kunteper
Member
Çeşitli programlara katılmak üzere Nevşehir’e giden CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, muhtar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat liderleriyle bir ortaya geldi. Öncelikle çiftçinin ve esnafın meselelerine değinen Kılıçdaroğlu, iktidarı eleştirdi.
Adalet için gayret edeceğini tabir eden Kılıçdaroğlu, “Bütün peygamberler de adalet için geldiler, hoş ahlak için geldiler. bu biçimde sonucumızı vereceğiz. bir arada sonucumızı vereceğiz. Daima birlikte sonucumızı vereceğiz. Adalet mi evet. Adaleti kim savunuyorsa, evet, dayanak vermemiz lazım. Adaletin yanında durmamız lazım” tabirlerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN NERESİNE GİDERSEK GİDELİM EMSAL BİR KEDER VAR’
birinci vakit içinderda Derinkuyu ilçesi Yazıhüyük beldesinde temaslarda bulunan Kılıçdaroğlu, burada elektrik faturasını ödeyemediğini söyleyen çiftçiler ile bir ortaya geldi. Çiftçinin meşakkatlerini lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Az evvel ziraat odası liderimizin bulunduğu bir ortamda gübre ve ilaç meblağlarına gelen artırımları gördük. Üretilen mamüllerin çiftçinin dilek ettiği fiyattan alıcı bulamadığını, ötürüsıyla çiftçilerin büyük ziyanları olduğunu ve elektrik borçlarının bulunduğunu tabir ettiler. Aslında bu yalnızca size has bir olay değil; Türkiye’nin neresine gidersek gidelim emsal bir keder var. Vatandaşımız huzursuz, daima birlikte bir şey bekliyoruz, bu memlekette huzur olsun istiyoruz. birlikte yaşayalım, birlikte yaşayalım. Fazla kamplaşma oldu, fazla bölündü, toplum ayrıştı. Toplumu ayrıştırmamak lazım, bölmemek lazım, hepimiz tıpkı kahvede oturuyoruz; çay içebiliyoruz, sohbet edebiliyoruz, mescide gidebiliyoruz, ibadetimizi yapabiliyoruz. Ayrımcılık olmaz, bu memleketteki her insanın karnının doyması lazım. Çiftçinin kazanması lazım, esnafın kazanması lazım, manavın, bakkalın, kahvecinin kazanması lazım. Bunlar olabilirse memlekette huzur olabilir. ‘Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar’ demiş cetlerimiz. Birisi karnını doyurup hükümdarlar üzere yaşarken, öbür tarafta çocuk yatağa aç giriyorsa bir meselemiz var demektir” diye konuştu.
‘SİYASETE GİREN ADAM ZENGİNLEŞİYORSA BİLİN Kİ, MALI GÖTÜRÜYORDUR’
Kılıçdaroğlu “19 yıldır ülkeyi yönetiyorlar; en sonda geldiğimiz noktada ülkede huzur kalmadı, rahmet kalmadı. Konutlarda huzur kalmadı, çocuklarımız işsiz. Çiftçi, vatandaş herkes ‘ne olacak bu memleketin hali?’ diye düşünüyor. Sizden tek isteğim var; ümitsizliğe kapılmayın. Bu memleket büyük bir memlekettir, hoş bir memlekettir. Bu memleketin çözülmeyecek hiç bir sorunu yoktur. Bütün meseleleri çözebiliriz kâfi ki yeterli niyetle, güzellikle hareket edin. Kâfi ki kendi cebinizi değil, vatandaşın cebini düşünün. Siyaset; zenginleşme aracı değildir. Siyasete giren kişi zenginleşmez. bu biçimde bir kuralı da yoktur. Siyasete giren adam zenginleşiyorsa bilin ki, malı gdolayıyordur. Buna müsaade vermemek lazım” tabirlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu biçimde:
ÜMİTSİZLİĞE KAPILMA HAKKIMIZ YOK: bir epey sorun lisana geliyor. Hepsinin farkındayız. Lakin kanaat başkanları olarak bu ülkenin, Nevşehir’in saygıdeğer muhtarları olarak, sakın ola ki ümitsizliğe kapılmayacağız. bu biçimde bir hakkımız da yoktur, yetkimiz de yoktur. Şayet biz az evvel şehitlerimiz gazilerimiz için hürmet duruşunda bulunduysak, ve daima birlikte İstiklal Marşı’nı okuduysak, bizim ümitsizliğe kapılma hakkımız yoktur.
SİYASİ PARTİ BAŞKA, DEVLET BAŞKADIR: Bir parti ne vakit ki ‘ben devletim’ demeye başlarsa orada tehlike var demektir. hiç bir parti ‘ben devletim’ diyemez. Zira partilerin nazaranv müddeti başka, devlet başkadır.
ADALETİ SAĞLAYACAĞIM: Hakim, karar verirken kanuna nazaran karar vermez. Anayasa’da da o denli yazmaz aslına bakarsan. Hakim, hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine nazaran karar verir. Anayasa’da o denli diyor. Bilim insanları derler ki, vicdan Allah’ın kalbimizdeki sesidir, derler. Adalet istiyorsanız yetkilendireceksiniz. Adaleti sağlayacağım. Rüşvet alanın burnundan getirmezsem siyaseti bırakacağım.
MÜLTECİ ALMAYA DEVAM EDECEKMİŞ. KİMDEN MÜSAADE ALDIN?: Suriyelileri konutlarına davulla, zurna ile göndereceğiz. Oraya giden Suriyeli kardeşlerimizin de güvenliğini sağlamalıyız. Afganistan’dan gelenler var tam bir felaket. Hepsi genç, eline silah versen hepsi cepheye gidecek. 2 bin 900 kilometre yolu elini kolunu sallaya sallaya geliyor. Nereden geldi bu adamlar, kim getirdi bu adamları. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamadan öğreniyoruz. Efendim, finansman işini halledersek mülteci almaya devam edecekmiş. Kimden müsaade aldın? Vatandaştan mı müsaade aldın?
YALNIZCA AYRIŞTIRIYORLAR: Bir devlette çürüme olursa o yayılır ve tüm kurumlara sirayet eder. Diyorlar ya, organ yetmezliği. hiç bir hâkim gücün Kuvayi Milliyeciler olarak üzerimizde olmasını istemeyiz. Oturacağız, çalışacağız, gayret edeceğiz. Cumhuriyeti kuranlar 1921 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temellerini attılar. 8 yıl daha sonra o uçak Ankara’ya indi. Her birimizin, yakın tarihimizi ve geleceğimizi bilmemiz lazım. Uşak Şeker Fabrikası’nı bu devlet yumurta satarak kurdu biliyor musunuz? Yalnızca ayrıştırıyorlar, yalnızca bölüyorlar. Günümüzde devletler ikiye ayrılır. Otoriter devletler ve demokrasisi gelişmiş ülkeler. Ulusal gelirimiz bir orta 12 bin dolardı; artık 8 bin dolara düştü.
Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bir tartışma çıktığında, uzlaşma sağlanmazsa Cumhurbaşkanı tahlil masası oluşturur. Tarafları çağırır ve uzlaştırır. O yüzden Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Cumhurbaşkanı olacak kişi her gün konuşmaz değerli günde konuşur ve millet ne diyor diye bakar, dinler. Cumhurbaşkanının kibirli olmaması, alçakgönüllü olması gerekir.
Gün sağcı, solcu olma günü değildir. Gün arbede günü de değildir. Gün, elden kayan bir memleketi yine raylarına oturtma günüdür. (HABER MERKEZİ)
Adalet için gayret edeceğini tabir eden Kılıçdaroğlu, “Bütün peygamberler de adalet için geldiler, hoş ahlak için geldiler. bu biçimde sonucumızı vereceğiz. bir arada sonucumızı vereceğiz. Daima birlikte sonucumızı vereceğiz. Adalet mi evet. Adaleti kim savunuyorsa, evet, dayanak vermemiz lazım. Adaletin yanında durmamız lazım” tabirlerini kullandı.
‘TÜRKİYE’NİN NERESİNE GİDERSEK GİDELİM EMSAL BİR KEDER VAR’
birinci vakit içinderda Derinkuyu ilçesi Yazıhüyük beldesinde temaslarda bulunan Kılıçdaroğlu, burada elektrik faturasını ödeyemediğini söyleyen çiftçiler ile bir ortaya geldi. Çiftçinin meşakkatlerini lisana getiren Kılıçdaroğlu, “Az evvel ziraat odası liderimizin bulunduğu bir ortamda gübre ve ilaç meblağlarına gelen artırımları gördük. Üretilen mamüllerin çiftçinin dilek ettiği fiyattan alıcı bulamadığını, ötürüsıyla çiftçilerin büyük ziyanları olduğunu ve elektrik borçlarının bulunduğunu tabir ettiler. Aslında bu yalnızca size has bir olay değil; Türkiye’nin neresine gidersek gidelim emsal bir keder var. Vatandaşımız huzursuz, daima birlikte bir şey bekliyoruz, bu memlekette huzur olsun istiyoruz. birlikte yaşayalım, birlikte yaşayalım. Fazla kamplaşma oldu, fazla bölündü, toplum ayrıştı. Toplumu ayrıştırmamak lazım, bölmemek lazım, hepimiz tıpkı kahvede oturuyoruz; çay içebiliyoruz, sohbet edebiliyoruz, mescide gidebiliyoruz, ibadetimizi yapabiliyoruz. Ayrımcılık olmaz, bu memleketteki her insanın karnının doyması lazım. Çiftçinin kazanması lazım, esnafın kazanması lazım, manavın, bakkalın, kahvecinin kazanması lazım. Bunlar olabilirse memlekette huzur olabilir. ‘Biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar’ demiş cetlerimiz. Birisi karnını doyurup hükümdarlar üzere yaşarken, öbür tarafta çocuk yatağa aç giriyorsa bir meselemiz var demektir” diye konuştu.
‘SİYASETE GİREN ADAM ZENGİNLEŞİYORSA BİLİN Kİ, MALI GÖTÜRÜYORDUR’
Kılıçdaroğlu “19 yıldır ülkeyi yönetiyorlar; en sonda geldiğimiz noktada ülkede huzur kalmadı, rahmet kalmadı. Konutlarda huzur kalmadı, çocuklarımız işsiz. Çiftçi, vatandaş herkes ‘ne olacak bu memleketin hali?’ diye düşünüyor. Sizden tek isteğim var; ümitsizliğe kapılmayın. Bu memleket büyük bir memlekettir, hoş bir memlekettir. Bu memleketin çözülmeyecek hiç bir sorunu yoktur. Bütün meseleleri çözebiliriz kâfi ki yeterli niyetle, güzellikle hareket edin. Kâfi ki kendi cebinizi değil, vatandaşın cebini düşünün. Siyaset; zenginleşme aracı değildir. Siyasete giren kişi zenginleşmez. bu biçimde bir kuralı da yoktur. Siyasete giren adam zenginleşiyorsa bilin ki, malı gdolayıyordur. Buna müsaade vermemek lazım” tabirlerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu biçimde:
ÜMİTSİZLİĞE KAPILMA HAKKIMIZ YOK: bir epey sorun lisana geliyor. Hepsinin farkındayız. Lakin kanaat başkanları olarak bu ülkenin, Nevşehir’in saygıdeğer muhtarları olarak, sakın ola ki ümitsizliğe kapılmayacağız. bu biçimde bir hakkımız da yoktur, yetkimiz de yoktur. Şayet biz az evvel şehitlerimiz gazilerimiz için hürmet duruşunda bulunduysak, ve daima birlikte İstiklal Marşı’nı okuduysak, bizim ümitsizliğe kapılma hakkımız yoktur.
SİYASİ PARTİ BAŞKA, DEVLET BAŞKADIR: Bir parti ne vakit ki ‘ben devletim’ demeye başlarsa orada tehlike var demektir. hiç bir parti ‘ben devletim’ diyemez. Zira partilerin nazaranv müddeti başka, devlet başkadır.
ADALETİ SAĞLAYACAĞIM: Hakim, karar verirken kanuna nazaran karar vermez. Anayasa’da da o denli yazmaz aslına bakarsan. Hakim, hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine nazaran karar verir. Anayasa’da o denli diyor. Bilim insanları derler ki, vicdan Allah’ın kalbimizdeki sesidir, derler. Adalet istiyorsanız yetkilendireceksiniz. Adaleti sağlayacağım. Rüşvet alanın burnundan getirmezsem siyaseti bırakacağım.
MÜLTECİ ALMAYA DEVAM EDECEKMİŞ. KİMDEN MÜSAADE ALDIN?: Suriyelileri konutlarına davulla, zurna ile göndereceğiz. Oraya giden Suriyeli kardeşlerimizin de güvenliğini sağlamalıyız. Afganistan’dan gelenler var tam bir felaket. Hepsi genç, eline silah versen hepsi cepheye gidecek. 2 bin 900 kilometre yolu elini kolunu sallaya sallaya geliyor. Nereden geldi bu adamlar, kim getirdi bu adamları. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamadan öğreniyoruz. Efendim, finansman işini halledersek mülteci almaya devam edecekmiş. Kimden müsaade aldın? Vatandaştan mı müsaade aldın?
YALNIZCA AYRIŞTIRIYORLAR: Bir devlette çürüme olursa o yayılır ve tüm kurumlara sirayet eder. Diyorlar ya, organ yetmezliği. hiç bir hâkim gücün Kuvayi Milliyeciler olarak üzerimizde olmasını istemeyiz. Oturacağız, çalışacağız, gayret edeceğiz. Cumhuriyeti kuranlar 1921 yılında Kayseri’de uçak fabrikasının temellerini attılar. 8 yıl daha sonra o uçak Ankara’ya indi. Her birimizin, yakın tarihimizi ve geleceğimizi bilmemiz lazım. Uşak Şeker Fabrikası’nı bu devlet yumurta satarak kurdu biliyor musunuz? Yalnızca ayrıştırıyorlar, yalnızca bölüyorlar. Günümüzde devletler ikiye ayrılır. Otoriter devletler ve demokrasisi gelişmiş ülkeler. Ulusal gelirimiz bir orta 12 bin dolardı; artık 8 bin dolara düştü.
Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır. Bir tartışma çıktığında, uzlaşma sağlanmazsa Cumhurbaşkanı tahlil masası oluşturur. Tarafları çağırır ve uzlaştırır. O yüzden Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Cumhurbaşkanı olacak kişi her gün konuşmaz değerli günde konuşur ve millet ne diyor diye bakar, dinler. Cumhurbaşkanının kibirli olmaması, alçakgönüllü olması gerekir.
Gün sağcı, solcu olma günü değildir. Gün arbede günü de değildir. Gün, elden kayan bir memleketi yine raylarına oturtma günüdür. (HABER MERKEZİ)