kunteper
Member
Kobanê’ye yönelik hücumlara karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen hareketler sebebi öne sürülerek Halkların Demokratik Partili siyasetçilere açılan davanın üçüncü duruşmasının üçüncü oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye başlandı.
Duruşmanın başladığı sırada, bir küme ellerinde bayraklarla duruşma salonlarının bulunduğu koridorda HDP aleyhine sloganlar atarak yürüdü. Polis kümeye müdahale etmezken, sloganlar duruşmanın görüldüğü salondan da duyuldu. Yaşananlara reaksiyon gösteren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Burada bir güvenlik yok, mahkeme koridorlarında milletvekillerine saldırılıyor. bu biçimde mi yargılama yapacaksınız? Biz bir açıklama dahi yapamıyoruz” dedi.
YORULMAZ: GERÇEĞİ ANLATMAM LAZIM
HDP eski Eş Genel Liderleri Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Lideri Gültan Kışanak, HDP eski Merkez Yürütme Heyeti (MYK) üyesi Meryem Adıbelli, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Lideri Emine Ayna ve HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım mazeret bildirerek, duruşmaya katılmadı.
Tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Başkan, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Dünkü duruşmada tahliye edilenlerden HDP eski MYK üyeleri Berfin Mahsus Köse, Cihan Erdal ve Can Memiş, duruşmaya İstanbul’dan SEGBİS ile katılırken, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eş Lideri Ayhan Bilgen de duruşmada hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada savunmaya yapan HDP eski Merkez Yürütme Konseyi (MYK) üyesi Bircan Yorulmaz, 20 Mayıs tarihinde tahliye talebinde dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktardığını kaydetti. Dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktaran Yorulmaz, eklerin gönderilmesini istedi. Yorulmaz, “Avukatlarımla savunmama ait yaptığım konuşmada, savunma konuşmalarında farklı nasıl anlatabileceğimi kaygı içerisinde sorduğumda yenidendan kaçınılmaz olduğunu anlattılar. Sonuçta toplu dava ve arkadaşlarımla tıpkı şeyi anlatacaktır. Çünkü tek bir gerçek var, bu gerçeği anlatmam lazım. 20 Mayıs’taki konuşmalarımı anlatacağım” dedi.
‘HAKİKATİ ANLATMAK ‘
Kobanê olaylarından 6 yıl 3 ay daha sonra kabul edilen iddianameyle binlerce yıl mahpus ve müebbet mahpus cezasıyla yargılandığını lisana getiren Yorulmaz, “Savunma durumu olarak, hakikati anlatmanın savunmamı kuvvetli kılacağına inanıyorum. Sanık sıfatıyla birinci kere bir davada bulunuyorum. 25 yıldır siyasetle ilgileniyorum. Memleketler arası siyaseti takip ederek, birtakım devirlerde siyasette yer aldım. Üniversal unsurlar çerçevesinde barış, çoğulculuğu benimseyen, insan hakları aktivisti olarak yer aldım ve siyasete bu çerçeve de dahil oldum” diye konuştu.
‘İDDİANAME İLE İLGİLİ HDP YARGILANIYOR’
Savcılığın suçlamalarda kendisini konumlandırdığı yerin kimliğiyle örtüşmediğini kaydeden Yorulmaz, “İddianame ile ilgili HDP yargılanıyor. Tweetler yargılanıyorsa, AİHM buna ait karar verdi. AİHM sonucu daha sonrası kelamı geçen tweetlerin iddianameden çıkması gerekiyor. Lakin HDP’yi yargılıyoruz. Savcılık nasıl göstermek isterse istesin, kimi gerçekler değişmez. HDP’nin seçim barajını aşan, 6 milyon oy alan ve Meclis’in üçüncü partisi olduğu gerçeğini değiştiremez. Ne kadar illegalize edilmek için cürümler icat edilmeye çalışılsa da HDP hiç bir vakit şiddet daveti yapmamıştır” tabirlerinde bulundu.
‘DAVUTOĞLU İLE HDP ORTASINDA GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLİYORDU’
Dünya’da ve Avrupa’da IŞİD’in yaptığı ataklara değinen Yorulmaz, IŞİD’in Kobanê’ye saldırdığı periyotlarda Türkiye’de yaşanan siyasi atmosferi anlattı. Kobanê aksiyonları başlamadan evvel Türkiye’de tahlil süreci için görüşmelerin yapıldığını anımsatan Yorulmaz, “Binlerce katliam yapan ve atak düzenlenen bu örgüt niye iddianamede yok? Yüzbinlerce insan IŞİD’in vahşetine dur demek için sokak hareketleri gerçekleştirdi. Avrupa Birliği (AB) Kobanê’de direnenlere hassaslık davetinde bulundu. Türkiye’nin IŞİD’e karşı adım atmaması ve Türkiye’nin IŞİD’e takviye verdiği algısını kırmak için devrin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve HDP içinde daima görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Periyodun Başbakanı Ahmet Davutoğlu, HDP ile yaptığı toplantıda, Türkiye’nin IŞİD’e takviye olduğu algısını kırılması gerektiğini belirtti” diye belirtti.
‘AÇIK KAYNAKLAR CÜRÜM SAYILDI’
Yorulmaz, savunmasına şu biçimde devam etti:
BAĞLANTI PROBLEMLERİNİ BEN TAKİP EDİYORDUM: Yalnızca Suriye’de bir insanlık dramı yaşanmamış, bayanlara toplu tecavüz edilmiyormuş üzere, orada bir şey yokmuş da HDP’nin daveti ile beşerler sokağa çıkmış algısı yarattılar. Bunlardan evvel beşerler IŞİD’e karşı yürüyüşler ve açıklamalar yapıyordu. HDP’nin daveti ile değil, Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ kelamlarından daha sonra şiddet olayları başladı. Bilhassa iddianamede temel teşkil eden HDP tarafınca atılan tweet. Ben o devir MYK üyesi değildim ve kelamı geçen toplantıya da katılmadım. Suçlamalar 6 Ekim’de atılan MYK toplantıları üzerine kurulduğundan, bunu tabir etmek istedim. HDP’nin kuruluş periyodunda bilhassa bağlantı faaliyetlerinde ben bulunuyordum. Bağlantı problemlerini ben takip ediyordum. Dün Can Memiş’e soruyordunuz lakin bendim o. çabucak sonrasında bunu profesyonel arkadaşlara devredinceye kadar sürdürdüm nazaranvimi. Partiden iş niçiniyle istifa ettiğim periyotta de adminliğini yaptığım sayfalar oldu.
KONUŞMA TBMM ÇATISI ALTINDA YAPILDI: İddianamelerde kabahat kanıtı olarak sunulan ve benim mailime gelen Figen Yüksekdağ’ın kamuoyuna açık konuşmasının linki. Bu konuşma TBMM çatısı altında yapıldı. Öbür bir link ise bir daha açık kaynaklarda yayınlanan sonuç bildirgesini basın mensuplarıyla paylaşmak da cürüm ögesi sayılmış. Diğer bir mail ise iddianamenin temelini oluşturmuş. Bu mailin PYD’den geldiği belirtiliyor. Adıma konulan tüm kanıtlar iç yazışmalar, haber linkleri… Lakin 6 Ekim 2014’te Nazmi Gür’e, daha sonra da Nazmi Gür tarafınca MYK üyelerine gönderilmiş. Mailde şunlar yazıyor: Acil davet Kobanê’ de binlerce sivil tehdit altında. Kürt savunma güçleri YPG güçleri IŞİD’in saldırısına karşı halkı savunuyor. Kobanê’de binlerce sivil halkın bir katliam tehdidi altında. Binlerce insan gözlerimizin önünde katlediliyor.
KABAHAT ÖGESİ NEREDE?: Mail PYD’den geliyor ve ben gelen mailden sorumlu tutuluyorum, bu hukuken olabilecek bir şey değil. Mail kutularına her gün yağan kumarhane oyun maillerini ne yapacağız. Bilgilendirme hedefli olarak birfazlaca yere gönderilen içerik olan mailden kelam ediyoruz. Yalnızca HDP’ye değil, genel her yere gelen bir mail. Kobanê’de binlerce sivile katliam tehdidi olduğu ve bu biçimde giderse Türkiye sonuna ulaştığı bildirildi. Buradaki hata ögesi nedir? Türkiye IŞİD’in eline geçmesini mi istiyor? Bir bültenle ilgili içeriğinden şahsa özel olmamasında, benden gitmemiş toplu gidilmiş bir mail beni örgüt yönetici yapar. Savcılık makamı bu biçimde bir maili suçlama konusu yapmış, heyetiniz de iddianameyi kabul ederek, bizi hatalı ilan etti. PYD Eş Lideri Salih Müslim Türkiye’ye geldi ve hükümetle görüştü. O periyoda ilişkin her kaynaktan görülebilecek, Türkiye hükümeti ile Salih Müslim içinde görüşmeler gerçekleştirmiştir. (Kaynak: MA)
Duruşmanın başladığı sırada, bir küme ellerinde bayraklarla duruşma salonlarının bulunduğu koridorda HDP aleyhine sloganlar atarak yürüdü. Polis kümeye müdahale etmezken, sloganlar duruşmanın görüldüğü salondan da duyuldu. Yaşananlara reaksiyon gösteren HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, “Burada bir güvenlik yok, mahkeme koridorlarında milletvekillerine saldırılıyor. bu biçimde mi yargılama yapacaksınız? Biz bir açıklama dahi yapamıyoruz” dedi.
YORULMAZ: GERÇEĞİ ANLATMAM LAZIM
HDP eski Eş Genel Liderleri Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Lideri Gültan Kışanak, HDP eski Merkez Yürütme Heyeti (MYK) üyesi Meryem Adıbelli, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuklu yargılanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Lideri Emine Ayna ve HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım mazeret bildirerek, duruşmaya katılmadı.
Tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Başkan, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Dünkü duruşmada tahliye edilenlerden HDP eski MYK üyeleri Berfin Mahsus Köse, Cihan Erdal ve Can Memiş, duruşmaya İstanbul’dan SEGBİS ile katılırken, yerine kayyım atanan Kars Belediye Eş Lideri Ayhan Bilgen de duruşmada hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada savunmaya yapan HDP eski Merkez Yürütme Konseyi (MYK) üyesi Bircan Yorulmaz, 20 Mayıs tarihinde tahliye talebinde dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktardığını kaydetti. Dava eklerinin kendine ulaşmadığını aktaran Yorulmaz, eklerin gönderilmesini istedi. Yorulmaz, “Avukatlarımla savunmama ait yaptığım konuşmada, savunma konuşmalarında farklı nasıl anlatabileceğimi kaygı içerisinde sorduğumda yenidendan kaçınılmaz olduğunu anlattılar. Sonuçta toplu dava ve arkadaşlarımla tıpkı şeyi anlatacaktır. Çünkü tek bir gerçek var, bu gerçeği anlatmam lazım. 20 Mayıs’taki konuşmalarımı anlatacağım” dedi.
‘HAKİKATİ ANLATMAK ‘
Kobanê olaylarından 6 yıl 3 ay daha sonra kabul edilen iddianameyle binlerce yıl mahpus ve müebbet mahpus cezasıyla yargılandığını lisana getiren Yorulmaz, “Savunma durumu olarak, hakikati anlatmanın savunmamı kuvvetli kılacağına inanıyorum. Sanık sıfatıyla birinci kere bir davada bulunuyorum. 25 yıldır siyasetle ilgileniyorum. Memleketler arası siyaseti takip ederek, birtakım devirlerde siyasette yer aldım. Üniversal unsurlar çerçevesinde barış, çoğulculuğu benimseyen, insan hakları aktivisti olarak yer aldım ve siyasete bu çerçeve de dahil oldum” diye konuştu.
‘İDDİANAME İLE İLGİLİ HDP YARGILANIYOR’
Savcılığın suçlamalarda kendisini konumlandırdığı yerin kimliğiyle örtüşmediğini kaydeden Yorulmaz, “İddianame ile ilgili HDP yargılanıyor. Tweetler yargılanıyorsa, AİHM buna ait karar verdi. AİHM sonucu daha sonrası kelamı geçen tweetlerin iddianameden çıkması gerekiyor. Lakin HDP’yi yargılıyoruz. Savcılık nasıl göstermek isterse istesin, kimi gerçekler değişmez. HDP’nin seçim barajını aşan, 6 milyon oy alan ve Meclis’in üçüncü partisi olduğu gerçeğini değiştiremez. Ne kadar illegalize edilmek için cürümler icat edilmeye çalışılsa da HDP hiç bir vakit şiddet daveti yapmamıştır” tabirlerinde bulundu.
‘DAVUTOĞLU İLE HDP ORTASINDA GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRİLİYORDU’
Dünya’da ve Avrupa’da IŞİD’in yaptığı ataklara değinen Yorulmaz, IŞİD’in Kobanê’ye saldırdığı periyotlarda Türkiye’de yaşanan siyasi atmosferi anlattı. Kobanê aksiyonları başlamadan evvel Türkiye’de tahlil süreci için görüşmelerin yapıldığını anımsatan Yorulmaz, “Binlerce katliam yapan ve atak düzenlenen bu örgüt niye iddianamede yok? Yüzbinlerce insan IŞİD’in vahşetine dur demek için sokak hareketleri gerçekleştirdi. Avrupa Birliği (AB) Kobanê’de direnenlere hassaslık davetinde bulundu. Türkiye’nin IŞİD’e karşı adım atmaması ve Türkiye’nin IŞİD’e takviye verdiği algısını kırmak için devrin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve HDP içinde daima görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Periyodun Başbakanı Ahmet Davutoğlu, HDP ile yaptığı toplantıda, Türkiye’nin IŞİD’e takviye olduğu algısını kırılması gerektiğini belirtti” diye belirtti.
‘AÇIK KAYNAKLAR CÜRÜM SAYILDI’
Yorulmaz, savunmasına şu biçimde devam etti:
BAĞLANTI PROBLEMLERİNİ BEN TAKİP EDİYORDUM: Yalnızca Suriye’de bir insanlık dramı yaşanmamış, bayanlara toplu tecavüz edilmiyormuş üzere, orada bir şey yokmuş da HDP’nin daveti ile beşerler sokağa çıkmış algısı yarattılar. Bunlardan evvel beşerler IŞİD’e karşı yürüyüşler ve açıklamalar yapıyordu. HDP’nin daveti ile değil, Erdoğan’ın ‘Kobanê düştü düşecek’ kelamlarından daha sonra şiddet olayları başladı. Bilhassa iddianamede temel teşkil eden HDP tarafınca atılan tweet. Ben o devir MYK üyesi değildim ve kelamı geçen toplantıya da katılmadım. Suçlamalar 6 Ekim’de atılan MYK toplantıları üzerine kurulduğundan, bunu tabir etmek istedim. HDP’nin kuruluş periyodunda bilhassa bağlantı faaliyetlerinde ben bulunuyordum. Bağlantı problemlerini ben takip ediyordum. Dün Can Memiş’e soruyordunuz lakin bendim o. çabucak sonrasında bunu profesyonel arkadaşlara devredinceye kadar sürdürdüm nazaranvimi. Partiden iş niçiniyle istifa ettiğim periyotta de adminliğini yaptığım sayfalar oldu.
KONUŞMA TBMM ÇATISI ALTINDA YAPILDI: İddianamelerde kabahat kanıtı olarak sunulan ve benim mailime gelen Figen Yüksekdağ’ın kamuoyuna açık konuşmasının linki. Bu konuşma TBMM çatısı altında yapıldı. Öbür bir link ise bir daha açık kaynaklarda yayınlanan sonuç bildirgesini basın mensuplarıyla paylaşmak da cürüm ögesi sayılmış. Diğer bir mail ise iddianamenin temelini oluşturmuş. Bu mailin PYD’den geldiği belirtiliyor. Adıma konulan tüm kanıtlar iç yazışmalar, haber linkleri… Lakin 6 Ekim 2014’te Nazmi Gür’e, daha sonra da Nazmi Gür tarafınca MYK üyelerine gönderilmiş. Mailde şunlar yazıyor: Acil davet Kobanê’ de binlerce sivil tehdit altında. Kürt savunma güçleri YPG güçleri IŞİD’in saldırısına karşı halkı savunuyor. Kobanê’de binlerce sivil halkın bir katliam tehdidi altında. Binlerce insan gözlerimizin önünde katlediliyor.
KABAHAT ÖGESİ NEREDE?: Mail PYD’den geliyor ve ben gelen mailden sorumlu tutuluyorum, bu hukuken olabilecek bir şey değil. Mail kutularına her gün yağan kumarhane oyun maillerini ne yapacağız. Bilgilendirme hedefli olarak birfazlaca yere gönderilen içerik olan mailden kelam ediyoruz. Yalnızca HDP’ye değil, genel her yere gelen bir mail. Kobanê’de binlerce sivile katliam tehdidi olduğu ve bu biçimde giderse Türkiye sonuna ulaştığı bildirildi. Buradaki hata ögesi nedir? Türkiye IŞİD’in eline geçmesini mi istiyor? Bir bültenle ilgili içeriğinden şahsa özel olmamasında, benden gitmemiş toplu gidilmiş bir mail beni örgüt yönetici yapar. Savcılık makamı bu biçimde bir maili suçlama konusu yapmış, heyetiniz de iddianameyi kabul ederek, bizi hatalı ilan etti. PYD Eş Lideri Salih Müslim Türkiye’ye geldi ve hükümetle görüştü. O periyoda ilişkin her kaynaktan görülebilecek, Türkiye hükümeti ile Salih Müslim içinde görüşmeler gerçekleştirmiştir. (Kaynak: MA)