kunteper
Member
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, Halk TV’de “Yeni Bir Sabah” programına konuk oldu.
İmamoğlu, “Bütün CHP’lilerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur” sözlerini kullanarak devamında “Ama günün sonunda sonucu verecek olan Altılı Masa’dır” diye konuştu.
Hiranur Vakfı’nda ortaya çıkan çocuğa cinsel istismar skandalıyla ilgili de açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “İlk dini eğitimimi Kuran kursunda aldım. Trabzon’da. Yeterli bir eğitim aldım mesela. Merhum dedem de düzgün eğitim verdiği için besinine, şusuna busuna takviye olurdu. 5-6 yaşında başladık gitmeye. Bu işin kuralları var. Dini eğitim veren kurumların olması kadar doğal bir şey olamaz. Yasak diye bir şey olamaz. Bunun kuralları, düsturları, alanları ve burada öbür bir şey, yapılanma… Devlet ortasında yapılanmanın FETÖ’yü doğurduğunu bilmiyor muyuz” dedi.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki oldu:
MÜFREDATLARI NE?: Kimi binaları ellerinden aldık. Bakanlığın el koyduğu belgeler içinde bu çeşit kuruluşlar da var. Geçenlerde altı binayla ilgili, KİPTAŞ periyodunda, soruşturmasını başlatmış olduğumız, tespitlerimiz oldu. Kolay değil. KİPTAŞ bir bina yapıyor. Size tahsis ediyor. X tarikat, Y vakıf. İsim isim sıralamayayım. Bu vakıflara ne için veriyorsun 49 yıllığına. Sorgusuz sualsiz. Rapora giren sayısı söyleyeyim. 2 milyon lira. Kira alınması gereken yapılardan alınan kira 100 bin civarında. Sanki buna namzet diğer kurumlar var mı? Oraya hali vakti yerinde hiç bir aile çocuğunu yollamaz. Oraya ne yazık ki aşikâr imkanlar sunamadığımız çocuklarımız gidiyor. Buraların denetlenmesi ve buralarda yapılan eğitimlerle ilgili, müfredatları ne? Bunlar denetlenmeli
SOYLU’NUN ‘TERÖRİST’ ARGÜMANINA REAKSİYON: Bir belediyenin işi midir terörle iltisaklı biri… Teröristi bulmak, yargılamak belediyenin bakılırsavlerinin ortasında midir? İçişleri Bakanı’nın ortaya koyduğu o lisan aslında bizim 1000 yıla yakın devlet geleneğimizi ne yazık ki eziyor. Diyor ki Emniyet sen işini yapmıyorsun. MİT sen de işini yapmıyorsun. Bir açıklama yapıyorsunuz ayakkabı numarasına kadar biliyorsunuz diyorsunuz tıpkı hafta sayı veriyorsunuz. Ortadan bir iki hafta geçiyor Meclis’in kürsüsünde yere ura vura 557 terörist var İBBd’e diyorsunuz. iBB’de 88 bin civarında kişi çalışıyor. 88 bin insanı zan altında bırakıyorsunuz. İBB’de çalışan nedir Ekrem İmamoğlu’nu lekelemek. Bu bakan TC tarihinin yüz karası bir sureci yürütüyor.
“AHMAK” DAVASI: Sakince anlatmak istiyorum. Hangi savlar olursa olsun hangi duyumlar gelirse gelsin ben bu mahkemenin yargıcına Türk yargısının yargıçlarına savcılarına güvenmek istiyorum. Adalet hava ve su üzeredir bugün yaşıyorsak bizi ayakta tutan şey adalettir. bundan evvelki hakimin yaşadıklarını konuşarak başlamamız lazım. Bu mahkemede bu davaya bakmak üzere nazaranvlendiriliyor. Bu kişi ile ilgili bizim aldığımız bilgiler tezlere baktığınızda, ortasında her şey var kumpas var tehdit var, tüm bu şaibeli sürecini aydınlatmak lazım. 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi atanalı bir yıl olmuşken tahammüllere bakılırsa iki yıl daha burada kalması gerekirken 1 yıl daha kalarak bu bakılırsavinden uzaklaştırıldı? Üstelik eşinin de özel durumu var. Bu atamaya da karşı çıkıyor. İkinci soru; bu mahkemenin olduğu adliyedeki yüksek rütbeli başsavcı misyonunda olan kişi gönderilen hakime ‘iki yıldan fazla ceza ver siyasi yasaklı olsun seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım’ demiş midir, dememiş midir? Bir öteki mahkeme liderinin da sürgününü örnek göstererek hakim tehdit edilmiş midir? Denileni yaparsan ödüllendirileceksin teklifinde bulunmuş mudur? Bu şikâyetler yapıldı, avukatlar başvurdu, HSK tenezzül edip bu yaşananlarla ilgili soruşturma açmadı. Çok enteresan! Artık az evvel size anlattığım sayın bakanın sandık başında 700 terörist var argümanı ile, biliyorsunuz o devir çaldılar diye kampanya yaptılar. Nerede onlar? Mahkeme sonuçlandı sıfır. Kimse yok! Kimseden lafımı esirgemem. Dönüyorum YSK üyelerine o periyotta 6 Mayıs’ta seçimi iptal eden YSK üyelerine diyorum ki ‘hiç mi vicdanınız sızlamıyor?’ Bu milletin parasını çar çur ettiniz. Yalnızca o savlara dönük bir seçimi iptal ederek demokrasimize kapkara bir leke sürdünüz. Bu cümleleri YSK üyelerine söylüyorum. Lafımı esirgiyor muyum? Seçimi haziranda kazandım. Pekala bu ahmak cümlesi ne vakit söylendi ta Kasım 2019’da. 7 ay daha sonra keyfim yerindeyken döneceğim ben YSK üyelerine hakaret edeceğim! Ya arkadaşlar ben ‘lafa bakarım laf mı diye adama bakarım adam mı diye’ diye cümleme başlayıp bana ahmak diyenin hakaretini iade ediyorum. İçişleri Bakanı bana ahmak dedi. Ben de İçişleri Bakanı’na söylemiş oldum. Bunu tekraren lisana getirdim. Ben söz de bunu söylemiş oldum. O devirde savcının tavrını bana avukatım söylüyor ‘Bu işten bir şey çıkmaz’ falan diye. Daha acı bir şey söyleyeceğim; ben 4 Kasım’da bu kelamı bakana iade ediyorum, dava ne vakit açılıyor biliyor musunuz? Tam 20 ay daha sonra! O gün de davayı iptal ettirenlerin kim olduğu belirli. Siyasi irade. O hüngür hüngür ağladım diye anlatan bakan ve onun amiri, siyasi irade, bu davayı açtıran da siyasi irade. (Sizi siyaseten yasaklı hale getirebilirler mi bu dava ile?) esasen kazanacağız ancak milyonlarca fark atarız. Ben sorunu değil. Biz biriz. Millet İttifakı bir. Bugün Ekrem İmamoğlu’na bir ceza verilmesi ile bir diğerine ceza verilmesini bir farkı yok. yargının siyasetin aleti olduğuna inanan halk bunu nazarann halk o denli bir tokat atar ki tekrar yerden kalkamazlar. Birebiri olur misli misli olur. Fakat istemiyorum. O oy oranı vesaire tıpkı 13 bin oyda söylemiş olduğim üzere bu biçimde bir siyasi kazanımı tarafımca zerre istemiyorum.
TAKSİYE MUHTAÇLIK YOK DEMEK OLACAK İŞ DEĞİL: Nitekim kamuoyunun ve sizlerin bize büyük katkısı oluyor. Çünkü bu 1803 minibüsün 320’nin üstündeki dolmuş taksinin taksiye çevrilmesinin tek niçini kamuoyu baskısı. Onun manası ne biliyor musunuz? Katiyetle ölçtürmüşlerdir, oylarına tesiri vardır ondan dolayı buna evet demişlerdir. Baktıkları tek pencere oy problemi ve kamuoyu baskısı. Her şey oy mu? Oy için her yol mübah mı? Bu kentin nüfusuna bakılırsa dünyadaki örneklerine bakılırsa, taksi sayısına baktığınızda 20 yıl evvelki taksi sayısı ile tıpkı ancak o günün nüfusuna bakılırsa iki katına çıkmış bir İstanbul var. Ve diyorsunuz ki taksiye muhtaçlık yok. Olacak iş değil. Yalnızca bu süreci yönetmek için UKOME’nin ayarlarıyla oynadılar. aslına bakarsanız bunu sayın Cumhurbaşkanı da itiraf etti; ‘UKOME’yi uygun ki değiştirdik. Değiştirmeseydik UKOME üzerinden Allah bilir İstanbul’a ne berbatlıklar yapacaklardı.’ Hayır, yapacağımız bütün güzel atakları engellemek için. Pekala kaybeden kim? İstanbul halkı. (İsmail Küçükkaya: Ben eziyet çekiyorum) Cinnet geçiriyor artık beşerler, ben artık dinlemekten yoruldum. Buradaki en makus durum, benim suçsuz taksici esnafımın karalanması. Takside esnaf olmak gururlu bir meslektir. Siz bir süreliğine bir odayı paylaşır üzeresiniz. Orada bütün ahlakıyla sizi bir yerden bir yere götüren esnaftır. İnanın 50 yol deniyoruz. Biz çözdük dedi sayın cumhurbaşkanı. Minibüsçüler de gitti ona çiçek miçek. Bu taksi sorununda bağırıp çağıran karşı çıkan taksiciler odası liderinin cumhurbaşkanının telaffuzundan daha sonra cümlesini duydunuz mu? Cümlesi yok. Niçin biliyor musunuz? Siyasi işbirliği! Taksiciler Odası Lideri, taksici esnafını temsil etmiyor. Bizim taksi sahibi vatandaşlarımızla taksi esnafıyla ne alıp veremediğimiz olabilir!
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARINA CEVAP: Çok farklı bir akıl. Tevazu dediniz ya. Tevazu kişiliği devredeceğim lafını söyler mi? Neyi devrediyorsun? Biz monarşi ile değil cumhuriyetle yönetiliyorum. Devredeceğim kelamı bile o tevazu ile örtüşmeyen bir tanım. Yetkiyi 86 milyon insan verir ve alır. Yoruldu gitmek istediğini söz ediyor. Kadirşinas milletimiz de yollayacak onu. Güle güle haydi git dinlen sen diyecek. Yoruldu. Yorulduğunu fizikî olarak da muhakkak ediyor. Milletimiz onun bu hissini dikkate alacak ve onu 4 yıl daha yormayacak merak etmesin. Allah’ın müsaadesiyle haydi sen dinlen, yoruldun diyecek. Koşacak gücü yüksek bir periyodu, milletine hizmet edilmesi gerekeni yarattıkları açıkları kapatması gereken, bu ülkenin gerçek bahislerine eğilen, 6 yaşındaki çocuklarımızı düşünen, geleceğe gençleri hazırlayan, bu süreyi de yani dünyanın birfazlaca anını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti bu sefer kaybetmesin diye her istikametiyle kabiliyetlerini en üst düzeye taşıyacak sürece hazırlayacak.
ALTILI MASA’DAN ÇIKACAK KARARIN EN ÖNDE KOŞAN EN ÇALIŞKAN NEFERİ BEN OLUYORUM: Meclis’te çıkan her bakan düşman ilan ediyor. Özgür Özel hoş bir şey söylemiş oldu TOGG’la ilgili. ‘Siz TOGG’u bu milletin neredeyse yüzde 60’ını karşına alarak ulusal ve yerli ilan etme gayretini nasıl gösterirsiniz ya. Bir eser hepimizindir yapmayın yanlış yapıyorsunuz’ dedi. O kadar hoş bir tanım yaptı ki. Çıkan her bakan birebir lisanı kullanıyor. Çıkan bakan troll’ün önde gideni güya. Bunlardan kurtulmak için kazanmak zorundayız. Ben diyorum ki Allahıma şükürler olsun sağlıklıyım inançlıyım ve kararlıyım ki bu omuzlar her yükü taşır. Onun için Altılı Masa’dan çıkacak sonucun en önde koşan en çalışkan neferi ben oluyorum. Memleketi ayağa kaldıracak tez bu olmalı. (İsmail Küçükkaya: Bunun konuşulması son derece doğal. Bir yerde iktidar bunu istiyordu. İşte aday kim olsun İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu ortası makûs olsun…) O bireyleri tartıştırmak fazlaca yanlış. O tartıştırmanın bir kesimi olan bizim arkadaşlarımız da epeyce yanlış yolda. var ise ki kimi vakit basında çıkıp konuşturuyorlar konuşuyorlar. (HABER MERKEZİ)
İmamoğlu, “Bütün CHP’lilerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur” sözlerini kullanarak devamında “Ama günün sonunda sonucu verecek olan Altılı Masa’dır” diye konuştu.
Hiranur Vakfı’nda ortaya çıkan çocuğa cinsel istismar skandalıyla ilgili de açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “İlk dini eğitimimi Kuran kursunda aldım. Trabzon’da. Yeterli bir eğitim aldım mesela. Merhum dedem de düzgün eğitim verdiği için besinine, şusuna busuna takviye olurdu. 5-6 yaşında başladık gitmeye. Bu işin kuralları var. Dini eğitim veren kurumların olması kadar doğal bir şey olamaz. Yasak diye bir şey olamaz. Bunun kuralları, düsturları, alanları ve burada öbür bir şey, yapılanma… Devlet ortasında yapılanmanın FETÖ’yü doğurduğunu bilmiyor muyuz” dedi.
İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyleki oldu:
MÜFREDATLARI NE?: Kimi binaları ellerinden aldık. Bakanlığın el koyduğu belgeler içinde bu çeşit kuruluşlar da var. Geçenlerde altı binayla ilgili, KİPTAŞ periyodunda, soruşturmasını başlatmış olduğumız, tespitlerimiz oldu. Kolay değil. KİPTAŞ bir bina yapıyor. Size tahsis ediyor. X tarikat, Y vakıf. İsim isim sıralamayayım. Bu vakıflara ne için veriyorsun 49 yıllığına. Sorgusuz sualsiz. Rapora giren sayısı söyleyeyim. 2 milyon lira. Kira alınması gereken yapılardan alınan kira 100 bin civarında. Sanki buna namzet diğer kurumlar var mı? Oraya hali vakti yerinde hiç bir aile çocuğunu yollamaz. Oraya ne yazık ki aşikâr imkanlar sunamadığımız çocuklarımız gidiyor. Buraların denetlenmesi ve buralarda yapılan eğitimlerle ilgili, müfredatları ne? Bunlar denetlenmeli
SOYLU’NUN ‘TERÖRİST’ ARGÜMANINA REAKSİYON: Bir belediyenin işi midir terörle iltisaklı biri… Teröristi bulmak, yargılamak belediyenin bakılırsavlerinin ortasında midir? İçişleri Bakanı’nın ortaya koyduğu o lisan aslında bizim 1000 yıla yakın devlet geleneğimizi ne yazık ki eziyor. Diyor ki Emniyet sen işini yapmıyorsun. MİT sen de işini yapmıyorsun. Bir açıklama yapıyorsunuz ayakkabı numarasına kadar biliyorsunuz diyorsunuz tıpkı hafta sayı veriyorsunuz. Ortadan bir iki hafta geçiyor Meclis’in kürsüsünde yere ura vura 557 terörist var İBBd’e diyorsunuz. iBB’de 88 bin civarında kişi çalışıyor. 88 bin insanı zan altında bırakıyorsunuz. İBB’de çalışan nedir Ekrem İmamoğlu’nu lekelemek. Bu bakan TC tarihinin yüz karası bir sureci yürütüyor.
“AHMAK” DAVASI: Sakince anlatmak istiyorum. Hangi savlar olursa olsun hangi duyumlar gelirse gelsin ben bu mahkemenin yargıcına Türk yargısının yargıçlarına savcılarına güvenmek istiyorum. Adalet hava ve su üzeredir bugün yaşıyorsak bizi ayakta tutan şey adalettir. bundan evvelki hakimin yaşadıklarını konuşarak başlamamız lazım. Bu mahkemede bu davaya bakmak üzere nazaranvlendiriliyor. Bu kişi ile ilgili bizim aldığımız bilgiler tezlere baktığınızda, ortasında her şey var kumpas var tehdit var, tüm bu şaibeli sürecini aydınlatmak lazım. 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi atanalı bir yıl olmuşken tahammüllere bakılırsa iki yıl daha burada kalması gerekirken 1 yıl daha kalarak bu bakılırsavinden uzaklaştırıldı? Üstelik eşinin de özel durumu var. Bu atamaya da karşı çıkıyor. İkinci soru; bu mahkemenin olduğu adliyedeki yüksek rütbeli başsavcı misyonunda olan kişi gönderilen hakime ‘iki yıldan fazla ceza ver siyasi yasaklı olsun seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım’ demiş midir, dememiş midir? Bir öteki mahkeme liderinin da sürgününü örnek göstererek hakim tehdit edilmiş midir? Denileni yaparsan ödüllendirileceksin teklifinde bulunmuş mudur? Bu şikâyetler yapıldı, avukatlar başvurdu, HSK tenezzül edip bu yaşananlarla ilgili soruşturma açmadı. Çok enteresan! Artık az evvel size anlattığım sayın bakanın sandık başında 700 terörist var argümanı ile, biliyorsunuz o devir çaldılar diye kampanya yaptılar. Nerede onlar? Mahkeme sonuçlandı sıfır. Kimse yok! Kimseden lafımı esirgemem. Dönüyorum YSK üyelerine o periyotta 6 Mayıs’ta seçimi iptal eden YSK üyelerine diyorum ki ‘hiç mi vicdanınız sızlamıyor?’ Bu milletin parasını çar çur ettiniz. Yalnızca o savlara dönük bir seçimi iptal ederek demokrasimize kapkara bir leke sürdünüz. Bu cümleleri YSK üyelerine söylüyorum. Lafımı esirgiyor muyum? Seçimi haziranda kazandım. Pekala bu ahmak cümlesi ne vakit söylendi ta Kasım 2019’da. 7 ay daha sonra keyfim yerindeyken döneceğim ben YSK üyelerine hakaret edeceğim! Ya arkadaşlar ben ‘lafa bakarım laf mı diye adama bakarım adam mı diye’ diye cümleme başlayıp bana ahmak diyenin hakaretini iade ediyorum. İçişleri Bakanı bana ahmak dedi. Ben de İçişleri Bakanı’na söylemiş oldum. Bunu tekraren lisana getirdim. Ben söz de bunu söylemiş oldum. O devirde savcının tavrını bana avukatım söylüyor ‘Bu işten bir şey çıkmaz’ falan diye. Daha acı bir şey söyleyeceğim; ben 4 Kasım’da bu kelamı bakana iade ediyorum, dava ne vakit açılıyor biliyor musunuz? Tam 20 ay daha sonra! O gün de davayı iptal ettirenlerin kim olduğu belirli. Siyasi irade. O hüngür hüngür ağladım diye anlatan bakan ve onun amiri, siyasi irade, bu davayı açtıran da siyasi irade. (Sizi siyaseten yasaklı hale getirebilirler mi bu dava ile?) esasen kazanacağız ancak milyonlarca fark atarız. Ben sorunu değil. Biz biriz. Millet İttifakı bir. Bugün Ekrem İmamoğlu’na bir ceza verilmesi ile bir diğerine ceza verilmesini bir farkı yok. yargının siyasetin aleti olduğuna inanan halk bunu nazarann halk o denli bir tokat atar ki tekrar yerden kalkamazlar. Birebiri olur misli misli olur. Fakat istemiyorum. O oy oranı vesaire tıpkı 13 bin oyda söylemiş olduğim üzere bu biçimde bir siyasi kazanımı tarafımca zerre istemiyorum.
TAKSİYE MUHTAÇLIK YOK DEMEK OLACAK İŞ DEĞİL: Nitekim kamuoyunun ve sizlerin bize büyük katkısı oluyor. Çünkü bu 1803 minibüsün 320’nin üstündeki dolmuş taksinin taksiye çevrilmesinin tek niçini kamuoyu baskısı. Onun manası ne biliyor musunuz? Katiyetle ölçtürmüşlerdir, oylarına tesiri vardır ondan dolayı buna evet demişlerdir. Baktıkları tek pencere oy problemi ve kamuoyu baskısı. Her şey oy mu? Oy için her yol mübah mı? Bu kentin nüfusuna bakılırsa dünyadaki örneklerine bakılırsa, taksi sayısına baktığınızda 20 yıl evvelki taksi sayısı ile tıpkı ancak o günün nüfusuna bakılırsa iki katına çıkmış bir İstanbul var. Ve diyorsunuz ki taksiye muhtaçlık yok. Olacak iş değil. Yalnızca bu süreci yönetmek için UKOME’nin ayarlarıyla oynadılar. aslına bakarsanız bunu sayın Cumhurbaşkanı da itiraf etti; ‘UKOME’yi uygun ki değiştirdik. Değiştirmeseydik UKOME üzerinden Allah bilir İstanbul’a ne berbatlıklar yapacaklardı.’ Hayır, yapacağımız bütün güzel atakları engellemek için. Pekala kaybeden kim? İstanbul halkı. (İsmail Küçükkaya: Ben eziyet çekiyorum) Cinnet geçiriyor artık beşerler, ben artık dinlemekten yoruldum. Buradaki en makus durum, benim suçsuz taksici esnafımın karalanması. Takside esnaf olmak gururlu bir meslektir. Siz bir süreliğine bir odayı paylaşır üzeresiniz. Orada bütün ahlakıyla sizi bir yerden bir yere götüren esnaftır. İnanın 50 yol deniyoruz. Biz çözdük dedi sayın cumhurbaşkanı. Minibüsçüler de gitti ona çiçek miçek. Bu taksi sorununda bağırıp çağıran karşı çıkan taksiciler odası liderinin cumhurbaşkanının telaffuzundan daha sonra cümlesini duydunuz mu? Cümlesi yok. Niçin biliyor musunuz? Siyasi işbirliği! Taksiciler Odası Lideri, taksici esnafını temsil etmiyor. Bizim taksi sahibi vatandaşlarımızla taksi esnafıyla ne alıp veremediğimiz olabilir!
ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARINA CEVAP: Çok farklı bir akıl. Tevazu dediniz ya. Tevazu kişiliği devredeceğim lafını söyler mi? Neyi devrediyorsun? Biz monarşi ile değil cumhuriyetle yönetiliyorum. Devredeceğim kelamı bile o tevazu ile örtüşmeyen bir tanım. Yetkiyi 86 milyon insan verir ve alır. Yoruldu gitmek istediğini söz ediyor. Kadirşinas milletimiz de yollayacak onu. Güle güle haydi git dinlen sen diyecek. Yoruldu. Yorulduğunu fizikî olarak da muhakkak ediyor. Milletimiz onun bu hissini dikkate alacak ve onu 4 yıl daha yormayacak merak etmesin. Allah’ın müsaadesiyle haydi sen dinlen, yoruldun diyecek. Koşacak gücü yüksek bir periyodu, milletine hizmet edilmesi gerekeni yarattıkları açıkları kapatması gereken, bu ülkenin gerçek bahislerine eğilen, 6 yaşındaki çocuklarımızı düşünen, geleceğe gençleri hazırlayan, bu süreyi de yani dünyanın birfazlaca anını kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti bu sefer kaybetmesin diye her istikametiyle kabiliyetlerini en üst düzeye taşıyacak sürece hazırlayacak.
ALTILI MASA’DAN ÇIKACAK KARARIN EN ÖNDE KOŞAN EN ÇALIŞKAN NEFERİ BEN OLUYORUM: Meclis’te çıkan her bakan düşman ilan ediyor. Özgür Özel hoş bir şey söylemiş oldu TOGG’la ilgili. ‘Siz TOGG’u bu milletin neredeyse yüzde 60’ını karşına alarak ulusal ve yerli ilan etme gayretini nasıl gösterirsiniz ya. Bir eser hepimizindir yapmayın yanlış yapıyorsunuz’ dedi. O kadar hoş bir tanım yaptı ki. Çıkan her bakan birebir lisanı kullanıyor. Çıkan bakan troll’ün önde gideni güya. Bunlardan kurtulmak için kazanmak zorundayız. Ben diyorum ki Allahıma şükürler olsun sağlıklıyım inançlıyım ve kararlıyım ki bu omuzlar her yükü taşır. Onun için Altılı Masa’dan çıkacak sonucun en önde koşan en çalışkan neferi ben oluyorum. Memleketi ayağa kaldıracak tez bu olmalı. (İsmail Küçükkaya: Bunun konuşulması son derece doğal. Bir yerde iktidar bunu istiyordu. İşte aday kim olsun İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu ortası makûs olsun…) O bireyleri tartıştırmak fazlaca yanlış. O tartıştırmanın bir kesimi olan bizim arkadaşlarımız da epeyce yanlış yolda. var ise ki kimi vakit basında çıkıp konuşturuyorlar konuşuyorlar. (HABER MERKEZİ)