Yirmili yaşlar furyası
Bu COVID-19 sadece fiziksel sağlığımıza zarar vermeyip ruh sağlığımıza da dokunduğu aşikar. Nerede dikenli bir bitki görsem CORONA mikrobunun fotoğrafı geliyor aklıma. Geçenlerde kelle çıkarmış yüzlerce kenker dikenlerini görünce işte WUHAN burası deyiverdim… Enginarların bile kelleleri gözüme gözüme batar oldu bugünlerde. * İçinde bulunduğumuz bu yasaklı pandemi günlerinde hepimiz sosyal medya hesaplarımızda gençleşiverdik adeta. 20’li yaşlarda ben furyanın peşine takılıp eski fotoğraflarımızı sergiler olduk. Sadece bizler mi? Siyasetçilerden tutun sanat dünyasına kadar takıldı bu furyanın peşine. Erkekler askerlik ve öğrencilik fotoğraflarını, kadınlar ise genç kızlık ve gelinlik fotoğraflarını paylaşmaya başladı. Aaa ne kadar güzelmiş, çok yakışıklıymış dediklerimiz de oldu iyi ki yaş almış neymiş o hal dediklerimiz de. Ne yapsın millet? Her yer kapalı, dört duvar arasında eğlenmeye çalışıyor işte yurdum insanı. Ben de yaklaşık iki buçuk aydır her hafta ayrı bir ustanın şarkılarının seslendirildiği ‘Şarkılar Bizi Söyler’ programını hiç kaçırmıyorum. Orhan Gencebay’dan Zeki Müren’e, Sezen Aksu’dan Yıldırım Gürses’e kadar birçok usta sanatçının eserlerinin söylendiği bu program özellikle ramazan gecelerinde bizleri mest ediyor. Geçtiğimiz Pazartesi muhteşem bir Neşet Ertaş gecesi vardı. Neşet Baba, Bozkırın tezenesi ne güzel eserler bırakarak gönüllerimizde taht kurdun. İyi ki varsın hayatımızda iyi ki varsın gönül dağımızda, bu yalan dünyada. Nur ol! * Gelelim bugünlerde biraz daha fazla zaman ayırmamız gereken, okulları kapalı olduğundan evden canlı derslerle eğitim almaya çalışan çocuklarımıza. Onlara verebileceğimiz en önemli şey mücadele edebilme eğitimidir. Çünkü günümüzde mücadele ruhunu kaybetmiş insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Nedir mücadele ruhunu kaybetmek? Birçoğunuzun bildiği gibi eğitim, anne karnından başlayıp, ölünceye kadar süren bir süreçtir. Eğitim, prensipli ve bilinçli yapılmalıdır. Çocuklarımızın önüne her şeyi hazır sunmakla onların eğitimine katkı sağlayamayız. Onlara, zorluklara karşı gelebilmeleri için mücadele etmeyi öğretmektir eğitim. Biz büyükler çocukların isteklerini çok kolay yerine getirmemeliyiz. Örneğin bir oyuncağı, bir bisikleti hemen alıyoruz onlara. Mücadele etmeden sahip oldukları için aldığımız her şeyi hor kullanıyorlar. Ayrıca hayatın çok kolay olduğunu düşünüyorlar. Yanlış yapıyoruz anne ve babalar… Daha önceki makalelerimde de defalarca belirttiğim bir konu var. Kaç çocuk yaz tatillerinde zanaat öğrenmeye gidiyor? Bu meslekleri ileride kimler yapacak? Hanımefendiler, beyefendiler, İyi etmiyoruz… Onlara iyilik yaptığımızı sanarak aslında en büyük kötülüğü yapıyoruz evlatlara. Onlarla evlerimizde çivilerle çekiçlerle kerpetenlerle zaman geçirecekleri oyunlar oynamalıyız. * Umut verici bir genç nüfusa sahip olan ülkemiz, Avrupa ülkeleri tarafından gıpta ile izlenmektedir. Bu popülasyonun kıymeti bilinmelidir. Evlatlarımızı ekran başındaki esaretten kurtaracak formüller bulmalıyız. Onlara, serbest zamanlarında spor yapacağı ortamlar sağlamalıyız. Gerekirse onlarla birlikte spor yapmalı, pandemi geçtiğinde hobi kurslarına birlikte katılmalıyız. Sosyal ve kültürel etkinliklerle yönlendirmeliyiz onları. Böylelikle geleceğimiz, Akıl ve ruh sağlığı düzgün, kişisel gelişimleri artılarla dolu, İyi eğitimli gençlerden oluşacaktır. Ancak defalarca dediğim gibi, bu ülkede Eğitim Reformu ŞART! Sağlıcakla.
ALINTIDIR
Bu COVID-19 sadece fiziksel sağlığımıza zarar vermeyip ruh sağlığımıza da dokunduğu aşikar. Nerede dikenli bir bitki görsem CORONA mikrobunun fotoğrafı geliyor aklıma. Geçenlerde kelle çıkarmış yüzlerce kenker dikenlerini görünce işte WUHAN burası deyiverdim… Enginarların bile kelleleri gözüme gözüme batar oldu bugünlerde. * İçinde bulunduğumuz bu yasaklı pandemi günlerinde hepimiz sosyal medya hesaplarımızda gençleşiverdik adeta. 20’li yaşlarda ben furyanın peşine takılıp eski fotoğraflarımızı sergiler olduk. Sadece bizler mi? Siyasetçilerden tutun sanat dünyasına kadar takıldı bu furyanın peşine. Erkekler askerlik ve öğrencilik fotoğraflarını, kadınlar ise genç kızlık ve gelinlik fotoğraflarını paylaşmaya başladı. Aaa ne kadar güzelmiş, çok yakışıklıymış dediklerimiz de oldu iyi ki yaş almış neymiş o hal dediklerimiz de. Ne yapsın millet? Her yer kapalı, dört duvar arasında eğlenmeye çalışıyor işte yurdum insanı. Ben de yaklaşık iki buçuk aydır her hafta ayrı bir ustanın şarkılarının seslendirildiği ‘Şarkılar Bizi Söyler’ programını hiç kaçırmıyorum. Orhan Gencebay’dan Zeki Müren’e, Sezen Aksu’dan Yıldırım Gürses’e kadar birçok usta sanatçının eserlerinin söylendiği bu program özellikle ramazan gecelerinde bizleri mest ediyor. Geçtiğimiz Pazartesi muhteşem bir Neşet Ertaş gecesi vardı. Neşet Baba, Bozkırın tezenesi ne güzel eserler bırakarak gönüllerimizde taht kurdun. İyi ki varsın hayatımızda iyi ki varsın gönül dağımızda, bu yalan dünyada. Nur ol! * Gelelim bugünlerde biraz daha fazla zaman ayırmamız gereken, okulları kapalı olduğundan evden canlı derslerle eğitim almaya çalışan çocuklarımıza. Onlara verebileceğimiz en önemli şey mücadele edebilme eğitimidir. Çünkü günümüzde mücadele ruhunu kaybetmiş insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Nedir mücadele ruhunu kaybetmek? Birçoğunuzun bildiği gibi eğitim, anne karnından başlayıp, ölünceye kadar süren bir süreçtir. Eğitim, prensipli ve bilinçli yapılmalıdır. Çocuklarımızın önüne her şeyi hazır sunmakla onların eğitimine katkı sağlayamayız. Onlara, zorluklara karşı gelebilmeleri için mücadele etmeyi öğretmektir eğitim. Biz büyükler çocukların isteklerini çok kolay yerine getirmemeliyiz. Örneğin bir oyuncağı, bir bisikleti hemen alıyoruz onlara. Mücadele etmeden sahip oldukları için aldığımız her şeyi hor kullanıyorlar. Ayrıca hayatın çok kolay olduğunu düşünüyorlar. Yanlış yapıyoruz anne ve babalar… Daha önceki makalelerimde de defalarca belirttiğim bir konu var. Kaç çocuk yaz tatillerinde zanaat öğrenmeye gidiyor? Bu meslekleri ileride kimler yapacak? Hanımefendiler, beyefendiler, İyi etmiyoruz… Onlara iyilik yaptığımızı sanarak aslında en büyük kötülüğü yapıyoruz evlatlara. Onlarla evlerimizde çivilerle çekiçlerle kerpetenlerle zaman geçirecekleri oyunlar oynamalıyız. * Umut verici bir genç nüfusa sahip olan ülkemiz, Avrupa ülkeleri tarafından gıpta ile izlenmektedir. Bu popülasyonun kıymeti bilinmelidir. Evlatlarımızı ekran başındaki esaretten kurtaracak formüller bulmalıyız. Onlara, serbest zamanlarında spor yapacağı ortamlar sağlamalıyız. Gerekirse onlarla birlikte spor yapmalı, pandemi geçtiğinde hobi kurslarına birlikte katılmalıyız. Sosyal ve kültürel etkinliklerle yönlendirmeliyiz onları. Böylelikle geleceğimiz, Akıl ve ruh sağlığı düzgün, kişisel gelişimleri artılarla dolu, İyi eğitimli gençlerden oluşacaktır. Ancak defalarca dediğim gibi, bu ülkede Eğitim Reformu ŞART! Sağlıcakla.
ALINTIDIR