında, belediyeleri sorumlu tutmuştu Recep Tayyip Erdoğan. Zira belediyelerin büyük çoğunluğu CHP’liydi. Bu defa AK Partili olunca, belediyelere bir sorumluluk yüklemedi. Bozkurt’ta Ölçer Apartmanı müteahhidinin tutuklanması, algı yaratma emelli olarak kullanılıyor. Diyor ki; “Belediyelerden ve ilgili kurumlardan almışım, apartmanı daha sonra yapmışım.” Bu beyan doğrudur yanlıştır, mahkeme bakacak; lakin oturma müsaadeleri verenlerin de dikkatli biçimde takip edilmesi gerekmektedir. DSİ’nin yaptığı ikazlara karşın, o konutların oraya yapılmasına kim müsaade etti, bu bahse dikkat çekmek gerekiyor. Bir de aklımızla alay etmek için atanmışlar var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, insan aklıyla dalga geçti. “Dere yataklarına mesken yapmaktan vazgeçmemiz gerekiyor” dedi. Vatandaş da buna “pes” diyor, “yuh” diyor. Vatandaşın aklıyla alay eden, inanılmaz bir yaklaşım.
ORTADAKİ FARKI TAKİP EDECEĞİZ: Afetin olduğu günlerde IBAN atanlar var. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki ‘afetten etkilenen üç ile 73 milyon TL fiyatında ödenek.’ Süleyman Soylu’nun açıklamasından anlıyoruz ki AFAD kampanyasında toplanan para 260 milyon. Bu ortadaki farkı takip edeceğiz. 15 Temmuz için para toplandı, ailelere para dağıtılmadı. Bu parayı yollayan, o çaresiz insanlara katkı için yolluyor. Sen 260’ı topla 73’ü yolla olmaz. Bilsinler ki bir şey yapamasınlar. Bilsinler ki CHP’nin takibindedir.
HER ENKAZDAN ERDOĞAN VE HÜKÜMETİ SORUMLU: Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve AKP idaresi artık afetleri önleyebilen bir durum değil, enkaz kaldıranlarla övünen durumdadır. Fuat Oktay, hafta sonu dolaştı. Her cümlesinde, enkazın ne kadar süratli kaldırıldığından bahsediyor. Her enkazdan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin sorumlu olduğunun altını çizeyim. Yeni enkazların olmamasından övünmeleri gerekiyor. Çoktan tedbir almaları gerekiyor. O denli kötücül akıl hâkim ki lisanlarına, ‘ev yapacağız merak etmeyin’, şu kadar parayı vatandaştan alacak.
BİZİ YİNE TANSİYONLAR BEKLİYOR: Melih Bulu, ocak ayında atandı, altı ay daha sonra bakılırsavden alındı. O sırada akademisyen, öğrenci ve mezunlardan reaksiyon yükseldi. Bir umut olarak değerlendirenler oldu. İkazlarımızı yaptık ancak optimist olmadığımızı söylemiş olduk. Melih Bulu nazaranvden alındıktan daha sonra öğrenciler, ‘biz akademisyen ve öğrenciler yeni rektör seçiminde etken olmak istiyoruz’ dedi, saray rejimi eliyle itti. Olağanda Cem Say hocanın yapmış olduğu açıklamadan da okuyoruz; Cem Say mülakata çağrılmamıştır. Akademisyen ve öğrencilerin hiç bir itirazı dikkate almayan, akademiyle kontratların yenilemeyerek uzaklaştıran, yüzlerce öğrenciye soruşturma açan, okulu polise açan, akademisyenler üzerinden baskı kurmaya çalışan Mehmet Naci İnci atandı. Bizi bir daha tansiyonlar bekliyor. Bunun tek sorumlusu, ders almayan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİNE MÜDAHALE ETMEYİN: Üniversite ne kadar özerk ise muvaffakiyet sıralaması da o kadar özerktir. Sayın Yekta Saraç, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Geçtiğimiz hafta övünerek, bir bahse dikkat çekti. Diyor ki ‘dünya üniversiteleri akademik sıralamasında birinci bin üniversitede 8 üniversite var, gurur duyuyoruz’ diyor. Binde 8. bundan evvelki sene kaçtı hocam? Binde 11. Bu şu biçimde okunur. ‘Ne yapıyorsak yanlış yapıyoruz, birinci binde yer alan üç üniversitemiz kategori dışına çıktı’ derler. Artık üniversite özerkliğine müdahale etmeyin. Recep Tayyip Erdoğan üniversitelerden elini çek. Sen yandaşlaşmaya çalıştıkça, üniversitelerin başarısı düşüyor.
BİZ BİNLERCE GÖÇMEN KAMPIYIZ: Sayın Çelik, şu tabirleri kullandı, ‘Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak kapasitesi yoktur. Türkiye bir göçmen kampı değildir.’ ‘Uyan da balığa gidelim’ derler. Keşke bu kelamları, Türkiye’ye 5 milyon sistemsiz göçmen gelmedilk evvel bu kararlılıkta olaydınız. Bir gerçek var; Ömer Çelik, günde iki değil lakin ayda bir sefer hakikat söylüyor. Resmi sayılara bakılırsa 5 milyon sistemsiz göçmen, süreksiz sığınmacı. Hesabı şayet 500’lük göçmen kamplarından yaparsanız, Türkiye bir göçmen kampı değildir, Türkiye yüz, bin göçmen kampı da değildir, Türkiye on bin göçmen kampıdır. Vatandaş farkında da Ömer Çelik farkında değil. Biz bir göçmen kampı değil, binlerce göçmen kampıyız sayenizde. Biz göçmenlere karşı değiliz. Göçmen yaratan siyasetlere karşıyız. Sen Suriye’deki Esad’la, toprak bütünlüğüne müdahale ederek, onun ortasındaki devlet dışı ögeleri güçlendirip, getirip eğitip donatıp savaşı yollayarak bu göçmen akımını başlatan sen değil misin? Güle oynaya Taliban’a yol açanlar, Afgan meselesine yol açanlardır.
BİZ NE OKUDUĞUMUZU BİLİYORUZ: Dün Ömer Çelik günündeydi. ‘itiraf.com.’ Yeterli ki Ömer Çelik var. ‘Türkiye’ye sormadan yapılan açıklamaların bizim gözümüzde yok kararındadır.’ Yani Ömer Çelik’in ‘bize sormadan nasıl açıklama yaparsın dediği kişi, İngiliz Savunma Bakanı.’ Bilmeyen var mı? Artık, Fahrettin Altun ve AKP medyası, bir suçüstü durumdan daha sonra kendileri palavra atıp, diğerlerini suçladılar. Şayet İngiliz Savunma Bakanı’nın açıklaması yoksa, Ömer Çelik niçin bunu söylüyor? İngiltere Savunma Bakanı, İngiltere’deki saygın bir gazeteye, Mail On Sunday’a yazdığı makalede, ‘bu ülkeye getirmek zorunda olduğumuz Afgan’lar için bölgede, Afganistan için bir dizi merkez kuracağız’, Mail On Sunday gazetesinde, birebir gün yayınlanan tahlil haberde İngiltere Savunma Bakanı, Pakistan ve Türkiye üzere ülkelerde merkez kurma hazırlığı yapıldığını bildiriyor. Elimizi vicdanımıza koyalım. Türkiye’ye uyarlayalım. Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir mülakat veriyor ve yayınlandığı gün, o gazetenin iki muharriri yazıyor ve bakan da sesini çıkarmıyor. Tıpkı gün tahlil haberde ‘bu ülkeler bu’ diyor ve bakan hala yalanlamıyorsa, gün üzere ortada değil mi? Savunma Bakanlığı, The Guardian da birebir haberi veriyorlar, bunu da yalanlamıyor. Bu haberlerden Dışişleri Bakanı’nın da söylemiş olduği, Fahrettin Altun’un palavraya boğmaya çalıştığı bahis: BBC bir haber yapmış. ‘Savunma Bakanı, Türkiye ve Pakistan’a ofisler kurulacağını söylemiş oldu.’ Çavuşoğlu ‘BBC özür diledi’ diyor. BBC direkt söylemiş olduği haberini geri çekti ancak bakanın mülakatı ancak Mail On Sunday’deki haber duruyor, BBC tırnak içini düzeltti. Kimse yalanlamıyor. Allah için Çavuşoğlu. Biz ne okuduğumuzu görüyoruz.
ERDOĞAN’IN TEKE TEK TOPLANTILAR NE ÖDÜNLER VERDİĞİNİ BİLMİYORUZ: Türkiye’ye 300 bin Afgan geldi mi? Cumhurbaşkanlığı’na göre 300 bin, kimi kaynaklara göre 1 milyona yakın. Geldi mi? Bu Afgan’lar niçin geldi? Eğri oturup yanlışsız konuşalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden görüşmesinden daha sonra, Amerikalılar Afganlılara 39 bin kişi ve ailesi için ‘Türkiye’den müracaat yapın, sizi alacağız’ dedikleri için bu kadar Afgan hamle ediyorlar. Umut kapısı Türkiye. İngiltere Savunma Bakanı’nın bu söylemiş olduği, Ömer Çelik’in itiraz ettiği iş, geleceğe dair değil, bugünkü fiiliyatı anlatan bir iş. Anlatabiliyor muyuz? Bunlar ‘Türkiye’ye gidin oradan başvurun’ dediler diye, Afgan’lar Türkiye’ye gelmeye çalışıyor. Siz İran sonunu vaktiyle kapamadınız diye; Türkiye, Amerika vizesi için umut kapısı diye. bu biçimde ümit için buraya mı gelir? Uçağın lastiğine tutunmuş adam, Türkiye’ye mi gelmeyecek. İşte geldiler. Buradaki sorun, bırak Çavuşoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ‘özür dilesin’ demiş ya… Türkiye, bu işten bu haliyle kurtulursa Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu’na ağız dolusu teşekkür etsin. hiç biriniz o tek adamın, teke tek yaptığı, ‘monşerleri istemem’ deyip, Dışişleri’nden vazifelileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyorsunuz. hiç birimiz bilmiyoruz. Biden’a, İngiltere’ye ne ödünler veriyor hiç birimiz bilmiyoruz. Kükreyen Çavuşoğlu, muhatabına değil; Kılıçdaroğlu’na kükrüyor. İngiltere’de geri çekilen haber. BBC’nin ikincil elden yaptığı haberdir. Bakanın mülakatı, yazdığı yazı ve bunun hakkındaki tahlil haber ve bunun yalanlanmamış olması hala ortada durmaktadır.
ÖMER ÇELİK’E ŞİLT VERECEĞİZ: Ömer Çelik CHP’ye laf edecek. Tarihe bakıyor. 1946’ya bakıyor Boraltan Köprüsü’nden öteki bir şey yok. Ne pak tarihimiz var. Ruhsar Pekcan’ımız yok, epey şükür. Süleyman Soylu’muz yok, Allah’a şükür. ‘Yolsuzlukla uğraş için kanun çıkaracağım’ deyince, kapı önüne koyulan başbakanımız yok. Partimizin bütün kurucuları, rüşvetten şikayet edip, diğer partiye geçmiş eleştiriyor değil. Ne kadar pak bir partiymişiz ki, Ömer Çelik bula bula Boraltan Köprüsü’nü bulmuş. Saray rejimi bir bitsin, Ömer Çelik’e katkısı için şilt vermek isterim. Çağırınca da gelir bunlar. Vereceğiz o şilti Ömer Çelik, Allah senden razı olsun. (ANKA)