Venole
Active member
Folik asit (Folat)
Bebeğin büyümesi, rahmin genişlemesi, plasentanın gelişimi için gereklidir. Gebelik müddetince folat gereksinimi yüzde 50 artar. Bedende depolanamadığı için destek edilmesi gereken bir vitamindir.
Folik asit desteğinin bebeği gelişim geriliğinden koruduğu, düşük riskini azalttığı, nöral tüp defektini engelleyici tesir gösterdiği biliniyor.
Gebe kalınmadan evvel 400 mcg/gün folik asit desteğine başlanması ve gebeliğin birinci üç ayı boyunca da bu dayanağın devam ettirilmesi önerilir. Planlanmış gebelikler bu manada değer taşır. Ayrıyeten folatın besinsel kaynakları olanyeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar ve kuru baklagiller diyette çokça bulundurulmalı.
D vitamini
Hamilelik periyodunda kâfi ölçüde D vitamini alınması düşük doğum yükü, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve gestasyonel diyabete karşı gözetici tesir gösterir.
Gerekli olan D vitamininin yaklaşık %90’ı güneş ışınlarından, %10’u ise besinlerden karşılanır. D vitamini yağlı balıklarda, karaciğerde, yumurta sarısında, mantarda, az ölçüde da olsa kırmızı et ve peynirde doğal olarak bulunur.
Ülkemizde D vitamini eksikliği yaygın olarak görülen bir sıhhat sorunu olduğu için gebelik öncesi periyotta başlanarak doğum daha sonrası da devam edilecek biçimde günlük 1200 IU (dokuz damla) D vitamini dayanağı önerilir.
Omega-3 yağ asitleri
Beynin kuru yükünün %60’ını omega-3 yağ asitleri oluşturduğu için hamilelik devrinde omega-3 alımının yetersizliği bebeğin beyin gelişmenini direkt etkileyebilmektedir. Omega-3 yağ asitleri bedende üretilemeyen ve kesinlikle dışarıdan alınması gereken bir besin hususudur.
Haftada 2 porsiyon (340 gram) balık tüketerek kâfi ölçüde omega-3 alınabilir. Lakin günümüzde deniz eserleri bebekler için toksik tesir oluşturabilecek cıva üzere ağır metalleri içerebiliyor.
Bu tehlikeden korunmak için sardalya, hamsi üzere küçük deniz balıklarını tercih etmek yahut balık tüketilmemesi durumunda günlük 200-300 mg DHA içeren bir omega-3 desteği kullanılması ehemmiyet taşır.
Yapılan araştırmalara göre gebelik periyodunda omega-3 desteğinin kullanılması erken doğum riskini yüzde 42 oranında azaltıyor.
İyot
Hamilelik devrinde tiroit hormonlarının artmasına bağlı olarak iyot ihtiyacı artar. Gebelikte iyot eksikliğinin; düşük doğum yüklü bebeklere, artmış bebek vefat oranlarına, işitme bozukluğuna ve bozulmuş motor maharetlere yol açtığı belirtiliyor.
İyotlu tuzlar ve iyot içeren besinler kâfi ölçüde tüketilse dahi günlük iyot muhtaçlığını karşılayamaz. Bu niçinle gebelere günlük 200 µg/gün iyot dayanağı verilmesi öneriliyor.
Demir
Gebelikte kan hacminin ve plasenta ihtiyaçların artması niçiniyle demir gereksinimi da artar. bu vakitte demir eksikliği bebekte büyüme ve gelişme geriliği üzere meselelere sebep olabilir.
Eksikliğin görülmemesi için gebeliğin dördüncü ayından başlanarak doğum daha sonrasındaki üç aya kadar günlük 40-60 mg elementer demir desteği önerilmektedir.
Anne adayının beslenmesinde her vakit kırmızı et, kümes hayvanları, kuru meyveler, kuru baklagiller ve zenginleştirilmiş tahıl eserleri üzere demirden varlıklı besinler bulundurulmalı. Yemeklerle bir arada meyvelerin, taze meyve sularının ve salataların tüketilmesi de demirin beden tarafınca kullanması artırır.
Bebeğin büyümesi, rahmin genişlemesi, plasentanın gelişimi için gereklidir. Gebelik müddetince folat gereksinimi yüzde 50 artar. Bedende depolanamadığı için destek edilmesi gereken bir vitamindir.
Folik asit desteğinin bebeği gelişim geriliğinden koruduğu, düşük riskini azalttığı, nöral tüp defektini engelleyici tesir gösterdiği biliniyor.
Gebe kalınmadan evvel 400 mcg/gün folik asit desteğine başlanması ve gebeliğin birinci üç ayı boyunca da bu dayanağın devam ettirilmesi önerilir. Planlanmış gebelikler bu manada değer taşır. Ayrıyeten folatın besinsel kaynakları olanyeşil yapraklı sebzeler, tam tahıllar ve kuru baklagiller diyette çokça bulundurulmalı.
D vitamini
Hamilelik periyodunda kâfi ölçüde D vitamini alınması düşük doğum yükü, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) ve gestasyonel diyabete karşı gözetici tesir gösterir.
Gerekli olan D vitamininin yaklaşık %90’ı güneş ışınlarından, %10’u ise besinlerden karşılanır. D vitamini yağlı balıklarda, karaciğerde, yumurta sarısında, mantarda, az ölçüde da olsa kırmızı et ve peynirde doğal olarak bulunur.
Ülkemizde D vitamini eksikliği yaygın olarak görülen bir sıhhat sorunu olduğu için gebelik öncesi periyotta başlanarak doğum daha sonrası da devam edilecek biçimde günlük 1200 IU (dokuz damla) D vitamini dayanağı önerilir.
Omega-3 yağ asitleri
Beynin kuru yükünün %60’ını omega-3 yağ asitleri oluşturduğu için hamilelik devrinde omega-3 alımının yetersizliği bebeğin beyin gelişmenini direkt etkileyebilmektedir. Omega-3 yağ asitleri bedende üretilemeyen ve kesinlikle dışarıdan alınması gereken bir besin hususudur.
Haftada 2 porsiyon (340 gram) balık tüketerek kâfi ölçüde omega-3 alınabilir. Lakin günümüzde deniz eserleri bebekler için toksik tesir oluşturabilecek cıva üzere ağır metalleri içerebiliyor.
Bu tehlikeden korunmak için sardalya, hamsi üzere küçük deniz balıklarını tercih etmek yahut balık tüketilmemesi durumunda günlük 200-300 mg DHA içeren bir omega-3 desteği kullanılması ehemmiyet taşır.
Yapılan araştırmalara göre gebelik periyodunda omega-3 desteğinin kullanılması erken doğum riskini yüzde 42 oranında azaltıyor.
İyot
Hamilelik devrinde tiroit hormonlarının artmasına bağlı olarak iyot ihtiyacı artar. Gebelikte iyot eksikliğinin; düşük doğum yüklü bebeklere, artmış bebek vefat oranlarına, işitme bozukluğuna ve bozulmuş motor maharetlere yol açtığı belirtiliyor.
İyotlu tuzlar ve iyot içeren besinler kâfi ölçüde tüketilse dahi günlük iyot muhtaçlığını karşılayamaz. Bu niçinle gebelere günlük 200 µg/gün iyot dayanağı verilmesi öneriliyor.
Demir
Gebelikte kan hacminin ve plasenta ihtiyaçların artması niçiniyle demir gereksinimi da artar. bu vakitte demir eksikliği bebekte büyüme ve gelişme geriliği üzere meselelere sebep olabilir.
Eksikliğin görülmemesi için gebeliğin dördüncü ayından başlanarak doğum daha sonrasındaki üç aya kadar günlük 40-60 mg elementer demir desteği önerilmektedir.
Anne adayının beslenmesinde her vakit kırmızı et, kümes hayvanları, kuru meyveler, kuru baklagiller ve zenginleştirilmiş tahıl eserleri üzere demirden varlıklı besinler bulundurulmalı. Yemeklerle bir arada meyvelerin, taze meyve sularının ve salataların tüketilmesi de demirin beden tarafınca kullanması artırır.