Venole
Active member
Türkiye’de görülme oranı 100 binde 46
Göğüs kanseri gelişmiş ülkelerde gelişmemiş ülkelere kıyasla daha hayli görüldüğünü belirten Prof. Dr. Eser, Dünyanın en sık göğüs kanseri görülen ülkeleri; Avustralya, Yeni Zelanda ve Belçikadır. Avustralya’da göğüs kanseri görülme sıklığı yüz binde 95.5, Belçika’da 90.5, Kuzey Amerika’da 89.4, Kuzey Avrupa’da ise 86.4’tür. Türkiye’nin de ortasında bulunduğu Batı Asya’da göğüs kanseri görülme sıklığı yüz binde 46.6’dır tabirlerini kullandı.
Kovid-19 pandemisinin birinci periyotlarda göğüs kanseri hastalarının hastaneye gelmeye korkmaları kararında tüm dünyada bir gecikmeye ve daha ileri evrede tabibe başvurmalarına niye olduğunu kelamlarına ekleyen Prof. Dr. Eser, fakat birinci dalga atlatıldıktan daha sonra bu tesirin hayli azaldığını belirtti.
Artışta obezite faktörü göz gerisi edilmemeli
Artışın niçinlerinde gelişmiş ülkelerdeki hayat tarzının en tesirli faktör olarak düşünüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Eser, şunları söylemiş oldu: İkinci sırada ortalama hayatın uzun olması ve sıhhat denetimleri ile tespit edilebilir olması da istatistiklere artış olarak yansımaktadır. Batı tipi ömür tarzında bayanlar geç evlenmekte, çocuk sahibi olamamakta yahut daha az çocuk sahibi olup, daha az emzirmektedirler. Doğum denetim haplarının kullanması daha fazladır, menopoz daha sonrası hormon tedavileri daha sık uygulanmaktadır. Artışta bu hormonal faktörlerin rolünün de olduğu düşünülmektedir.
Batı tipi ömür tarzında dikkat çeken ikinci değerli faktör ise beslenme biçimi ve obezitedir. Batı toplumunda alkol tüketimi fazladır, Akdeniz ülkelerine nazaran daha az bitkisel besin tüketilmekte, yağ oranı fazla beslenme daha ön plandadır. Gelişmiş ülkelerde obezite oranı, gelişmemiş ülkelere göre çok yüksektir. Obezite göğüs kanserinin gelişmesinde tesirli olan faktörlerden birisidir.
Göğüs cildindeki ödem ve kızarıklara dikkat
Göğüs kanserinin gelişmiş toplumlarda genelde radyolojik takiplerde daha bulgu vermeden tespit edilebildiğini söyleyen Prof. Dr. Eser, “Az gelişmiş ülkelerdeki hastalar ise en sık göğüslerinde kitle fark ederek doktora başvururlar. Göğüs kanserinin öteki değerli belirtileri göğüs ucunda yahut cildinde çekinti, ödem, göğüs ucundan sıkmadan resen gelen akıntı, koltukaltında ele gelen kitle, göğsün tümünün birden kızarıp şişmesi olabilmektedir” dedi.
Onkoplastik ameliyatlar tercih edilebilir
Göğüs kanseri cerrahisinde ameliyatlardaki teknik deneyimin artması, hastaların uzun periyot sonuç ayrıntılarının birikmeye başlaması niçiniyle daha fazlaca onkoplastik ameliyatların yapıldığını tabir eden Prof. Dr. Eser, “Artık mastektomi yapıp göğsünün tamamını aldığımız hastaların büyük bir çoğunluğu, şayet kendileri tercih etmiyorlarsa memesizliği hiç hayatıyorlar. Bu hayat kalitesi açısından epeyce değerli bir faktör. Tıpkı ameliyat seansında göğsün içini boşaltıp göğse silikon yahut kendi kas ve cilt-cilt altı yağ dokuları ile yeni göğüs oluşturabiliyoruz.
Son vakit içinderda daha evvel kas altına yerleştirdiğimiz silikonları kimi biyolojik malzemeler kullanarak direk cilt altına, yani göğsün doğal planına yerleştirmek istikametindeki eğilim arttı. bu türlü hasta daha az ağrı duymakta, ameliyat daha kısa sürmekte, birden fazla hasta cilt altına konan silikon ile daha doğal bir göğüs görünümüne sahip olabilmektedir” diye konuştu.
Erken evre göğüs kanserinde göğüsteki kitlesi küçük, koltukaltına yayılım tespit edilmemiş hastaların ameliyat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Eser hastalık lokal ileri evredeyse (memedeki kitle büyümüş cildi tutmuş ve koltukaltına yayılmışsa) evvel kemoterapi yapıldıktan daha sonra ameliyat yapılması gerektiğini belirtti.
Göğüs gözetici cerrahi tümörün büyüklüğüne bakılırsa düşünülebilir
Göğsün tamamının alınmayıp yalnızca tümörün geniş ve pak sonlarla çıkarıldığı ve daha sonrasında da göğse radyoterapi uygulanan cerrahi operasyona göğüs kollayıcı cerrahi denildiğini tabir eden Prof. Dr. Eser, kelamlarına şu biçimde devam etti:?
Ameliyatı yapmak için göğüs yapısının kâfi büyüklükte, tümör kitlesinin de epey büyük olamaması gerekir. Şayet tümörü pak sonlarla çıkardıktan daha sonra göğsün yüzde 20’sinden çoksını almak zorunda kalacaksak, bu hasta göğüs kollayıcı cerrahiye uygun değildir.
Ameliyattan daha sonra ise hastalara takipleri aksatmamalarını, aylık kendi muayenelerini yapmalarını öneriyoruz. Kilo almamaları fazlaca değerli. Mümkünse beden direncini korumak açısından günlük antrenmanlar, sistemli uyku, sistemli hayat ve var ise vitamin eksikliklerinin giderilmesini istiyoruz.
Erkeklerde daha geç evrede tespit ediliyor
Her 100 bayana karşılık 1 erkekte göğüs kanseri görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Eser “Erkeklerde rutin takip olmadığı için ekseriyetle göğüs kanseri daha geç evrede tespit edilebiliyor. Erkeklerde göğüs hacmi göğüs kollayıcı cerrahiye fazlaca uygun olmadığı için rutinde mastektomi ameliyatı yapılmaktadır” dedi.
Göğüs kanseri gelişmiş ülkelerde gelişmemiş ülkelere kıyasla daha hayli görüldüğünü belirten Prof. Dr. Eser, Dünyanın en sık göğüs kanseri görülen ülkeleri; Avustralya, Yeni Zelanda ve Belçikadır. Avustralya’da göğüs kanseri görülme sıklığı yüz binde 95.5, Belçika’da 90.5, Kuzey Amerika’da 89.4, Kuzey Avrupa’da ise 86.4’tür. Türkiye’nin de ortasında bulunduğu Batı Asya’da göğüs kanseri görülme sıklığı yüz binde 46.6’dır tabirlerini kullandı.
Kovid-19 pandemisinin birinci periyotlarda göğüs kanseri hastalarının hastaneye gelmeye korkmaları kararında tüm dünyada bir gecikmeye ve daha ileri evrede tabibe başvurmalarına niye olduğunu kelamlarına ekleyen Prof. Dr. Eser, fakat birinci dalga atlatıldıktan daha sonra bu tesirin hayli azaldığını belirtti.
Artışta obezite faktörü göz gerisi edilmemeli
Artışın niçinlerinde gelişmiş ülkelerdeki hayat tarzının en tesirli faktör olarak düşünüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Eser, şunları söylemiş oldu: İkinci sırada ortalama hayatın uzun olması ve sıhhat denetimleri ile tespit edilebilir olması da istatistiklere artış olarak yansımaktadır. Batı tipi ömür tarzında bayanlar geç evlenmekte, çocuk sahibi olamamakta yahut daha az çocuk sahibi olup, daha az emzirmektedirler. Doğum denetim haplarının kullanması daha fazladır, menopoz daha sonrası hormon tedavileri daha sık uygulanmaktadır. Artışta bu hormonal faktörlerin rolünün de olduğu düşünülmektedir.
Batı tipi ömür tarzında dikkat çeken ikinci değerli faktör ise beslenme biçimi ve obezitedir. Batı toplumunda alkol tüketimi fazladır, Akdeniz ülkelerine nazaran daha az bitkisel besin tüketilmekte, yağ oranı fazla beslenme daha ön plandadır. Gelişmiş ülkelerde obezite oranı, gelişmemiş ülkelere göre çok yüksektir. Obezite göğüs kanserinin gelişmesinde tesirli olan faktörlerden birisidir.
Göğüs cildindeki ödem ve kızarıklara dikkat
Göğüs kanserinin gelişmiş toplumlarda genelde radyolojik takiplerde daha bulgu vermeden tespit edilebildiğini söyleyen Prof. Dr. Eser, “Az gelişmiş ülkelerdeki hastalar ise en sık göğüslerinde kitle fark ederek doktora başvururlar. Göğüs kanserinin öteki değerli belirtileri göğüs ucunda yahut cildinde çekinti, ödem, göğüs ucundan sıkmadan resen gelen akıntı, koltukaltında ele gelen kitle, göğsün tümünün birden kızarıp şişmesi olabilmektedir” dedi.
Onkoplastik ameliyatlar tercih edilebilir
Göğüs kanseri cerrahisinde ameliyatlardaki teknik deneyimin artması, hastaların uzun periyot sonuç ayrıntılarının birikmeye başlaması niçiniyle daha fazlaca onkoplastik ameliyatların yapıldığını tabir eden Prof. Dr. Eser, “Artık mastektomi yapıp göğsünün tamamını aldığımız hastaların büyük bir çoğunluğu, şayet kendileri tercih etmiyorlarsa memesizliği hiç hayatıyorlar. Bu hayat kalitesi açısından epeyce değerli bir faktör. Tıpkı ameliyat seansında göğsün içini boşaltıp göğse silikon yahut kendi kas ve cilt-cilt altı yağ dokuları ile yeni göğüs oluşturabiliyoruz.
Son vakit içinderda daha evvel kas altına yerleştirdiğimiz silikonları kimi biyolojik malzemeler kullanarak direk cilt altına, yani göğsün doğal planına yerleştirmek istikametindeki eğilim arttı. bu türlü hasta daha az ağrı duymakta, ameliyat daha kısa sürmekte, birden fazla hasta cilt altına konan silikon ile daha doğal bir göğüs görünümüne sahip olabilmektedir” diye konuştu.
Erken evre göğüs kanserinde göğüsteki kitlesi küçük, koltukaltına yayılım tespit edilmemiş hastaların ameliyat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Eser hastalık lokal ileri evredeyse (memedeki kitle büyümüş cildi tutmuş ve koltukaltına yayılmışsa) evvel kemoterapi yapıldıktan daha sonra ameliyat yapılması gerektiğini belirtti.
Göğüs gözetici cerrahi tümörün büyüklüğüne bakılırsa düşünülebilir
Göğsün tamamının alınmayıp yalnızca tümörün geniş ve pak sonlarla çıkarıldığı ve daha sonrasında da göğse radyoterapi uygulanan cerrahi operasyona göğüs kollayıcı cerrahi denildiğini tabir eden Prof. Dr. Eser, kelamlarına şu biçimde devam etti:?
Ameliyatı yapmak için göğüs yapısının kâfi büyüklükte, tümör kitlesinin de epey büyük olamaması gerekir. Şayet tümörü pak sonlarla çıkardıktan daha sonra göğsün yüzde 20’sinden çoksını almak zorunda kalacaksak, bu hasta göğüs kollayıcı cerrahiye uygun değildir.
Ameliyattan daha sonra ise hastalara takipleri aksatmamalarını, aylık kendi muayenelerini yapmalarını öneriyoruz. Kilo almamaları fazlaca değerli. Mümkünse beden direncini korumak açısından günlük antrenmanlar, sistemli uyku, sistemli hayat ve var ise vitamin eksikliklerinin giderilmesini istiyoruz.
Erkeklerde daha geç evrede tespit ediliyor
Her 100 bayana karşılık 1 erkekte göğüs kanseri görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Eser “Erkeklerde rutin takip olmadığı için ekseriyetle göğüs kanseri daha geç evrede tespit edilebiliyor. Erkeklerde göğüs hacmi göğüs kollayıcı cerrahiye fazlaca uygun olmadığı için rutinde mastektomi ameliyatı yapılmaktadır” dedi.