kunteper
Member
Washington Büyükelçiliği eski Başmüşaviri Fikret Artan, 1 Mart tezkeresi öncesi ABD’de yapılan müzakerelerde yaşanan skandalları Odatv okurları için yazmaya devam ediyor.
PENSİLVANYA MENŞEİLİ CEMAAT
Bürokrat yahut diplomatik statüsü olmayan Pensilvanya menşeili bir cemaat mensubunun yanında “devlet sırrı ve zımnilik derecesi yüksek bilgi niteliğindeki savunma ve dışişlerine ait müzakere unsurları ifşa edilmişti”
Dün kaleme aldığımız yazımızda buna değinmiştik.
SKANDALDA İKİNCİ PERDE
Skandalın ikinci perdesi de Ali Babacan ile Türkiye’den gelen heyette bulunan ve kendisinin yakın arkadaşı DPT Müsteşar Yrd. Birol Aydemir ile yaptıkları diyalog sırasında ortaya çıktı.
DPT Müsteşar Yrd. Birol Aydemir bir anda Ali Babacan’a dönerek, “Sayın Bakanım, harekat başladıktan daha sonra Irak’tan Türkiye’ye sığınacak olanların maliyeti olan 1 Milyar dolarlık fiyatı görüşmede söylemeyi unuttuk” demesin mi…
Söz konusu müzakerelerin ana konusu olan 1 Milyar dolarlık bir hibe için Türkiye’den milyonlarca lira masrafla gelen iki bakan, müsteşarlar ve başka onlarca nazaranvlinin 2-3 gün süren müzakereler esnasında tam da hibe meblağı kadar bir büyük bir maliyet kalemini söylemeyi unutmaları büyük bir skandal değil de nedir.
BİZZAT YAŞADIM
Kulaktan dolma yahut rivayet değil, şahsen şahit olduğum bu tarihi müzakerelerdeki yetersizlikler, beceriksizlikler ve skandalların inkar edilmesi durumunda, elçilikteki kayıtlar ve Dışişleri Bakanlığında arşivlenmiş toplantı notları söylemiş olduklerimin doğruluğunu ispatlayacak en değerli delillerdir…
Tabi ki FETÖ’cüler bu yazıdan daha sonra bilhassa dijital kayıtları ortadan kaldırmazlarsa…
AT PAZARLIĞI
Müzakereler maalesef bu biçimdece başarısızlıkla sonuçlandıktan daha sonra, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Ali Babacan ABD Lideri Bush’tan yana yakıla randevu alarak görüştüler fakat “At Pazarlığı” kelamı ile istiskal edilerek elleri boş bir biçimde ve Ülkemizi de milletlerarası alanda rencide ettirerek Türkiye’ye döndüler.
Malum 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçemeyince kelam konusu müzakereler de sonuçsuz kaldı.
Bilin bakalım, olumsuz müzakere sonuçları ve ABD’den ekonomik takviyenin çıkmaza girmesi üzerine 28 Şubat 2003 gece yarısı Başbakanlığa çağrılan Ali Babacan’ın önerisi ne oldu? (Bunu ben söylemiyorum, devrin Başbakan Yrd. Ertuğrul Yalçınbayır ifşa ediyor.)
2003 yılında Motorlu Taşıtlar ve Emlak Vergileri 2 sefer alınarak, yani %100 artırımlı tahsil edilerek, vatandaşlarımız cezalandırıldı…
BAŞARISIZLIĞA BÜYÜK ÖDÜLLER…
Değerli okuyucular milletlerarası skandallara yol açan ve vatandaşın sırtına vergi yükü bindiren bu şahıslar, tirajı komik bir biçimde bu başarısızlıklarından dolayı maalesef büyük ödüllere ulaştılar ve taltif edildiler…
Ali Babacan müthiş müzakere yeteneği (!) ile 2005 yılında AB Başmüzakerecisi unvanını aldı…
Müsteşar Yardımcısı Birol Aydemir ise “FETÖ’nün Joker Bürokratı” olarak, evvel SGK Başkanlığı’na, daha sonra Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı’na ve en son da TÜİK Başkanlığı’na atandıktan daha sonra, nihayet 15 Temmuz’un akabinde pek epeyce “sözde hizmet hareketi” mensubu üzere emekliliğini isteyerek kamudan ayrıldı.
Bu şahıs 2019’da evvel Ali Babacan’la parti kurup, çabucak sonrasında 2022 tarihindeki yeni seçim kanunu ile vekil olamayacağını anlayınca, danışıklı dövüş ile UYGUN partide konumlandırıldı.
BELİMİZE KADAR BORCA SOKTULAR,ŞİMDİ DE GIRTLAĞIMIZA KADAR BORÇ HEDEFLİYORLAR
Bugün Türkiye’nin toplam dış borcu ulusal gelirimizin %55’ine ulaşmış ve 450 milyar dolar düzebir daha yükselmiştir ki, bunun 1 numaralı sorumlusu Ali Babacan ve Hazine, Maliye, DPT ve Merkez Bankası’nda takımlara doldurulan FETÖ’cü takımlardır.
Katıldığı müzakerelerde ana mevzu olan hibe fiyatına eşit bir maliyeti (1 Milyar Doları) unutan Ali Babacan ve FETÖ’cü arkadaşlarının, bugün ülkemizi beline kadar soktukları borç batağından kurtarmak yerine, tahlil olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da lisana getirdiği biçimde, 500 milyar dolar daha borçlandırarak, ulusal gelirimizin toplam meblağını da aşırttırıp, gırtlağımıza kadar borca sokmak istediklerini duymak ne kadar ürkütücü değil mi?
LİYAKATLİ TAKIMLAR ?
Ayrıca, Ali Babacan’ın son günlerde “iktidara geldiğimizde ekonomiyi liyakatli bürokratlarla kurtaracağız” derken kastettiği, üstte bahsetmiş olduğum FETÖ’cülerdir ki, Allah korusun, bu biçimde bir şeyin gerçekleşmesi durumunda, her türlü imtihana giriş sorularının çalınarak, milyonlarca gencimizin hakkının yenilmesini ve Ergenekon- Balyoz vb. tertipleri bırakın, bu sefer devletimizin topyekUn elden gitme tehlikesi ihtimali maalesef kuvvetle muhtemeldir.
Ancak, ben şahsen Türkiye Cumhuriyeti devlet aklının, kıytırık, sünepe FETÖ’den, kat be kat büyük ve kuvvetli olduğunu ve Türk milletinin feraseti ile ulusal iradesini FETÖ’cüler ve bölücülerden yana kullanmayacağını ve bundan daha sonra asla bu biçimde bir duruma müsaade edilmeyeceğini düşünenlerdenim.
Peki ya sizler…
Fikret Artan
PENSİLVANYA MENŞEİLİ CEMAAT
Bürokrat yahut diplomatik statüsü olmayan Pensilvanya menşeili bir cemaat mensubunun yanında “devlet sırrı ve zımnilik derecesi yüksek bilgi niteliğindeki savunma ve dışişlerine ait müzakere unsurları ifşa edilmişti”
Dün kaleme aldığımız yazımızda buna değinmiştik.
SKANDALDA İKİNCİ PERDE
Skandalın ikinci perdesi de Ali Babacan ile Türkiye’den gelen heyette bulunan ve kendisinin yakın arkadaşı DPT Müsteşar Yrd. Birol Aydemir ile yaptıkları diyalog sırasında ortaya çıktı.
DPT Müsteşar Yrd. Birol Aydemir bir anda Ali Babacan’a dönerek, “Sayın Bakanım, harekat başladıktan daha sonra Irak’tan Türkiye’ye sığınacak olanların maliyeti olan 1 Milyar dolarlık fiyatı görüşmede söylemeyi unuttuk” demesin mi…
Söz konusu müzakerelerin ana konusu olan 1 Milyar dolarlık bir hibe için Türkiye’den milyonlarca lira masrafla gelen iki bakan, müsteşarlar ve başka onlarca nazaranvlinin 2-3 gün süren müzakereler esnasında tam da hibe meblağı kadar bir büyük bir maliyet kalemini söylemeyi unutmaları büyük bir skandal değil de nedir.
BİZZAT YAŞADIM
Kulaktan dolma yahut rivayet değil, şahsen şahit olduğum bu tarihi müzakerelerdeki yetersizlikler, beceriksizlikler ve skandalların inkar edilmesi durumunda, elçilikteki kayıtlar ve Dışişleri Bakanlığında arşivlenmiş toplantı notları söylemiş olduklerimin doğruluğunu ispatlayacak en değerli delillerdir…
Tabi ki FETÖ’cüler bu yazıdan daha sonra bilhassa dijital kayıtları ortadan kaldırmazlarsa…
AT PAZARLIĞI
Müzakereler maalesef bu biçimdece başarısızlıkla sonuçlandıktan daha sonra, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Ali Babacan ABD Lideri Bush’tan yana yakıla randevu alarak görüştüler fakat “At Pazarlığı” kelamı ile istiskal edilerek elleri boş bir biçimde ve Ülkemizi de milletlerarası alanda rencide ettirerek Türkiye’ye döndüler.
Malum 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçemeyince kelam konusu müzakereler de sonuçsuz kaldı.
Bilin bakalım, olumsuz müzakere sonuçları ve ABD’den ekonomik takviyenin çıkmaza girmesi üzerine 28 Şubat 2003 gece yarısı Başbakanlığa çağrılan Ali Babacan’ın önerisi ne oldu? (Bunu ben söylemiyorum, devrin Başbakan Yrd. Ertuğrul Yalçınbayır ifşa ediyor.)
2003 yılında Motorlu Taşıtlar ve Emlak Vergileri 2 sefer alınarak, yani %100 artırımlı tahsil edilerek, vatandaşlarımız cezalandırıldı…
BAŞARISIZLIĞA BÜYÜK ÖDÜLLER…
Değerli okuyucular milletlerarası skandallara yol açan ve vatandaşın sırtına vergi yükü bindiren bu şahıslar, tirajı komik bir biçimde bu başarısızlıklarından dolayı maalesef büyük ödüllere ulaştılar ve taltif edildiler…
Ali Babacan müthiş müzakere yeteneği (!) ile 2005 yılında AB Başmüzakerecisi unvanını aldı…
Müsteşar Yardımcısı Birol Aydemir ise “FETÖ’nün Joker Bürokratı” olarak, evvel SGK Başkanlığı’na, daha sonra Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarlığı’na ve en son da TÜİK Başkanlığı’na atandıktan daha sonra, nihayet 15 Temmuz’un akabinde pek epeyce “sözde hizmet hareketi” mensubu üzere emekliliğini isteyerek kamudan ayrıldı.
Bu şahıs 2019’da evvel Ali Babacan’la parti kurup, çabucak sonrasında 2022 tarihindeki yeni seçim kanunu ile vekil olamayacağını anlayınca, danışıklı dövüş ile UYGUN partide konumlandırıldı.
BELİMİZE KADAR BORCA SOKTULAR,ŞİMDİ DE GIRTLAĞIMIZA KADAR BORÇ HEDEFLİYORLAR
Bugün Türkiye’nin toplam dış borcu ulusal gelirimizin %55’ine ulaşmış ve 450 milyar dolar düzebir daha yükselmiştir ki, bunun 1 numaralı sorumlusu Ali Babacan ve Hazine, Maliye, DPT ve Merkez Bankası’nda takımlara doldurulan FETÖ’cü takımlardır.
Katıldığı müzakerelerde ana mevzu olan hibe fiyatına eşit bir maliyeti (1 Milyar Doları) unutan Ali Babacan ve FETÖ’cü arkadaşlarının, bugün ülkemizi beline kadar soktukları borç batağından kurtarmak yerine, tahlil olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da lisana getirdiği biçimde, 500 milyar dolar daha borçlandırarak, ulusal gelirimizin toplam meblağını da aşırttırıp, gırtlağımıza kadar borca sokmak istediklerini duymak ne kadar ürkütücü değil mi?
LİYAKATLİ TAKIMLAR ?
Ayrıca, Ali Babacan’ın son günlerde “iktidara geldiğimizde ekonomiyi liyakatli bürokratlarla kurtaracağız” derken kastettiği, üstte bahsetmiş olduğum FETÖ’cülerdir ki, Allah korusun, bu biçimde bir şeyin gerçekleşmesi durumunda, her türlü imtihana giriş sorularının çalınarak, milyonlarca gencimizin hakkının yenilmesini ve Ergenekon- Balyoz vb. tertipleri bırakın, bu sefer devletimizin topyekUn elden gitme tehlikesi ihtimali maalesef kuvvetle muhtemeldir.
Ancak, ben şahsen Türkiye Cumhuriyeti devlet aklının, kıytırık, sünepe FETÖ’den, kat be kat büyük ve kuvvetli olduğunu ve Türk milletinin feraseti ile ulusal iradesini FETÖ’cüler ve bölücülerden yana kullanmayacağını ve bundan daha sonra asla bu biçimde bir duruma müsaade edilmeyeceğini düşünenlerdenim.
Peki ya sizler…
Fikret Artan