Kuşadası'nda kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nin iptaline direniyor
Kuşadası Kadın Platformu’nun yaptığı basın açıklamasında, sözleşme ile ilgili yanlış bilinen gerçekler anlatıldı. Açıklamada, "Sözleşme yüzünden şiddet artmıştır! Yanlış. Doğrusu; sözleşme şiddeti arttırmamış, görünür kılmıştır. Kadın cinayetleri 2002’den 2009’a yüzde 1400 arttı. Oysa İstanbul Sözleşmesi 2014’te yürürlüğe girdi. Sözleşme erkekleri mağdur ediyor! Yanlış, Doğrusu: sözleşmede şiddet uygulamayan erkeklerle ilgili bir yaptırım yok. Evden uzaklaştırılanlar, şiddet uygulayan, tehdit eden, suçlu erkekler. Sözleşme geleneksel aile yapısını bozuyor, yuva yıkıyor. Yanlış, Doğrusu; Sözleşmede aileye dair bir düzenleme yok. Ev içi şiddeti önleme ve mağduru koruma için kurulacak mekanizmalardan ve çıkarılacak yasalardan hane içindeki herkesin yararlanmasını içeriyor. Sözleşme yüzünden kadınlar kafasına göre koruma talebi alıyor; bunun bir sınırı olmalı. Yanlış. Doğrusu; 2019 yılında kadınların 41 bin 383 koruma başvurusu reddedildi. Koruma talebi verilmediği için onlarca kadın şiddete uğradı, öldürüldü” ifadeleri kullanıldı. “BU KARARI KABUL ETMİYORUZ”Açıklama, şu şekilde devam etti: “Toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız, iptal edilmesini istiyor. Yanlış. Doğrusu; Araştırmalara göre İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesini isteyenleri oranı toplumun yüzde 17’si Yüzde 63'ü sözleşmeden yana. Sözleşme dış güçlerce hazırlanmıştır. Yerli ve milli değildir. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmeyi hazırlayan 8 kişi arasında Türkiyeli bir akademisyen de var ve Tüm kadın Sivil Toplum Kuruluşları da hazırlık sürecine dahil oldu. Sözleşme dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından imzalandı ve TBMM’de tüm partilerin onayıyla uygun bulundu. Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor. Yanlış. Doğrusu; eşcinselliği öven ya da kınayan bir maddesi yok. Şiddete maruz kalan kimseye, cinsel kimliği-yönelimine göre de ayrımcılık yapılamaz ve asla şiddete gerekçe olamaz diyor. Sözleşmeye dünyada her yerden tepkiler var, Yanlış. Doğrusu; Sözleşme şu ana kadar 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. İmzacı ülke sayısı sürekli artıyor. Sözleşme dinimize, kültürümüze aykırı; bize uymuyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede dine dair hiçbir madde yok. Aksine hiç kimseye dini inancından ötürü de ayrımcılık yapılamayacağının altını çiziyor. Sözleşme boşanmaları arttırıyor. Yanlış. Doğrusu; Evlenme ya da boşanmayı teşvik edici hiçbir madde yok. Boşanmaların başlıca nedeni sözleşmeler değil, aile içindeki erkek şiddeti. Sözleşme kadına süresiz nafaka hakkı veriyor, erkekleri mağdur ediyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede nafaka ile ilgili herhangi madde bulunmuyor. Erkekler tarafından da talep edilebilen bir hak olan yoksulluk nafakası, Medeni Kanunun 175 maddesiyle düzenleniyor ki onun da miktarı yalnızca aylık 370 TL’dir. Sözleşme toplumu cinsiyetsizleştiriyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşme cinsiyetin bir şiddet gerekçesi olmasını yasaklıyor. Sözleşme yüzünden sadece kadının beyanıyla, başka hiçbir delil olmaksızın erkek hapse atılmaktadır. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede kadının beyanıyla verilen tek karar koruma ve tedbir kararıdır; beyanla verilen hapis kararı yoktur. Eşitlik, özgürlük ve her türlü şiddete karşı mücadele yürüten kadınlara, kadın kurumlarına ve örgütlerine gün geçtikçe baskılar artıyor. Bu baskılardan yılmıyoruz! Biz bu kararı kabul etmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.”
ALINTIDIR
Kuşadası Kadın Platformu’nun yaptığı basın açıklamasında, sözleşme ile ilgili yanlış bilinen gerçekler anlatıldı. Açıklamada, "Sözleşme yüzünden şiddet artmıştır! Yanlış. Doğrusu; sözleşme şiddeti arttırmamış, görünür kılmıştır. Kadın cinayetleri 2002’den 2009’a yüzde 1400 arttı. Oysa İstanbul Sözleşmesi 2014’te yürürlüğe girdi. Sözleşme erkekleri mağdur ediyor! Yanlış, Doğrusu: sözleşmede şiddet uygulamayan erkeklerle ilgili bir yaptırım yok. Evden uzaklaştırılanlar, şiddet uygulayan, tehdit eden, suçlu erkekler. Sözleşme geleneksel aile yapısını bozuyor, yuva yıkıyor. Yanlış, Doğrusu; Sözleşmede aileye dair bir düzenleme yok. Ev içi şiddeti önleme ve mağduru koruma için kurulacak mekanizmalardan ve çıkarılacak yasalardan hane içindeki herkesin yararlanmasını içeriyor. Sözleşme yüzünden kadınlar kafasına göre koruma talebi alıyor; bunun bir sınırı olmalı. Yanlış. Doğrusu; 2019 yılında kadınların 41 bin 383 koruma başvurusu reddedildi. Koruma talebi verilmediği için onlarca kadın şiddete uğradı, öldürüldü” ifadeleri kullanıldı. “BU KARARI KABUL ETMİYORUZ”Açıklama, şu şekilde devam etti: “Toplumun büyük çoğunluğu sözleşmeden rahatsız, iptal edilmesini istiyor. Yanlış. Doğrusu; Araştırmalara göre İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesini isteyenleri oranı toplumun yüzde 17’si Yüzde 63'ü sözleşmeden yana. Sözleşme dış güçlerce hazırlanmıştır. Yerli ve milli değildir. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmeyi hazırlayan 8 kişi arasında Türkiyeli bir akademisyen de var ve Tüm kadın Sivil Toplum Kuruluşları da hazırlık sürecine dahil oldu. Sözleşme dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından imzalandı ve TBMM’de tüm partilerin onayıyla uygun bulundu. Sözleşme eşcinselliği teşvik ediyor. Yanlış. Doğrusu; eşcinselliği öven ya da kınayan bir maddesi yok. Şiddete maruz kalan kimseye, cinsel kimliği-yönelimine göre de ayrımcılık yapılamaz ve asla şiddete gerekçe olamaz diyor. Sözleşmeye dünyada her yerden tepkiler var, Yanlış. Doğrusu; Sözleşme şu ana kadar 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. İmzacı ülke sayısı sürekli artıyor. Sözleşme dinimize, kültürümüze aykırı; bize uymuyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede dine dair hiçbir madde yok. Aksine hiç kimseye dini inancından ötürü de ayrımcılık yapılamayacağının altını çiziyor. Sözleşme boşanmaları arttırıyor. Yanlış. Doğrusu; Evlenme ya da boşanmayı teşvik edici hiçbir madde yok. Boşanmaların başlıca nedeni sözleşmeler değil, aile içindeki erkek şiddeti. Sözleşme kadına süresiz nafaka hakkı veriyor, erkekleri mağdur ediyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede nafaka ile ilgili herhangi madde bulunmuyor. Erkekler tarafından da talep edilebilen bir hak olan yoksulluk nafakası, Medeni Kanunun 175 maddesiyle düzenleniyor ki onun da miktarı yalnızca aylık 370 TL’dir. Sözleşme toplumu cinsiyetsizleştiriyor. Yanlış. Doğrusu; Sözleşme cinsiyetin bir şiddet gerekçesi olmasını yasaklıyor. Sözleşme yüzünden sadece kadının beyanıyla, başka hiçbir delil olmaksızın erkek hapse atılmaktadır. Yanlış. Doğrusu; Sözleşmede kadının beyanıyla verilen tek karar koruma ve tedbir kararıdır; beyanla verilen hapis kararı yoktur. Eşitlik, özgürlük ve her türlü şiddete karşı mücadele yürüten kadınlara, kadın kurumlarına ve örgütlerine gün geçtikçe baskılar artıyor. Bu baskılardan yılmıyoruz! Biz bu kararı kabul etmiyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz.”
ALINTIDIR