kunteper
Member
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 950’inci yıl dönümü ötürüsıyla düzenlenen Malazgirt Fetih Programı’nda konuştu.
“Bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, müsamahaya, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih fetih ettiğimiz bütün beldelerde müsamahayı ve refahı hâkim kılmak için verdiğimiz büyük çabaların şahididir” diyen Erdoğan şöyleki devam etti:
‘BUGÜNLERİMİZ DE KOLAY GEÇMİYOR’
Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla, kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri iyilik yurdu haline getirmenin çabasını veriyoruz. Bizim için Malazgirt tarihin tozlu raflarındaki bayağı bir zafer değildir. Malazgirt maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en kıymetli taşıyıcı sütundur. Tarihin gösterdiği istikamette yürümeye devam edeceğiz. Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın her periyodu üzere bugünlerimiz de kolay geçmiyor. Bir yandan bölgemizdeki terör ve istikrarsızlık sıkıntılarının, öbür yandan doğal felaketlerin bir yandan global çalkantıların tesirleriyle yüzleşiyoruz. Bunun yanında önümüzde bir fazlaca fırsatın olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı bile ‘Korkma’ diye başlayan bir millete yeis yakışmaz. Durmak, duraksamak, geri dönmek yakışmaz. ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel üzereyim bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.’ Bu kükremiş sel üzere millete zincir vuracak gafiller gerektiğinde dağları yırtacak azme ve kararlılığa sahip olduğumuzu unutmasınlar.
‘BİZ MAĞDURLARIN UMUT KAPISIYIZ’
Buradan bir defa daha yinelamak istiyorum; Cumhuriyetimizin 100. yılı da bizimdir Malazgirt Zaferi’nin 1000. yılı da bizimdir. Hicret’in 1500. yılı da bizimdir. Nasıl fetihlerimizle ilim ve gönül insanlarımızla sahip çıktığımız, inşa ettiğimiz eserlerimizle geçmiş bizimse yenilikçiliğiyle yapay zekâsıyla hiç unutmayın gelecek de bizimdir. Zira biz tarihin bize yüklediği hiç bir sorumluluktan kaçmamış, hiç bir uğraştan geri durmamış, hiç bir fedakârlıktan kaçınmamış, gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz. Biz dünyanın en kadim topraklarına sahip çıkan Türk milletiyiz. Biz mağdurların umut kapısıyız. Ne vakit ki bu vasıflarımızı kaybedersek işte bu biçimde ahirimizi tehlikeye atmış oluruz. Büyük ve kuvvetli Türkiye yolunun kesilmesine istek göstermeyeceğiz.
‘ZİRVEYE ÇIKMIŞ OLACAĞIZ’
Türkiye, doğuya ve batıya ilişkin ne var ise hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış ortasındadır. İlhamını ulu geçmişimizden alan, gözünü yarım asır, bir asır daha sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle bir arada zafere ulaştırmakta kararlıyız. Dünyanın global, siyasi, ekonomik tertibinin bir daha biçimlendiği şu periyodu istikrar ve inanç iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde tepeye çıkmış olacağız. (HABER MERKEZİ)
“Bizim medeniyetimiz kökü sevgiye, müsamahaya, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir. Tarih fetih ettiğimiz bütün beldelerde müsamahayı ve refahı hâkim kılmak için verdiğimiz büyük çabaların şahididir” diyen Erdoğan şöyleki devam etti:
‘BUGÜNLERİMİZ DE KOLAY GEÇMİYOR’
Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla, kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri iyilik yurdu haline getirmenin çabasını veriyoruz. Bizim için Malazgirt tarihin tozlu raflarındaki bayağı bir zafer değildir. Malazgirt maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en kıymetli taşıyıcı sütundur. Tarihin gösterdiği istikamette yürümeye devam edeceğiz. Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın her periyodu üzere bugünlerimiz de kolay geçmiyor. Bir yandan bölgemizdeki terör ve istikrarsızlık sıkıntılarının, öbür yandan doğal felaketlerin bir yandan global çalkantıların tesirleriyle yüzleşiyoruz. Bunun yanında önümüzde bir fazlaca fırsatın olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı bile ‘Korkma’ diye başlayan bir millete yeis yakışmaz. Durmak, duraksamak, geri dönmek yakışmaz. ‘Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel üzereyim bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.’ Bu kükremiş sel üzere millete zincir vuracak gafiller gerektiğinde dağları yırtacak azme ve kararlılığa sahip olduğumuzu unutmasınlar.
‘BİZ MAĞDURLARIN UMUT KAPISIYIZ’
Buradan bir defa daha yinelamak istiyorum; Cumhuriyetimizin 100. yılı da bizimdir Malazgirt Zaferi’nin 1000. yılı da bizimdir. Hicret’in 1500. yılı da bizimdir. Nasıl fetihlerimizle ilim ve gönül insanlarımızla sahip çıktığımız, inşa ettiğimiz eserlerimizle geçmiş bizimse yenilikçiliğiyle yapay zekâsıyla hiç unutmayın gelecek de bizimdir. Zira biz tarihin bize yüklediği hiç bir sorumluluktan kaçmamış, hiç bir uğraştan geri durmamış, hiç bir fedakârlıktan kaçınmamış, gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz. Biz dünyanın en kadim topraklarına sahip çıkan Türk milletiyiz. Biz mağdurların umut kapısıyız. Ne vakit ki bu vasıflarımızı kaybedersek işte bu biçimde ahirimizi tehlikeye atmış oluruz. Büyük ve kuvvetli Türkiye yolunun kesilmesine istek göstermeyeceğiz.
‘ZİRVEYE ÇIKMIŞ OLACAĞIZ’
Türkiye, doğuya ve batıya ilişkin ne var ise hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış ortasındadır. İlhamını ulu geçmişimizden alan, gözünü yarım asır, bir asır daha sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle bir arada zafere ulaştırmakta kararlıyız. Dünyanın global, siyasi, ekonomik tertibinin bir daha biçimlendiği şu periyodu istikrar ve inanç iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde tepeye çıkmış olacağız. (HABER MERKEZİ)