oKMaDeM
New member
İklim değişikliğiyle birlikte plastik kirliliği de çağımızın en büyük sorunlarından biri. Üretimini ve kullanımını büyük ölçüde azaltma (tamamen ortadan kaldırmasa bile) ihtiyacı giderek daha net bir şekilde ortaya çıkıyorsa, şu anda çevresel etkisini sınırlamamız gereken yollardan biri onu geri dönüştürmektir. Yakın zamanda yayınlanan bir araştırmadan Kısaca Tarihancak ortaya çıktı ki geri dönüştürülmüş plastik, pestisitler, ilaçlar ve diğer endüstriyel kökenli kimyasallar gibi toksik maddeler içerebilir.
Araştırmanın yazarları, Afrika, Güney Amerika, Asya ve Doğu Avrupa’ya dağılmış 13 ülkedeki geri dönüşüm tesislerinden alınan 28 polietilen örneğini analiz etti. Araştırmacılar kromatografik ve kütle spektrometrik teknikler aracılığıyla tüm‘Analiz edilen numunelerin iç toplamı 491 organik bileşik boyalar, kovucular, korozyon önleyiciler dahil olmak üzere 17 kategoriye ayırdılar ve beklendiği gibi ilaç ve pestisitler.
Makalede okuduğumuz bu maddeler, yaşam döngüsünün çeşitli aşamalarında plastiğe girebilir, ancak üretim aşamaları önemli bir rol oynayabilir ve muhtemelen belirli düzenlemelerle kontrol edilmesinin daha kolay olduğu aşamalardır. Bu maddelerin plastikte bulunmasıyla bağlantılı riskler doğal olarak geri dönüşüm tesislerinde çalışan operatörleri ve aynı zamanda genel olarak tüketicileri ilgilendirmektedir. Önceki çalışmalar aslında PET tipi plastikte bulunan birçok maddenin, örneğin bu malzemeden yapılmış şişe ve kaplarda bulunan içeceklere veya yiyeceklere geçebildiğini göstermişti.
“Plastik geri dönüşüm, plastik kirliliği krizine bir çözüm olarak lanse ediliyor ancak plastikteki zehirli kimyasallar bunu zorlaştırıyor yeniden kullanma ve o imha etmek Ve geri dönüşümü engellemek“diye uyarıyor Bethanie Carney AlmrothÇalışmayı yöneten ve İsveç’in Göteborg Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Almroth da yayınlanan bir mektubun imzacıları arasında yer alıyor. BilimÇeşitli üniversitelerden araştırmacılar, plastiğin kimyasal bileşimini basitleştirmenin yanı sıra daha izlenebilir hale getirme ihtiyacının altını çiziyor. Yazarlara göre aslında Mevcut düzenlemeler özellikle üretim alanında yeterince katı değil: Üreticilerin, plastikte bulunan potansiyel toksik maddelerin seviyelerine ilişkin bilgileri açıklamaya teşvik edilmediğinden, geri dönüşümden sorumlu olanların bunların varlığını kontrol edecek konumda olmadıklarını yazıyorlar.
Almroth’un liderliğindeki çalışma, diğer şeylerin yanı sıra, küresel ölçekte plastik kirliliği sorunuyla mücadele etmemizi sağlayacak yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmanın geliştirilmesi için BM Hükümetlerarası Müzakere Komitesi’nin üçüncü toplantısının başlamasından birkaç gün önce yayınlandı. ölçek. küresel. Toplantı 13-19 Kasım’da Kenya’nın Nairobi kentinde düzenlendi.
Araştırmanın yazarları, Afrika, Güney Amerika, Asya ve Doğu Avrupa’ya dağılmış 13 ülkedeki geri dönüşüm tesislerinden alınan 28 polietilen örneğini analiz etti. Araştırmacılar kromatografik ve kütle spektrometrik teknikler aracılığıyla tüm‘Analiz edilen numunelerin iç toplamı 491 organik bileşik boyalar, kovucular, korozyon önleyiciler dahil olmak üzere 17 kategoriye ayırdılar ve beklendiği gibi ilaç ve pestisitler.
Makalede okuduğumuz bu maddeler, yaşam döngüsünün çeşitli aşamalarında plastiğe girebilir, ancak üretim aşamaları önemli bir rol oynayabilir ve muhtemelen belirli düzenlemelerle kontrol edilmesinin daha kolay olduğu aşamalardır. Bu maddelerin plastikte bulunmasıyla bağlantılı riskler doğal olarak geri dönüşüm tesislerinde çalışan operatörleri ve aynı zamanda genel olarak tüketicileri ilgilendirmektedir. Önceki çalışmalar aslında PET tipi plastikte bulunan birçok maddenin, örneğin bu malzemeden yapılmış şişe ve kaplarda bulunan içeceklere veya yiyeceklere geçebildiğini göstermişti.
“Plastik geri dönüşüm, plastik kirliliği krizine bir çözüm olarak lanse ediliyor ancak plastikteki zehirli kimyasallar bunu zorlaştırıyor yeniden kullanma ve o imha etmek Ve geri dönüşümü engellemek“diye uyarıyor Bethanie Carney AlmrothÇalışmayı yöneten ve İsveç’in Göteborg Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Almroth da yayınlanan bir mektubun imzacıları arasında yer alıyor. BilimÇeşitli üniversitelerden araştırmacılar, plastiğin kimyasal bileşimini basitleştirmenin yanı sıra daha izlenebilir hale getirme ihtiyacının altını çiziyor. Yazarlara göre aslında Mevcut düzenlemeler özellikle üretim alanında yeterince katı değil: Üreticilerin, plastikte bulunan potansiyel toksik maddelerin seviyelerine ilişkin bilgileri açıklamaya teşvik edilmediğinden, geri dönüşümden sorumlu olanların bunların varlığını kontrol edecek konumda olmadıklarını yazıyorlar.
Almroth’un liderliğindeki çalışma, diğer şeylerin yanı sıra, küresel ölçekte plastik kirliliği sorunuyla mücadele etmemizi sağlayacak yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmanın geliştirilmesi için BM Hükümetlerarası Müzakere Komitesi’nin üçüncü toplantısının başlamasından birkaç gün önce yayınlandı. ölçek. küresel. Toplantı 13-19 Kasım’da Kenya’nın Nairobi kentinde düzenlendi.