kunteper
Member
ANKARA – DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlenen iftar yemeğinde Türkiye Emekliler Derneği’nin (TÜED) temsilcilerini ağırladı. TÜED Genel Lideri Kazım Ergün ile derneğin yöneticilerinin katıldığı programda Babacan’a DEVA Partisi Toplumsal Siyasetler Lideri Selma Aliye Kavaf ile Sivil Toplumla İlgiler Lideri Hasan Karal eşlik etti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) eleştiren Babacan, “Şimdiye kadar devletin deklare ettiğı sayılara inancın olmadığı periyodu pek görmemiştik. Vaktinde TÜİK’i, Merkez Bankası üzere bağımsız bir kurum yaptık. Özel kanun çıkarttık. ‘TÜİK liderleri 5 seneliğine atanır, kimse dokunamaz’ dedik ki talimatla enflasyonu düşürmesin. Eski ismiyle Devlet İstatistik Enstitüsü’nün uzun yıllar başkanlığını yapan fazlaca bedelli hocamız Orhan Beyefendi bana şahsen anlattı: İşlerin berbat olduğu bir periyotta vaktin başbakanı davet etmiş. Başbakan’ın ‘Hocam, şu enflasyonu düşürelim’ kelamları üzerine ‘Bizim misyonumuz enflasyonu ölçmek. Düşürmek sizin nazaranviniz’ demiş. bu biçimde dirayetli yöneticiler olduğunda bir şey yapılamıyor. Buyruk kulu yönetici geldiği vakit enflasyonu ‘düşürüyor’ fakat hayatın gerçeğini değiştirmiyor” sözlerini kullandı.
‘SOSYAL GÜVENLİK İSTİKRARINI DÜZELTMENİN YOLU İSTİHDAMI ARTIRMAK’
Türkiye’de iş gücüne iştirak oranının epeyce düşük olduğunu, yüzde 50’lerde kaldığını söz eden Babacan, “Yani sıhhati sıhhati yeterli olan, çalışabilecek durumdaki insanların yarısı çalışıyor, yarısı çalışmıyor. İşsizlik oranına yüzde 50 diyemiyoruz zira işsizliğin tarifi şu: İş arayacak lakin bulamayacak. İş aramaktan vazgeçmiş, artık iş aramayan, bir biçimde geçindiği için çalışma muhtaçlığı duymayan ya da ‘iş arasam da bulamam’ diyen milyonlar var. Bayanların iş gücüne iştirak oranı epey düşük” dedi ve şu biçimde kelamlarını sürdürdü:
“İstihdam arttıkça, çalışan sayısı arttıkça toplumsal güvenlik istikrarımız düzelecektir. Türkiye’de çalışanlardan toplanan primlerle emeklilerin maaşlarının ödendiği bir sistem var. Çok az ülkede tam fonlanmış sistemler var. Yani çalışanların emeklilik primleri fonlarda toplanıyor, devlet hiç dokunmuyor. çabucak sonrasında maaşlar o toplanan fonlardan ödeniyor. O sistem Şili üzere fazlaca az sayıda ülkede var. Bunu yapabilmek için toplanan primlere dokunmayacak kadar kuvvetli bir mali altyapı lazım. Türkiye maalesef o noktada değil. Çalışanlardan toplanan primlerin bir kısmı emeklilik, bir kısmı da sıhhat için. Çalışanlardan toplanan sıhhat primleri hem çalışanların birebir vakitte emeklilerin sıhhat masraflarına harcanıyor. Uzun vadede dengeyi düzeltmenin en kıymetli yolu istihdamı arttırmak. Daha fazlaca çalışan olduğu anda istikrarlar bakarsınız zaten düzelir.” (DUVAR)
Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TÜİK) eleştiren Babacan, “Şimdiye kadar devletin deklare ettiğı sayılara inancın olmadığı periyodu pek görmemiştik. Vaktinde TÜİK’i, Merkez Bankası üzere bağımsız bir kurum yaptık. Özel kanun çıkarttık. ‘TÜİK liderleri 5 seneliğine atanır, kimse dokunamaz’ dedik ki talimatla enflasyonu düşürmesin. Eski ismiyle Devlet İstatistik Enstitüsü’nün uzun yıllar başkanlığını yapan fazlaca bedelli hocamız Orhan Beyefendi bana şahsen anlattı: İşlerin berbat olduğu bir periyotta vaktin başbakanı davet etmiş. Başbakan’ın ‘Hocam, şu enflasyonu düşürelim’ kelamları üzerine ‘Bizim misyonumuz enflasyonu ölçmek. Düşürmek sizin nazaranviniz’ demiş. bu biçimde dirayetli yöneticiler olduğunda bir şey yapılamıyor. Buyruk kulu yönetici geldiği vakit enflasyonu ‘düşürüyor’ fakat hayatın gerçeğini değiştirmiyor” sözlerini kullandı.
‘SOSYAL GÜVENLİK İSTİKRARINI DÜZELTMENİN YOLU İSTİHDAMI ARTIRMAK’
Türkiye’de iş gücüne iştirak oranının epeyce düşük olduğunu, yüzde 50’lerde kaldığını söz eden Babacan, “Yani sıhhati sıhhati yeterli olan, çalışabilecek durumdaki insanların yarısı çalışıyor, yarısı çalışmıyor. İşsizlik oranına yüzde 50 diyemiyoruz zira işsizliğin tarifi şu: İş arayacak lakin bulamayacak. İş aramaktan vazgeçmiş, artık iş aramayan, bir biçimde geçindiği için çalışma muhtaçlığı duymayan ya da ‘iş arasam da bulamam’ diyen milyonlar var. Bayanların iş gücüne iştirak oranı epey düşük” dedi ve şu biçimde kelamlarını sürdürdü:
“İstihdam arttıkça, çalışan sayısı arttıkça toplumsal güvenlik istikrarımız düzelecektir. Türkiye’de çalışanlardan toplanan primlerle emeklilerin maaşlarının ödendiği bir sistem var. Çok az ülkede tam fonlanmış sistemler var. Yani çalışanların emeklilik primleri fonlarda toplanıyor, devlet hiç dokunmuyor. çabucak sonrasında maaşlar o toplanan fonlardan ödeniyor. O sistem Şili üzere fazlaca az sayıda ülkede var. Bunu yapabilmek için toplanan primlere dokunmayacak kadar kuvvetli bir mali altyapı lazım. Türkiye maalesef o noktada değil. Çalışanlardan toplanan primlerin bir kısmı emeklilik, bir kısmı da sıhhat için. Çalışanlardan toplanan sıhhat primleri hem çalışanların birebir vakitte emeklilerin sıhhat masraflarına harcanıyor. Uzun vadede dengeyi düzeltmenin en kıymetli yolu istihdamı arttırmak. Daha fazlaca çalışan olduğu anda istikrarlar bakarsınız zaten düzelir.” (DUVAR)