kunteper
Member
2019 yılında Cumhurbaşkanlığı sonucuyla özel etraf müdafaa bölgesi (ÖÇKB) ilan edilen İzmir’in Karaburun ilçesinin yüzde 89’u güç şirketlerine tahsis edildi. Bölge halkı ise bu gelişmeler konusunda yansılarını gösteriyor. İzmir Karaburun ilçesinde yapılmak istenen GES projesine reaksiyon gösteren mahalle sakinleri, ÇED halkı bilgilendirme toplantısına katılmayarak, bölgelerinde GES istemediklerini söylemiş oldu. Dün Parlak Mahallesi’nde, Öres Elektrik Üretim AŞ. tarafınca 30 hektarlık merayı ve bitki örtüsünü yok edecek GES için yurttaşların reaksiyon gösterdiği ÇED halkın iştiraki toplantısı, yapılamadı. Etraf ve Şehircilik İklim Değişikliği İzmir Vilayet Müdürlüğü yetkilileri tarafınca tutulan tutanakta; “Bölgede ağır RES projelerinin olduğu GES projeleri ile kalan mera alanlarının da yok olacağı, faaliyetin istenmediği protestolarla ağır bir biçimde lisana getirilerek, halk bilgilenmek istemediği için toplantı alanında düzenlenen tutanakla alandan ayrılındı” tabirleri yer aldı
YENİLEBİLİR GÜCE KARŞI ÇIKMAK AKIL DIŞIDIR
Karaburun Yarımadası sakinleri, Karaburun Belediye Lideri İlkay Girgin Erdoğan, ADD, muhtarlar, Karaburun Kent Kurulu, EGEÇEP, siyasi parti temsilcileri ve STK’ler Öres Elektrik AŞ’nin GES projesine “hayır” diye karşı çıktı. Belediye Lideri Erdoğan, pak güce karşı olmadıklarını fakat bu derece büyük bir yoğunluğu Karaburun’un kaldıramayacağını belirtti. Erdoğan kelamlarına şu tabirleri de ekledi:
“Karaburun Yarımadası’nda, dar bir bölgeye bu kadar fazla santral yapılmamalı. Ülkemizin çabucak her vilayetinde ve her bölgesinde, yerleşim ünitelerine uzak alanlarda, Hazine yerlerine bu santraller kurulabilir. RES’ler köylerimize, yerleşim yerlerimize epey yakın yerlerde inşa ediliyor. Bunun sebebi, yüksek rakımlı ve engebeli yerlere santral kurmanın fazlaca daha fazla maliyetli olması. Ayrıyeten kanatları taşıyan dev TIR’ların geçişlerini mümkün kılacak yol çalışmaları yüzünden tabiatta geri dönülmez tahribatlar yapılıyor. Köylülerimizden bu istikamette ağır şikâyet alıyoruz Lakin pes etmeyeceğiz.
Türkiye’nin yanılgılı siyasetler yüzünden güçte ithal kaynak bataklığına batmış bir ülke olduğunu ve yenilebilir güce karşı çıkmanın akış dışılık olduğunu tez eden Erdoğan “Doğamızı, ormanlarımızı, denizimizi, canlı hayatını muhafazaya kararlıyız. RES’ler, GES’ler, Biyokütle santralleri, hatta etrafa ziyan vermediği takdirde JES’ler de kurulabilir. Lakin tabiat olağanüstüsü ilçemizin RES ve GES istilasına uğramasına, adeta santraller içinde boğulmasına da dur diyeceğiz” diye konuştu.
KARABURUNDAN ÖBÜR BİR YER YOK MU?
Belediye lideri çabucak sonrasında kelamlarını şu tabirlerle sonlandırdı:
“Sık çam ağaçlarının olduğu ormana güneş santrali kurulduğu dünyanın neresinde görülmüş? Lakin şu soruyu sormak hakkımız olsa gerek: niye tüm yatırımcılar Karaburun’a doluşuyor? Öbür yerlerde rüzgâr esmiyor mu, diğer yerlerde güneş açmıyor mu?”
Kent Kurulu Lideri Mustafa Özer ise hususla alakalı “ Halka karşın yapamayacaksınız. Karaburun kendini koruyacak, uğraşımız sürecek” dedi.
Karaburun’un ÖÇKB ilan edilmesine karşın bölgenin yüzde 89’unun güç firmalarına verilmesine lokal halk “ Maden sermayeye peşkeş çekecektiniz bu biçimde niye özel etraf muhafaza bölgesi ilan ettiniz. ÖÇKB ilan ederken emel korumak mıydı, yok etmek mi? ” diyerek yansısını gösteriyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı ise biroldukça yatırım için yalnızca “ÇED gerekli değildir” açıklamasında bulunuyor.
Çalık Güç şirketi tarafınca Sarpıncık Köyü’nde kurulacak olan Rüzgar Gücü Santrali (RES) projesine karşı olarak geçen yıl Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada Güç şirketi haksız bulundu. Lakin bakanlık karara uymamaya devam ediyor. Danıştay’da kazanılan davalar için birebir tutumunu sürdürüyor.
ENERJİ ŞİRKETLERİ YÜZDE 82 ORANA SAHİP
Karaburun, balık çiftlikleri ve taş ocaklarının yanı sıra İstanbul ve Ankara üzere büyük kentlerden ağır talep niçiniyle çarpık kentleşme ve konut meblağlarının artmasına niye olmuştu. İlçe, bu vakitte ÖCKB ilan edilmişti. birebir vakitte Türkiye’deki 17 ÖÇKB bölgesinin en büyüğü olan Karaburun yarımadasında rüzgar güç santralleri ve güneş güç santralleri tüm ilçeyi ele geçirmiş durumda. Güç şirketlerine tahsis edilen alanların toplam yüz ölçüm oranı neredeyse yarımadanın yüzde 82’sine dayandı.
Bu ortada yeni çıkarılan “Birleşik Yenilenebilir Elektrik Üretim Tesis Alanı “ ismiyle RES’lerin altına planlanan GES yatırımları da benzeri olumsuz sonuçlara yol açıyor. Ormanlık alanda ağaçlar katlediliyor. Kararnamelerle sağlanan acil kamulaştırma kararları niçiniyle bir hayli yurttaş mağdur ediliyor. Yerlerini mecburî olarak ve pahasının altında satmak zorunda kalıyor.
Serdar Kızık
YENİLEBİLİR GÜCE KARŞI ÇIKMAK AKIL DIŞIDIR
Karaburun Yarımadası sakinleri, Karaburun Belediye Lideri İlkay Girgin Erdoğan, ADD, muhtarlar, Karaburun Kent Kurulu, EGEÇEP, siyasi parti temsilcileri ve STK’ler Öres Elektrik AŞ’nin GES projesine “hayır” diye karşı çıktı. Belediye Lideri Erdoğan, pak güce karşı olmadıklarını fakat bu derece büyük bir yoğunluğu Karaburun’un kaldıramayacağını belirtti. Erdoğan kelamlarına şu tabirleri de ekledi:
“Karaburun Yarımadası’nda, dar bir bölgeye bu kadar fazla santral yapılmamalı. Ülkemizin çabucak her vilayetinde ve her bölgesinde, yerleşim ünitelerine uzak alanlarda, Hazine yerlerine bu santraller kurulabilir. RES’ler köylerimize, yerleşim yerlerimize epey yakın yerlerde inşa ediliyor. Bunun sebebi, yüksek rakımlı ve engebeli yerlere santral kurmanın fazlaca daha fazla maliyetli olması. Ayrıyeten kanatları taşıyan dev TIR’ların geçişlerini mümkün kılacak yol çalışmaları yüzünden tabiatta geri dönülmez tahribatlar yapılıyor. Köylülerimizden bu istikamette ağır şikâyet alıyoruz Lakin pes etmeyeceğiz.
Türkiye’nin yanılgılı siyasetler yüzünden güçte ithal kaynak bataklığına batmış bir ülke olduğunu ve yenilebilir güce karşı çıkmanın akış dışılık olduğunu tez eden Erdoğan “Doğamızı, ormanlarımızı, denizimizi, canlı hayatını muhafazaya kararlıyız. RES’ler, GES’ler, Biyokütle santralleri, hatta etrafa ziyan vermediği takdirde JES’ler de kurulabilir. Lakin tabiat olağanüstüsü ilçemizin RES ve GES istilasına uğramasına, adeta santraller içinde boğulmasına da dur diyeceğiz” diye konuştu.
KARABURUNDAN ÖBÜR BİR YER YOK MU?
Belediye lideri çabucak sonrasında kelamlarını şu tabirlerle sonlandırdı:
“Sık çam ağaçlarının olduğu ormana güneş santrali kurulduğu dünyanın neresinde görülmüş? Lakin şu soruyu sormak hakkımız olsa gerek: niye tüm yatırımcılar Karaburun’a doluşuyor? Öbür yerlerde rüzgâr esmiyor mu, diğer yerlerde güneş açmıyor mu?”
Kent Kurulu Lideri Mustafa Özer ise hususla alakalı “ Halka karşın yapamayacaksınız. Karaburun kendini koruyacak, uğraşımız sürecek” dedi.
Karaburun’un ÖÇKB ilan edilmesine karşın bölgenin yüzde 89’unun güç firmalarına verilmesine lokal halk “ Maden sermayeye peşkeş çekecektiniz bu biçimde niye özel etraf muhafaza bölgesi ilan ettiniz. ÖÇKB ilan ederken emel korumak mıydı, yok etmek mi? ” diyerek yansısını gösteriyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı ise biroldukça yatırım için yalnızca “ÇED gerekli değildir” açıklamasında bulunuyor.
Çalık Güç şirketi tarafınca Sarpıncık Köyü’nde kurulacak olan Rüzgar Gücü Santrali (RES) projesine karşı olarak geçen yıl Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada Güç şirketi haksız bulundu. Lakin bakanlık karara uymamaya devam ediyor. Danıştay’da kazanılan davalar için birebir tutumunu sürdürüyor.
ENERJİ ŞİRKETLERİ YÜZDE 82 ORANA SAHİP
Karaburun, balık çiftlikleri ve taş ocaklarının yanı sıra İstanbul ve Ankara üzere büyük kentlerden ağır talep niçiniyle çarpık kentleşme ve konut meblağlarının artmasına niye olmuştu. İlçe, bu vakitte ÖCKB ilan edilmişti. birebir vakitte Türkiye’deki 17 ÖÇKB bölgesinin en büyüğü olan Karaburun yarımadasında rüzgar güç santralleri ve güneş güç santralleri tüm ilçeyi ele geçirmiş durumda. Güç şirketlerine tahsis edilen alanların toplam yüz ölçüm oranı neredeyse yarımadanın yüzde 82’sine dayandı.
Bu ortada yeni çıkarılan “Birleşik Yenilenebilir Elektrik Üretim Tesis Alanı “ ismiyle RES’lerin altına planlanan GES yatırımları da benzeri olumsuz sonuçlara yol açıyor. Ormanlık alanda ağaçlar katlediliyor. Kararnamelerle sağlanan acil kamulaştırma kararları niçiniyle bir hayli yurttaş mağdur ediliyor. Yerlerini mecburî olarak ve pahasının altında satmak zorunda kalıyor.
Serdar Kızık