kunteper
Member
Türkiye ve Suriye içinde bir daha diplomatik temas kurma sürecini Sputnik’e yorumlayan AKP MKYK üyesi Metin Külünk ‘Batı’nın amacının küçültülmüş paramparça olmuş bir coğrafya kurmak’ olduğunu belirtti. Metin Külünk şunları söylemiş oldu:
“11 yıldan bu yana Esad’ın basiretsiz siyasetlerinin kararında, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve güvenliğine yönelik tehdit olan bir fotoğrafı oraya çıkıyor. Bu fotoğraftan Suriye’nin toprak bütünlüğüne dem vuran Şam da rahatsız. Lakin bundan Batı dünyası memnun. Bütün yükü Türkiye çekiyor, Suriye kendi ortasında harikulade bir acıya teslim oldu, 10 milyona yakın vatandaşı yeryüzüne dağıldı, yıkılmış harabe olmuş bir ülke ortaya çıktı. Hududumuz PKK’nın, DEAŞ’in tehditleriyle baş başa kaldı. Artık bunun bu türlü devam etmesi mümkün değil. Türkiye doğal olarak memleketler arası hukuktan doğan haklarını kullandı. Terör tehdidini başladığı yerden bitirmek üzere hudut ötesi operasyonlarla toprak bütünlüğümüze yönelik atakları engelledi. Lakin bir nokta var ki terör örgütleri orada hala duruyor. Bundan Rusya da rahatsız. Soçi doruğunda de ortaya çıktı ki Batı hegemonyasının Suriye üzerinden Rusya’ya kadar uzanan bu tehdidinin sonsuza kadar burada yaşaması mümkün değil. Bunun çıkış yolu olarak Sayın Bahçeli ve Sayın Yazıcı’nın dayanak verdiği üzere bir diplomatik yerin oluşmuş olması epey kıymetli.”
“BU BÜYÜK BİR ADIM”
AKP MKYK üyesi Külünk, “Süreç epeyce süratli gelişmeye başladı” diye devam ederek şunları ekledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımız vakti güzel okuyan bir başkandır. aslına bakarsanız Soçi doruğu bu noktadaki bütün ipuçlarını verdi ve süreç epey süratli işlemeye başladı. Burada dikkatli olunması gereken nokta şu; Suriye’nin ortasında de bu denklemi bozmak isteyen sızıntı ögelerin olduğunu olacağını birlikteinde Atlantik ötesine müzahir terör örgütlerinin bu süreci sabote etmek için önemli provokatif aksiyonların ortasında olacaklarını görmeliyiz. Gelişmeleri şu soru üzerinden yorumlamalıyız; bu hareketin sonuçları bu coğrafyaya fayda mı yaramaz mı? Zira bu bir büyük adım. Türkiye ve Suriye bağlantıları temenni ederiz ki 2011 Haziran’ından öncesine dönsün. Bu mümkün mü? Şu anda fazlaca imkan dahilinde görünmüyor. Lakin imkansız mı, değil.”
NE OLMUŞTU?
2011 yılında başlayan iç savaş daha sonrası, alakaların büsbütün kesildiği Suriye konusunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13. Büyükelçiler Konferansı’nın son gününde yaptığı basın toplantısında, “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir biçimde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz, bunu daima söylüyoruz” diye konuştu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli ise “Dışişleri Bakanımızın Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi içinde barışın tesis edilmesi konusundaki yapan ve gerçekçi kelamları kalıcı tahlil arayışlarına kuvvetli bir nefestir” açıklamasıyla Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamasına dayanak verdi.
AKP Genel Lider Yardımcısı Hayati Yazıcı da Suriye ile olan ikili alakaların direkt hale gelebileceğini ve münasebet düzeyinin yükselebileceğini söylemiş oldu.
“11 yıldan bu yana Esad’ın basiretsiz siyasetlerinin kararında, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve güvenliğine yönelik tehdit olan bir fotoğrafı oraya çıkıyor. Bu fotoğraftan Suriye’nin toprak bütünlüğüne dem vuran Şam da rahatsız. Lakin bundan Batı dünyası memnun. Bütün yükü Türkiye çekiyor, Suriye kendi ortasında harikulade bir acıya teslim oldu, 10 milyona yakın vatandaşı yeryüzüne dağıldı, yıkılmış harabe olmuş bir ülke ortaya çıktı. Hududumuz PKK’nın, DEAŞ’in tehditleriyle baş başa kaldı. Artık bunun bu türlü devam etmesi mümkün değil. Türkiye doğal olarak memleketler arası hukuktan doğan haklarını kullandı. Terör tehdidini başladığı yerden bitirmek üzere hudut ötesi operasyonlarla toprak bütünlüğümüze yönelik atakları engelledi. Lakin bir nokta var ki terör örgütleri orada hala duruyor. Bundan Rusya da rahatsız. Soçi doruğunda de ortaya çıktı ki Batı hegemonyasının Suriye üzerinden Rusya’ya kadar uzanan bu tehdidinin sonsuza kadar burada yaşaması mümkün değil. Bunun çıkış yolu olarak Sayın Bahçeli ve Sayın Yazıcı’nın dayanak verdiği üzere bir diplomatik yerin oluşmuş olması epey kıymetli.”
“BU BÜYÜK BİR ADIM”
AKP MKYK üyesi Külünk, “Süreç epeyce süratli gelişmeye başladı” diye devam ederek şunları ekledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımız vakti güzel okuyan bir başkandır. aslına bakarsanız Soçi doruğu bu noktadaki bütün ipuçlarını verdi ve süreç epey süratli işlemeye başladı. Burada dikkatli olunması gereken nokta şu; Suriye’nin ortasında de bu denklemi bozmak isteyen sızıntı ögelerin olduğunu olacağını birlikteinde Atlantik ötesine müzahir terör örgütlerinin bu süreci sabote etmek için önemli provokatif aksiyonların ortasında olacaklarını görmeliyiz. Gelişmeleri şu soru üzerinden yorumlamalıyız; bu hareketin sonuçları bu coğrafyaya fayda mı yaramaz mı? Zira bu bir büyük adım. Türkiye ve Suriye bağlantıları temenni ederiz ki 2011 Haziran’ından öncesine dönsün. Bu mümkün mü? Şu anda fazlaca imkan dahilinde görünmüyor. Lakin imkansız mı, değil.”
NE OLMUŞTU?
2011 yılında başlayan iç savaş daha sonrası, alakaların büsbütün kesildiği Suriye konusunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13. Büyükelçiler Konferansı’nın son gününde yaptığı basın toplantısında, “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir biçimde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz, bunu daima söylüyoruz” diye konuştu.
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli ise “Dışişleri Bakanımızın Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi içinde barışın tesis edilmesi konusundaki yapan ve gerçekçi kelamları kalıcı tahlil arayışlarına kuvvetli bir nefestir” açıklamasıyla Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamasına dayanak verdi.
AKP Genel Lider Yardımcısı Hayati Yazıcı da Suriye ile olan ikili alakaların direkt hale gelebileceğini ve münasebet düzeyinin yükselebileceğini söylemiş oldu.