kunteper
Member
MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Küme Toplantısı’nda konuşuyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) gaye alan Bahçeli “CHP’nin en çok oy aldığı 131 seçim bölgesinde HDP ile ittifakını, terörle çaba karşı gelişini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le bağını koparışını tek tek CHP’ye oy veren ulusal insanlarımızla paylaşacağız” dedi.
Devlet Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şu biçimde:
ARKADAŞLARIMIZI ANADOLU’YA GÖNDERİYORUM: Halkımızla hasret gideriyoruz, onları dinliyoruz, gelecek gayelerimizi paylaşıyoruz, politikalarımızı anlatıyoruz, başlarda biriken soru işaretlerine karşılıklar vermeye çalışıyoruz. Adım adım 2023 vilayet il Anadolu temasıyla her kapıyı çalıp, ayak basmadığımız yer bırakmayacağız. 2023’e kadar hiç durmayacağız. Seçimler konusunda milletimizle dertleşeceğiz. Tarihine sırt çevirmiş, kökünden uzaklaşmış, işgal edilmiş CHP’nin gerçek yüzünü her tabanda her yöremizde anlatacağız. CHP’nin neye dönüştüğünü kimlere hizmet ettiğini, kaynağından nasıl koptuğunu halka hizmet hakka hizmet şiarıyla izah edeceğiz. Bugünden itibaren yeni bakılırsavlendirmeleri yapıyorum CHP’nin saklı gündemini ağır kusurlu siyasetini halkımıza direkt aktarmak ve ifşa etmek hedefiyle arkadaşlarımızı Anadolu’ya gönderiyorum. Kabaran tehlikeleri alttan alamayız, yerimizde sayamayız o niçinle erkenden yol almalıyız.
YENİ BİR MİSYON EDİNDİK: İçinden geçtiğimiz çağda kelam sahibi olmanın yolu kuvvetli bir ulusal kimliğe ve özgüvene sahip olmaktan geçmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşımak, yeni kuşakları Türk-İslam kültürü ile vatan sevgisi ile yetiştirmek milletimizin refah ve memnunluğunu her vakit en üst düzeyde tutmak ihmal edemeyeceğimiz bir gayedir. Parti olarak Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme anlayışını kendimize siyasi misyon olarak belirledik. Bu misyon Türkiye’yi önder ülke mevzumuza taşıyacak. Bunun yaşatmanın yolu Türkiye’nin zilletin dayatmalarından ve kronikleşmiş ayak bağlarından evvela kurtulmasıdır. Milleti ve tarihi kıymetleriyle barışık, sorun çözme kabiliyeti olan faal bir devlet nizamı kurmuş, ülkenin kaynaklarını seferber edecek ulusal bir ekonomik modeli uygulamaya koymuş ve global sistemde saygın pozisyona gelmiş bir kuvvetli Türkiye 21. yüzyılda dünya siyasetinde ve ekonomik hayatında kelam sahibi olacaktır.
ETRAFA HASSASLIK İNİŞ HALİNDE: Yer kürenin en kıymetli sıkıntılarından birisi teknolojik sıçramadaki göz kamaştırıcı ivmenin beraberinde ekolojik gelişmeye yansımamasıdır. Bu sorun beşeriyetin ortak açmazıdır. Uygarlık merdivenlerinden çıkıldıkça tam karşıtı istikamette etrafa hassaslık adalet ve hakkaniyete duyulan hassasiyet maalesef süratle iniş halindedir. Zulüm baskı sömürü tahakküm hegemonya gayretleri beraberinde doğayı da zehirlemiştir. Kelamda gelişmiş ülkelerin doymaz kursakları dinmez hırsları insanlığı uçurumun tabanına kadar savurmuştur. Etraf kirliliğinin tabiat katliamının bir numaralı failleri özgürlük ve insan hakları bahislerinde mangalda kül bırakmayan ülkelerden diğeri değildir. Ekolojik yıkım insanlığı geri dönüşü olmayan bir eşiğe sürüklemektedir.
MİLLİYETÇİLİĞİMİZ ETRAF HASSASLIĞI İLE EŞ MANALI: Bizim milliyetçiliğimiz ekolojik istikrarın sürdürülebilirliğine hürmet gerektirir. Bizim milliyetçiliğimiz etraf hassaslığı ile eş manalıdır. İnsanlık global ısınmanın ağır sorunlarıyla muhataptır. Türkiye’miz bundan bağımsız değildir. Bugünümüzü düşünürken gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak bütün insanlığın ahlaki ve vicdani nazaranvi olmalıdır. Dünyanın sıcaklığı sistematik biçimde artış halindedir. Global ısınma denilen süreç sera gazlarının ağır olarak artması kararında yeryüzünde yakın atmosfer katmanları ile yeryüzü sıcaklığının yükselişidir. Global ısınmadan kaynaklı iklim değişikliği kararında milyarlarca insan sel kasırga kuraklık ve susuzluk. Salgın hastalıklarla karşı karşıyadır. bu biçimde giderse 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağı iddiaya dilmektedir. Kavurucu sıcaklar ve kuraklık ziraî mamüllerin çeşidiyle bir arada ölçüsünün da azalmasına niye olurak global açlık ve yoksulluk sıkıntısını derinleştirecektir.
İNSANLIK FELAKETLERLE YÜZ YÜZE: Önümüzdeki senelerda su kaynakları temel besin unsurları üzerinden global cepheleşme hatta sıcak çatışma ihtimali çok fazladır. Kıyı yapıları balıkçılık turizm üzere ticari üzere ilgiler gelecekte öngörülemez ziyanları bakılırsacektir. Allah’ın verdiği nimetlerin yanlışsız ve istikrarlı kullanılmamasından dolayı insanlık vahim felaketlerle yüz yüzedir.
ABD İLE KÖPRÜLERİN ATILMASI İKİ ÜLKE ALEYHİNE: Paris Muahedesi iklim değişikliği konusunda yasal olarak bağlayıcı nitelikte milletlerarası bir muahededir. 196 ülke tarafınca kabul edilmiş, Türkiye de bu mutabakata 22 Nisan 2016’da imza atmıştır. Mutabakat geçtiğimiz ay TBMM’de onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Mutabakatı sera gazı salınımının azaltılmasını global sıcaklık artışını da yüzde 2 ile sonlandırmayı amaçlamaktadır. İşte bu biçimde bir tablo karşısında Roma’da beşerler gezegen ve refah sloganı ile 30-31 Ekim’de toplanan 16. G20 tepesinde salgın ekonomik kriz çıkış ve iklim değişikliği masaya yatırılmıştır. Çabucak Ardından İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Mukavelesi, 26. Taraflar Konferansı kıymetli bir global tepe olarak kayıtlara geçecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Bilhassa Roma’dan muhatap devlet ve hükümet liderleriyle verimli yararlı ve arka niyetleri sükuta hayale uğratacak temaslar kurmuştur. Biden ile görüşmesinde iki ülke alakalarını güçlendirmek ve ortak sistem oluşturulması konusu da mutabık kalınması NATO ve stratejik iştirake vurgu yapılması bize göre kıymetlidir. Bundan daha sonra kimin samimi kimin maskeli olduğu gün yüzüne çıkacaktır. Türkiye ile ABD içinde ki köprülerin atılması iki ülkenin aleyhinedir. Ortak akılla dahası karşılıklı çıkarlara egemenlik haklarına hürmetle kökleşmek sıkıntıların tahlili mümkündür. Müttefiklik sırf lafta kalacak yalnızca tepe toplantılarında kalacak ilgiler konu değildir.
(HABER MERKEZİ)
Devlet Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şu biçimde:
ARKADAŞLARIMIZI ANADOLU’YA GÖNDERİYORUM: Halkımızla hasret gideriyoruz, onları dinliyoruz, gelecek gayelerimizi paylaşıyoruz, politikalarımızı anlatıyoruz, başlarda biriken soru işaretlerine karşılıklar vermeye çalışıyoruz. Adım adım 2023 vilayet il Anadolu temasıyla her kapıyı çalıp, ayak basmadığımız yer bırakmayacağız. 2023’e kadar hiç durmayacağız. Seçimler konusunda milletimizle dertleşeceğiz. Tarihine sırt çevirmiş, kökünden uzaklaşmış, işgal edilmiş CHP’nin gerçek yüzünü her tabanda her yöremizde anlatacağız. CHP’nin neye dönüştüğünü kimlere hizmet ettiğini, kaynağından nasıl koptuğunu halka hizmet hakka hizmet şiarıyla izah edeceğiz. Bugünden itibaren yeni bakılırsavlendirmeleri yapıyorum CHP’nin saklı gündemini ağır kusurlu siyasetini halkımıza direkt aktarmak ve ifşa etmek hedefiyle arkadaşlarımızı Anadolu’ya gönderiyorum. Kabaran tehlikeleri alttan alamayız, yerimizde sayamayız o niçinle erkenden yol almalıyız.
YENİ BİR MİSYON EDİNDİK: İçinden geçtiğimiz çağda kelam sahibi olmanın yolu kuvvetli bir ulusal kimliğe ve özgüvene sahip olmaktan geçmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşımak, yeni kuşakları Türk-İslam kültürü ile vatan sevgisi ile yetiştirmek milletimizin refah ve memnunluğunu her vakit en üst düzeyde tutmak ihmal edemeyeceğimiz bir gayedir. Parti olarak Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis etme anlayışını kendimize siyasi misyon olarak belirledik. Bu misyon Türkiye’yi önder ülke mevzumuza taşıyacak. Bunun yaşatmanın yolu Türkiye’nin zilletin dayatmalarından ve kronikleşmiş ayak bağlarından evvela kurtulmasıdır. Milleti ve tarihi kıymetleriyle barışık, sorun çözme kabiliyeti olan faal bir devlet nizamı kurmuş, ülkenin kaynaklarını seferber edecek ulusal bir ekonomik modeli uygulamaya koymuş ve global sistemde saygın pozisyona gelmiş bir kuvvetli Türkiye 21. yüzyılda dünya siyasetinde ve ekonomik hayatında kelam sahibi olacaktır.
ETRAFA HASSASLIK İNİŞ HALİNDE: Yer kürenin en kıymetli sıkıntılarından birisi teknolojik sıçramadaki göz kamaştırıcı ivmenin beraberinde ekolojik gelişmeye yansımamasıdır. Bu sorun beşeriyetin ortak açmazıdır. Uygarlık merdivenlerinden çıkıldıkça tam karşıtı istikamette etrafa hassaslık adalet ve hakkaniyete duyulan hassasiyet maalesef süratle iniş halindedir. Zulüm baskı sömürü tahakküm hegemonya gayretleri beraberinde doğayı da zehirlemiştir. Kelamda gelişmiş ülkelerin doymaz kursakları dinmez hırsları insanlığı uçurumun tabanına kadar savurmuştur. Etraf kirliliğinin tabiat katliamının bir numaralı failleri özgürlük ve insan hakları bahislerinde mangalda kül bırakmayan ülkelerden diğeri değildir. Ekolojik yıkım insanlığı geri dönüşü olmayan bir eşiğe sürüklemektedir.
MİLLİYETÇİLİĞİMİZ ETRAF HASSASLIĞI İLE EŞ MANALI: Bizim milliyetçiliğimiz ekolojik istikrarın sürdürülebilirliğine hürmet gerektirir. Bizim milliyetçiliğimiz etraf hassaslığı ile eş manalıdır. İnsanlık global ısınmanın ağır sorunlarıyla muhataptır. Türkiye’miz bundan bağımsız değildir. Bugünümüzü düşünürken gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak bütün insanlığın ahlaki ve vicdani nazaranvi olmalıdır. Dünyanın sıcaklığı sistematik biçimde artış halindedir. Global ısınma denilen süreç sera gazlarının ağır olarak artması kararında yeryüzünde yakın atmosfer katmanları ile yeryüzü sıcaklığının yükselişidir. Global ısınmadan kaynaklı iklim değişikliği kararında milyarlarca insan sel kasırga kuraklık ve susuzluk. Salgın hastalıklarla karşı karşıyadır. bu biçimde giderse 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı yaşayacağı iddiaya dilmektedir. Kavurucu sıcaklar ve kuraklık ziraî mamüllerin çeşidiyle bir arada ölçüsünün da azalmasına niye olurak global açlık ve yoksulluk sıkıntısını derinleştirecektir.
İNSANLIK FELAKETLERLE YÜZ YÜZE: Önümüzdeki senelerda su kaynakları temel besin unsurları üzerinden global cepheleşme hatta sıcak çatışma ihtimali çok fazladır. Kıyı yapıları balıkçılık turizm üzere ticari üzere ilgiler gelecekte öngörülemez ziyanları bakılırsacektir. Allah’ın verdiği nimetlerin yanlışsız ve istikrarlı kullanılmamasından dolayı insanlık vahim felaketlerle yüz yüzedir.
ABD İLE KÖPRÜLERİN ATILMASI İKİ ÜLKE ALEYHİNE: Paris Muahedesi iklim değişikliği konusunda yasal olarak bağlayıcı nitelikte milletlerarası bir muahededir. 196 ülke tarafınca kabul edilmiş, Türkiye de bu mutabakata 22 Nisan 2016’da imza atmıştır. Mutabakat geçtiğimiz ay TBMM’de onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Mutabakatı sera gazı salınımının azaltılmasını global sıcaklık artışını da yüzde 2 ile sonlandırmayı amaçlamaktadır. İşte bu biçimde bir tablo karşısında Roma’da beşerler gezegen ve refah sloganı ile 30-31 Ekim’de toplanan 16. G20 tepesinde salgın ekonomik kriz çıkış ve iklim değişikliği masaya yatırılmıştır. Çabucak Ardından İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Mukavelesi, 26. Taraflar Konferansı kıymetli bir global tepe olarak kayıtlara geçecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız Bilhassa Roma’dan muhatap devlet ve hükümet liderleriyle verimli yararlı ve arka niyetleri sükuta hayale uğratacak temaslar kurmuştur. Biden ile görüşmesinde iki ülke alakalarını güçlendirmek ve ortak sistem oluşturulması konusu da mutabık kalınması NATO ve stratejik iştirake vurgu yapılması bize göre kıymetlidir. Bundan daha sonra kimin samimi kimin maskeli olduğu gün yüzüne çıkacaktır. Türkiye ile ABD içinde ki köprülerin atılması iki ülkenin aleyhinedir. Ortak akılla dahası karşılıklı çıkarlara egemenlik haklarına hürmetle kökleşmek sıkıntıların tahlili mümkündür. Müttefiklik sırf lafta kalacak yalnızca tepe toplantılarında kalacak ilgiler konu değildir.
(HABER MERKEZİ)